"Tesadüfleri çıkardığınızda hayat bitiyor..."
İnsan 'özel'inde çoğu zaman böyle...
En önemli 'dönüm' noktalarına bakınız yaşadığınız hayatın...
O kadar çok 'tesadüf' göreceksiniz ki iç içe...
Oysa devletler, toplumlar, kurumlar ya da 'demokrasiler' böyle yürümüyor...
İçinden 'akıl' ve 'adaleti' çıkardığınız zaman o durumda 'tesadüfe' kalıyor, ilerleme şansınız...
***
"Son Oyun"da Ahmet Altan böylesi 'tesadüfler'le tutmaca oynuyor, 'kasaba politikası'nın sığlığını ve 'iktidar hırsı'nın aptallığını anlatıyor -ki hiç de yabancı gelmiyor-, hem de iç içe geçmiş şehvetle aşkın, yalnızlıkla maceranın peşinde.
'Güç' denen 'hazine'ye ulaşmak adına asıl hazine 'insanlığın' nasıl çürütüldüğünü soluyoruz, bir 'zehir' gibi ciğerlerimizde.
Ve Tanrı'nın "kitabı" ile kendi romanı arasında bir "rekabet", bir "hesaplaşma" yaşıyor adeta...
***
...
"Bir kişinin, bir hayatın içine sığamıyoruz.
Kendi arzularımız için çok küçük bir hayat bu yaşadığımız.
Tanrı çok küçük bir bedenin içine çok fazla arzu yerleştirmiş..."
...
İşte o nedenle 'çoklu hayatlar' yaşanıyor pek çok evde, sokakta, yürekte...
Çoğu 'örtülü' yaşanıyor, yüzleşmeden ve inkarla!..
Öyle zannediyoruz ki 'mış' gibi davranınca, gerçek kayboluyor!..
İnanıyoruz kendi yalanlarımıza, yine de vazgeçmeden içine sığamadığımız hayatın kapılarını kırıp döküyoruz birer birer...
Ve işin acısı...
... "Sizin sınırsızlıklarınız bazen başkalarının sınırlarına çarpıyor..."
... "Durgun bir sudaki halkalar gibi sırlarımız iç içe yaşanıyor..."
***
... "Hayatımızın farklı noktalarında, neredeyse tamamen farklı yaşamların içinde, ortak bir noktada buluştuk..."
Bu cümleyi kurmamış kaç insan vardır ki, otuzlu kırklı yaşların ardından...
"Niye şimdi" deriz, sorarız, şaşarız, hatta öfkeleniriz ya..
Şimdi olmasa aslında...
Ve çok daha önce yaşansa, yine de fark etmeyecek...
Çünkü farklı noktalarında hayatın, farklı yaşamları içinde, yine buluşacaksınız yeni tesadüflerle...
... "Yaşama isteği dediğin, telaştan başka bir şey değil, ölümle yarışma telaşı, ölüm gelmeden mümkün olduğunca fazla zevk alma telaşı...."
***
İşte bu 'telaş'ın içerisine karışıyor ne yazık, çirkinlikler, hırslar, egolar, kıskançlıklar, pislikler...
Bir "iyi"nin içinden nasıl bu kadar "kötü" çıktığına hiç akıl ermeden!..
***
"Dünya hayatı eğlence ve bir oyundan başka bir şey değil" yazar için....
"Son Oyun"a kadar...
İyi 'telaş'lar!..