KKTC’de istikrar vardır.
En azından bazı konularda…
Mesela ‘fakirleşme’ konusunda ciddi bir istikrar sağlanmıştır. Rakamlar bunu söylüyor.
Bakın, 2011-2019 arasında Kişi Başına Düşen Gelir 3 bin 500 dolar azalmış. 16 bin dolarlar civarında olan gelir düzeyi 12 binlere kadar inmiş.
Son iki yılda hem Corona, hem de TL’nin felaket erimesi yüzünden bu rakamların çok daha aşağıya indiğini tahmin etmek zor değil. Henüz devlet kurumları 2020 ve 2021’e dair veri paylaşmadı ama görünen köy kılavuz istemez.
KKTC’de ekonomiye dair veriler birkaç kurumdan izlenir. En çok da Yardım Heyeti, yani şimdiki adıyla Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi’nin (KEİ) bilgileri günceldi.
Enteresandır… KEİ’nin sayfasında artık ekonomiyle ilgili güncel istatistikler yok!
Oysa 2009’dan itibaren ‘Ekonomik Durum Raporu’ adı altında sürekli bilgiler güncelleniyordu. Dün baktım, en son 2017 raporu var. Sonrası yüklenmemiş.
Web sayfasında diğer bilgiler güncel, ama sadece istatistikler artık yenilenmiyor.
Bunun nedeni ‘işlerin iyi gitmeyişini ifşa etmeme’ gailesi midir acaba, bilemedim.
***
Ekonomiye dair istatistikler için Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) ile İstatistik Kurumu sitelerine baktım, 2019’a kadar rakamlar var. 2020’ye dair de DPÖ’nün bazı tespitleri ve tahminleri yer alıyor.
DPÖ’nün ‘2018-2020 Orta Vadeli İzleme Raporu’nda ise son derece ilginç bazı saptamalar ve uyarılara yer verilmiş. Bakın devletin planlama ile görevli dairesi ‘devletin plansızlığı ve bunun nedenleri’ hakkında neler yazmış:
“(…) Devlet Planlama Örgütü İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı olarak, üzülerek ifade etmek isteriz ki Orta Vadeli Plan’da (OVP) yer alan plan, hedef ve politikaların büyük bir kısmı hayat bulamamıştır. Bize göre hayat bulmamasının nedenleri arasında istikrarlı ve uzun süreli hükümet edilememesi en önemli faktördür. Çünkü OVP’ler üç yıllık süreler için hazırlanmaktadır. Fakat plan, hedef ve politikaların uygulayıcısı olan hükümet süreleri maalesef üç yılı bulamamaktadır. Ekonomik istikrar; ekonomik büyümenin uzun yıllar boyu çok fazla aşağı-yukarı hareket etmeden sürdürülebilmesi, büyüme sürecinde işsizliğin düşük oranlarda tutulması, fiyat artışlarının, bütçe açığının, borçlanmanın, dış açığın kontrol altında tutulabilmesini ifade etmektedir. Bir ülkede ekonomik istikrardan bahsedebilmek için o ülkede siyasi istikrarın en az üç yıllık sürelerde olması gerektiğini düşünmekteyiz.”
***
İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nın bu tespitleri ve de bu tespitlerine DPÖ’nün resmi raporunda yer veriyor olması dikkat çekici ve önemlidir.
‘Siyasi istikrar’ meselesi birçok ülkede sorundur.
‘Siyasi istikrarsızlık’ yaşanan ülkelerde ‘ekonomideki istikrar’ın da bundan etkilendiği ortadadır.
‘Ekonomi yönetimlerinin kısa-orta-uzun vadeli planlanması’ gerektiği de yadsınamaz.
Buraya kadar tespitler doğru, fakat yetersiz… Hatta devamında varılan ‘sonuç’ biraz da yersiz!..
‘Hükümetlerin en az 3 yıl süreyle görevde kalması gerektiği’ varsayımının neyi işaret ettiği bellidir.
Kimilerince ‘sorunların temel nedeni’ diye gösterilen parlamenter sistemdir burada hedefteki… Açıkça yazılmasa da ‘Başkanlık Sistemi’ iması vardır devletin resmi bir raporunda…
Bunun dile getirilmesine çok da itirazım yok…
Ama sanki KKTC değil de ‘normal bir devlet’ varmış ve de demokratik mekanizmalara hiç ‘dış müdahale’ yokmuş gibi davranılmasını kabul etmek mümkün değil!..
Hükümetlerin en fazla bir buçuk-iki yıl sürebilmesinin, 10 yılda 9 farklı Başbakan değişiminin ‘normal’ olduğunu kimse anlatmasın bize!..
‘Siyasi istikrarsızlığın’ sebebi sistem değil, TC-KKTC ilişki biçimidir. Bunun neticesi de ‘istikrarlı fakirleşme’dir.
Gerçek budur ve bu gerçeklerle yüzleşmekten başka şansımız yoktur!