Kabare Kıbrıs ve ağlanacak halimize gülmek

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu sanatçıları, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bu berbat haline ve aylardır maaş alamıyor olmalarına rağmen harika bir oyun çıkardı. Hazır bir senaryo yerine, ‘kabare’ formatında bir oyunu ustalıkla sahneye koydu.

 

 

Lefkoşa Belediye Tiyatrosu sanatçıları, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bu berbat haline ve aylardır maaş alamıyor olmalarına rağmen harika bir oyun çıkardı.

Hazır bir senaryo yerine, ‘kabare’ formatında bir oyunu ustalıkla sahneye koydu.

Birkaç nesil tiyatro sanatçısını bünyesinde barındıran Belediye Tiyatrosu, birçok yönüyle profesyonel, ama ruh bakımından da amatör bir yaklaşımla çıktı karşımıza…

Artık çok revaçta değil ‘amatörlük ruhu’ ve birçok mesleğin yerlerde sürünme nedeni de bu olmalı…

Oyun tam bir buçuk saat sürüyor. Ama siz zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Hatta “Ne zaman ara verecekler acaba?” diye bir soru aklınıza bile gelmiyor. Ve zaten ara falan da vermiyorlar. 90 dakika, yüksek tempoda bir eser izliyorsunuz.

Hem oyuncuların kondisyonu, hem de oyunun akıcı kurgusu sizi alıp kah meclise, kah hapishaneye, kah kumarhaneye, kah külliyeye, kah kerhaneye götürüyor.

1980 sonrası Türkiye’nin gayrı resmi ideolojisi haline gelen Osmanlı-Türk sentezinin şimdiki iktidarın elinde daha bir Osmanlılaşma yoluna girmesi ve bunun ‘yavruvatan’a yansımaları ustalıkla hicvediliyor.

Kabare formatında kaleme alınmış senaryonun çeşitli yerlerinde farklı oyunlardan ya da eserlerden de faydalanılıyor, tanıdık espriler, skeçler, replikler, deyişler duyuyorsunuz. Hepsi de dönüp dolaşıp ‘Kabare Kıbrıs’ı oluşturuyor.

Mesela Mevlana’nın “Gene gel, ne olursan gel” diye başlayan mısraları, Kuzey Kıbrıs’ın nasıl “sorma gir hanı”na dönüştüğünü anlatan bir formatta okunuyor.

Oyun Türkiye-KKTC ilişkilerini eleştirirken, aynı zamanda kendi politikacımızı da, politikacıların ve bürokratların etrafında kümelenmiş çıkar gruplarını da ve bunları sorgulamayan, hesap sormayan ‘sıradan vatandaş’ı da topun ağzına koyuyor!

Oyunda herkes payını alıyor yani…

‘Kabare Kıbrıs’ bugünün Kuzey Kıbrıs’ını tasvir ediyor. Bir ayna tutuyor. Hani o bakmak, görmek istemediğimiz ayna!..

Çünkü çok çirkin bir görüntü var o aynada…

‘Kabare Kıbrıs’ katıla katıla güldürüyor, ama aslında ağlanacak halimizdir sahnede izlediğimiz…

İzlemeyen kalmasın.

Hem Yaşar Ersoy’a tavsiyemdir: ‘Kabare Kıbrıs’ı bir gece hükümet üyeleri ve TC Büyükelçisi ile Yardım Heyeti için sahnelesinler.

Belki onlar da görürler, memleketin halini!..

Sonra ister gülsünler, ister ağlasınlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri