İYİLİĞİN KAZANMASI

Neşe Yaşın

Bazen zihnim öylesine kalabalık oluyor ki kelimelerin, görüntülerin, seslerin labirentinde yolumu şaşırıyorum. Akıp giden hayata onun gündemlerine bakmak, başka insanların hikâyelerinde, kitaplarda, filmlerde kaybolmak, gündelik işlerle uğraşmak, arkadaşlarla buluşmak vs. Son sıralar hayatımın özeti bu gibi… Daha dingin zamanları, yalnızlığı özlediğimi de söyleyemem ama.

Kimi zaman fazla geliyor gerçi onca derdi yüklenmek. Kalabalıklara karışınca bir söz, bir bakış beni yaralayıp dengemi bozuyor. Küçük suçluluklar, küçük pişmanlıklar çalıyor kapımı. Vicdanımı sızlatan durumları anımsıyorum. Ertelediğim işler birer kaygı olup çörekleniyor içime. Eskilerden bir anı çağrıştırıyor şimdilerde yaşanan…  Dalgınlaşıp gidiyorum oralara ve içim acıyor. Sonra bütün bunların saçmalığını fark ediyorum. Yaşama sevinciyle doldurmak istiyorum günümü. Güzel anları, artıları düşünüp onlara yoğunlaşmaya çalışıyorum. Bu kısacık hayatı böyle heba etmek yanlış; biliyorum çünkü.

İnsan dışarıdan bakınca görür daha çok da bazı üzüntülerin ve kaygıların ne kadar anlamsız olduğunu. Bir dokunuşla çözülecektir düğüm. Tek bir söz, tek bir bilgi verilmiş bir yargıyı tepetaklak edecek, onca kızgınlığı dindirmeye bir sarılış, bir kucaklaşma yetecektir. En imkânsız gibi görünen durumların bile bir çözümü vardır. Geri dönülemez, geri getirilemez olanın yasını tutup onunla yüzleştikten sonra yaşanacak umutlu bir gelecek kalır geriye. Geçmişin hayaletleri kolay gitmese de bugünü mahvetmelerine izin vermemektir en iyisi.

Çok dert dinlemişimdir hayatta. İnsanların anlatmaya, taşıyamadığı bir ağırlığı paylaşmaya ihtiyacı var çünkü. Birisinin seni gerçekten dinlediğini hissedersen ona açılıyorsun. Başkalarını acımasızca yargılayan insanlardan bir ağırlık geçer üstüme. Bir başkası açısından durumu anlamaya çalışmaktır en iyisi. Başkasındaki kötülüğü görmek ve kötülüğün kökenlerini analiz etmek bu dünyadan yok olup gitmesini dilediğin bir “canavar” ile karşı karşıya durmaktan daha iyidir. Mağduriyet psikolojisi bir mutsuzluk nedenidir.

Bazen mağdur kimliği bir toplumun, bir insanın üzerine yapışır ve ömür boyu sürecek bir kedere yol açar bu. Hayatımızın bir döneminde mağdur olmuş olmamız bütün bir ömrün böyle geçeceği anlamında değildir. Kimileri mağduriyetin getirdiği sevgi ve destek ile yaşama yolunu seçmiş ve yaşadıkları haksızlığın bir bedeli olarak bağımlı bir hayatta karar kılmışlardır. Mağduriyet başkalarının sempatisini, maddi ve manevi desteğini getiren bir kimlik haline gelmiştir.

Zalim olmak kadar mağdur olmak da kötüdür. Mağdur edilmişsen bundan da özel bir hayat, zulme karşı durabilmenin ve başkalarının mağduriyetlerine engel olmak için çalışmanın keyfini taşıyan bir hayat çıkarabilirsin. Kimi mağdurlar zulmü seçerler oysa. Zulüm edene karşı zulümle karşılık vermek bizi zalimle aynılaştırır.

Politik kutuplaşmalar, politik aidiyetler içinde kurulan ve benimsememiz talep edilen bir resmi anlatı vardır. Her politik hareket kendi seçici belleği ve kurgusu ile bir resmi tarih oluşturur. Böylesi bir harekete aidiyetimizin bize verdiği güvenlik duygusu ve bundan vaz geçmek istemememiz özgür düşüncenin önündeki engeldir çoğu zaman.

Diğer yandan da dünyayı değiştirmek daha adil bir hayat oluşturmak istiyorsak başkalarıyla güç birliği yapmak, örgütlü bir strateji içinde hareket etmekten başka şansımız yok. Değişim politik kültürden, politik düşünce biçimi ve yaklaşımdan başlamalı bu durumda. Özlediğimiz daha yalansız, daha adil, daha eşitlikçi bir varoluşun modelini öncelikle kendi birimlerimizde oluşturabiliriz.

Yeni bir güne uyanmaktan daha kıymetli ne olabilir? Hele bu yeni gün bir değişimin, dönüşümün habercisi ise… İçimizdeki gücü, dünyayı değiştirebilme potansiyelimizi unutmayalım derim ben. En zor durumlarda bile yapılacak bir girişim, kötülüklerin oyununu boşa çıkaracak zeki bir taktik vardır. Kötülüğün kazanması kolaydır. İyiliğin kazanması ise meşakkatli bir çaba gerektirir. Yoğun bir çaba sonucunda kazanılan çok daha değer kazanır ve onu korumak için üstüne titreriz.
Dilerim ki hayatımız adil zaferler ve sevinçli anlarla dolu olsun.