Türkiye’yi yönetenler bilmiyor mu?
Biliyorlar canım!
Neyi mi?
Mesela Ersin Tatar’ın İslam dini ile yakından uzaktan alakası olmadığını!
-*-*-
Geçen akşam bir grup insanla meyhanede fotoğraf çekildi…
Tatar, yanında iki bakan ve bir grup vatandaşımız…
İçki bardakları ve şişeleri belli ki saklanmaya çalışıldı ama daha önceki fotoğraflarda olduğu gibi “yine kaza” yaşandı!
-*-*-
Belli ki, KKTC’nin Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi yöneten dinci abilerin kendisini içki içerken görmesini istemiyor!
-*-*-
Sadece buradan bile sorgulamak lazım “egemen ve eşit devlet” meselesini!
Kardeşim, hangi ülkenin devletinin başkanı, yediği ve içtiğinden dolayı, başka bir ülkenin yöneticilerinden korkar?
-*-*-
Haaa meselenin aslı ne midir?
Meselenin aslı çok basittir…
Tatar, kendisini göreve uygun görenlerin kim olduğunu çok iyi biliyor…
Her an o görevden alınabileceğinden de kesinlikle emin…
Haliyle “efendilerini” kızdırmak istemiyor…
-*-*-
Aslında İslam dininde bu yaptığına “münafıklık” denir ki kişinin “kafirlik” yapmasından bile daha kötüdür bu…
Yalandır, aldatmaya çalışmaktır…
-*-*-
Daha önce de söylemiştim; Türkiye’yi yönetenler, Tatar’ı çok iyi analiz ettiler ve diledikleri gibi oynasınlar, dilediklerini yaptırsınlar diye seçtirdiler…
-*-*-
İyi düşünün aynı kişiler, yani Türkiye’yi yöneten aynı insanlar, merhum Rauf Denktaş’ın Türkiye’de şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy dolaşmasından çok rahatsız olmuştu!
Hatırlayın, Rauf Raif Denktaş, Türkiye’den resmen kovulmuştu!
Oysa Tatar, haftada en az bir kez, Türkiyeli muhtarlarla buluşturuluyor!
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Tatar, yaşananların; kendisine yapılanların veya yaptıklarının farkında değil…
Ama asıl acı olan, toplumun içine düşürüldüğü durumdur!
Bu gülünen, dalga geçilen, kukla gibi oynatılan kişi, Kıbrıs Türk toplumunun lideridir!
Çok yazık!
Daha fazla rezil olmadan istifa et!
-*-*-
Hükümet de istifa etmeli…
Akaryakıtta doğrudan alımın halka kazık olduğu artık apaçık ortadadır…
Elektrikte borçların veya borç faizlerinin affa tabi tutulması, ahlaksızlık ötesidir…
Hani, borcunu ödemeyenin elektriği hemen kesiliyordu!
Demek ki kesilmeyenler varmış!
Borçları birikmiş!
-*-*-
Yüzde 300’lere varan yıllık enflasyon neticesinde yaşanan pahalılık, Girne Hastanesi ihalesi, akaryakıt ihalesi, çöp ihalesi, temizlik işçileri ihalesi, tam ekim yapılacağı dönemde mazota zam yapılmış olması, eğitimde yaşanan fiyaskolar, Erhan Arıklı’nın açıkladığı hiçbir projenin yaşama geçirilememesi, partizanca istihdamlar ve hepsinden önemlisi ülkede özellikle kanser ilaçlarının tükenmiş olması hükümetin derhal istifasını gerektiren ve gözümüzün önünde yaşanan gerçeklerdir, sebeplerdir…
-*-*-
Cumhurbaşkanı da hükümet de derhal istifa etmelidir…
Efendim seçime yine müdahale olacak; yine her gün 50 kişiyi vatandaş yapıyorlar, dilediklerine seçim kazandıracaklar!
Bu da ayrı bir gerçek!
-*-*-
Peki ne yapmak lazım?
Çözümün, bunların arzusu doğrultusunda değil, federal çözüm doğrultusunda zorlanması gerektiğinin en basit ispatıdır yaşadığımız durum!
-*-*-
Kıbrıs’ta federal çözüm zorlanmalıdır…
Mümkün olduğunca bu konuda birliktelik sağlanmalıdır…
-*-*-
Gerisi bitiştir.
Gerisi tükeniştir…
Gerisi yok oluştur…
Kardeş kavgası
Nikos Kazancakis…
Yunanistan’ın en bilinen, en ünlü yazarlarından biridir…
“Kardeş Kavgası” O’nun kitabı…
-*-*-
Kardeş kavgası ne kadar kötü bir şey!
Aslında tek başına “kavga” zaten kötü!
Ama kardeşler arasında olanı çok daha acı…
-*-*-
Anne ölüyor…
Dört aydır morgta…
Ve toprağa verilemiyor…
Neden?
Çünkü kardeşler kavgalı!
-*-*-
Bu kardeş kavgasında, ideolojik, sınıfsal, mirasla alakalı bir şey de yok!
Bir kardeş “annem İngiltere’ye götürülecek” diyor ve dört aydır Lefkoşa’daki morgta tutulan ölüyü alıp gitmek istiyor!
Öteki kardeş, “bırakın burada gömelim” diyor…
-*-*-
Alt mahkeme kararını vermiş, “İngiltere’ye götürülmesi mümkün değil” diye…
Ama kardeş kavgası bitmemiş!
“Hayır, yüksek mahkemeye de gideceğiz!”
Ve hala konu çözülmedi!
-*-*-
Bazen kardeş kavgasını anlamak güçtür!
Dini inanç denen saçmalık girer veya sokulur devreye!
Veya başkalarının çıkarlarına alet edilir kardeşler!
Kıbrıs davası gibi!
Başkalarının çıkarları olmasaydı, Kıbrıs’taki kardeşler, dinleri, dilleri farklı olsa da asla kavga etmeyeceklerdi!
-*-*-
Sonuç ne isterse olsun, her kavga kötüdür ama kardeş kavgası çok daha kötü olanıdır…
O kadar kötüdür ve o kadar kin – nefret içerir ki; annelerin ölülerine bile acı çektirir evlatlarının hırsları!
İngiliz The Times gazetesi dün ön sayfasından bir haber yayınladı… Bu habere göre, eskiden çok daha yaygın kullanılan bisikletlere yeniden dönüş yapılıyor. Sebep de artan akaryakıt fiyatları… Bizim hem havamız bisiklet kullanmaya daha uygun, hem de mesafeler daha yakın… Sadece ülkede bisiklet yolu yok! Bu konuda bisiklet dostu bir trafik akışı geliştirilebilir diye düşünüyorum… Olmazsa da eşek! Geleceğe eşekle gitmek daha nostaljik ve keyifli olur sanırım!