Jet… Ant… Tank…

Mert Özdağ

 

Bu ülkedeki 'egemenler' ısrar ediyorlar.
Isrardan öte aslında…
Bile bile…
Kafamıza vura vura… 
Militarizmi 'dayatıyorlar', hayatımızın her yanına…
Şunu bile bile inat ediyorlar:
Bizler silah istemiyoruz bu topraklarda!
Savaşın her bir zerresine tahammülümüz yok.
Kalmadı.
Silahın her bir miliminden ayrı ayrı nefret ediyoruz.
Elimize silah veren ellerin artık yakamızdan düşmesini istiyoruz.

Ne kazandırdı ki bize savaş?
Çatışma…
Kan…
Gözyaşı…
Ayrılıklar…
Ne kazandırdı bize?
Dağlardaki bayrak bile örtemedi çirkefliğimizi…
Her törende asfaltı ezen tankların şiddeti de…
Örtemedi…
Silemedi, bunca yıl bu dar alandaki arsızlığımızı…

***

Bugün askerliğin açık açık tartışma konusun olmasından rahatsız olanlar var.
Çekinenler de var hala, ne yazık…
Zorunlu askerliği tartışmaktan uzak duran bir kesim var.
Gizli gizli “Askerlik ne zaman düşecek kardeş” diye sormaktansa Murat Kanatlı’nın mücadelesine ve militarizmle kavgaya katkı koymak gerekiyor.
Çünkü militarizm ayrım yapmıyor.
Hepimizin içinde yaşadığı hayatı şekillendiriyor.
Törende geçen tank da aynı…
Heyecanla fotoğrafını çektiğimiz 'jet' de aynıdır…
Okulda okuduğumuz 'ant' da militarizmin ürünüdür.
Tüm kıyafetlerin aynı olması da…
“Günaydın”, sorusuna verilen “Sağol” da militarizmin çocuklarıdır.

***

Kıçından çıkan dumanla 'yürek'  çizdiği zaman alkışladığımız jetler de aynı sistemin parçasıdır.
Bizde bu sistemle savaşacak 'yürek' varsa eğer, bir gün jetlerin sesi de kesilecek, buna inanmak gerekiyor…
İnanmak.

Ve kavga etmek…
'Murat Kanatlı' olayı bunu yeniden tartışmamıza vesile oluyor.
Bu adam nerden girdi cezaevine?
Bunu sorun kendinize…
Neden?
Askerliği, militarist yapıyı tartışalım diye yaptı bunu.
Bilerek ve isteyerek.

Bu şansı medyatik anlamda değil, olayın özünde tartışmalıyız.
Bu yapıdan memnun değilsek eğer, başka şansımız yok.