Anadolu Ajansı ‘habercilik’ ilkelerinde ‘hassas’ kurumlardan biriydi...
‘Diplomatik nezaketi’ gözetirdi...
Gazetecilik disiplinlerini önemserdi...
Bu mesleğe başlarken, Anadolu Ajansı’nın ‘kitapçığı’ başvuru kaynağıydı, hepimiz için...
Ne oldu böyle? Ne hale geldi?
***
Anadolu Ajansı, Ejder Aslanbaba’yla röportaj yapıyor...
Ve Aslanbaba, bugün, Kıbrıs’ın kuzeyindeki hemen herkesin sempati ve saygı duyduğu Başbakan Sibel Siber’i ‘ırkçılıkla’ suçluyor...
İnsanın tüyleri diken dilen oluyor...
AYIP OLUYOR!..
***
‘Türkiye kökenliymiş’ de dışlanmış,diyor röportajda...
"Sayın Başbakan'ın TC kökenlilere antisempatisi var. Adilseniz, başbakansanız, insanları etnik kökenleriyle yargılamayacaksınız” diyor...
“Sayın Başbakan oturduğu koltuğa 17 numara büyük geliyor Başbakanımız derhal istifa etmeli” diyor.
İnsan bir söyleyene bakıyor önce...
Bir de SÖYELEYENE...
Acı acı gülümsüyor...
***
Doğrusu, Ejder Aslanbaba ile Sibel Siber ismini ‘yan yana’ dahi anmaz bu ülkede insanlar, hangi görüşte olursa olsun.
Ve bu büyük yalan tutmaz...
Bu çirkin itham kimseye inandırıcı gelmez...
Eğer bu bir ‘psikolojik harp’ yöntemiyse, kimsenin beyninde yer etmez...
Ama ters teper.
Hem de nasıl ters teper...
***
Türkiye hükümeti ‘Anadolu Ajansı’ vasıtasıyla bu meseleye taraf oluyor, farkında mı?
‘Akıl’ izne mi çıktı ne, oralarda?
Böylesi ‘tehlikeli’ bir oyun, kime yarar, allah aşkına...
Ejder Aslanbaba’nın nerede doğduğunu bilmiyor dahi insanlar.
Ama onca ‘siyasi rezilliği’ görüyor, algılıyor...
Kıbrıs Türk siyasetinde üç kuruşluk itibarı kalmayan birini, Anadolu Ajansı mı aklayacak yani?
Hem de ‘ırkçılık’ suçlamasını yayarak...
Türkiye’yi kim besliyorsa Kıbrıs’a dair, lütfen ve ne olur, biraz daha saygı, biraz daha sevgi...
Biraz daha sorumluluk...
Ve duyarlılık...
Ne olur...