Kaçan ‘vergi’

Cenk Mutluyakalı

Vergi Dairesi’nden bir grup uzmanla konuşuyorum.
“En fazla kaçak nerede?”
“Kiralar” diyorlar!

Öyle öğrenci falan değil…
“Günlük” ya da “dönemsel” olarak kiralanan daireler, villalar…
Önemli çoğunluğu kayıt dışı ve buralardan Maliye’nin ciddi gelir kaybı var.

***

“Yap-Sat” alanında avukatlar yanında özel güven sözleşmeleriyle özellikle yabancılara yapılan satışlar da önemli bir kayıt dışılık yaratıyor.
“Kimi avukatlar da bu sözleşmelerden olağanüstü gelirler elde etmelerine karşın vergi vermiyor” diyorlar.

***

Vergi açığı anlamında büyük işletmelerden yana çok fazla dertli değil Vergi Dairesi.
“Özellikle de ithalat yapan şirketlerin vergi kaçırmak gibi şansı olmuyor, onlar zaten en baştan yakalanıyor.”

İyi de kim kaçırıyor?
“Özel öğretmenler ve doktorlarda örneğin ciddi bir kayıt dışılık var. Kredi kartı da kabul etmiyor çoğu… O nedenle işimiz çok daha zor.”

Çözüm?
“Tüm ödemelerde kredi kartı zorunluluğu olabilir ya da e-fatura ile Maliye üzerinden bir sistem zorlanabilir.”

***

Turizm sektöründen bir işadamı ile görüşüyorum, 10 binden fazla mülk satışı yapmış tek bir müteahhidin tapuya neredeyse hiçbir müracaatı olmadığını söylüyor.
İddiası tek bir – yabancı – müteahhidin devlete 45 milyon sterlin vergi borcu olduğu yönünde: “Özel sözleşmelerle yabancılara satış yapıyor, böylece, devlete ödeyeceği vergiyle mülk almaya devam ediyor.”

***

Bir müteahhide anlatıyorum bu durumu, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Nihayetinde her satış tapuya döner ve stopajı, katma değer vergisi, tapu harcı ödenir. Yine de  inşaat sektöründeki tüm hareketlerin kayıt altında olmadığı da bir gerçektir. Avukatların yanındaki satış sözleşmeleri vardır, temel aşamasında pazarlanma amacıyla satın alınan evler vardır, bunu kayıt altına alamadık. Bir yabancıya tek mülk alma hakkı verirsen, on ev alır, birinin tapu harcını resmen öder, diğer dokuzunu avukat yanında sözleşme ile alır.”

***

Kıbrıs’ın kuzeyinde sadece “kayıt dışılığı” önleyerek kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz.
O zaman siyaset de çok daha haysiyetli olur.

Kimseye “yalvar yakar” yaşamak zorunda kalmayız hem…
 

Elbette “toplanan verginin hayatlarımıza geri dönüşü” için de yeni bir planlamaya ihtiyaç var. Yeni yasalara, güvencelere… Seyrüsefer için ödenen verginin yollara harcanması, özel iletişim fonunun iletişim teknolojileri için kullanılması gibi…
Yoksa…

Partizan istihdam, terfi, danışman ya da yeni kıyak, imtiyaz, maaşlar için kullanılacaksa bu paralar... Sağlık ve eğitim altyapısına, dijital dönüşüm ve istihdam teşvikine dönüşmeyecekse anlamı yok…