Kaderimiz birkaç gün içinde netleşebilir!

Serhat İncirli

Federal çözüm olmazsa ne olur?

Dünya’nın sonu gelmez ama Kıbrıslı Türklerin sonu gelir!

-*-*-

Çok basittir bunu açıklamak…

Eğer çözüm olmaz ve toplumsal varlığımızı siyasi eşitlik temelinde perçinlemezsek, bir kısmımız “Kıbrıs Türkü” kavramı içerisinde kaybolacaktır…

Kalanımız ise “Kıbrıs Cumhuriyeti Pasaportu” ile birlikte “Kıbrıslı” olup, kim bilir belki Kuzey’de yaşam sürüp Güney’de ve Avrupa’da çalışmanın şartlarını zorlayacak veya belki Güney’e yerleşip, Rum toplumu içerisinde kaybolacak…

-*-*-

Defalarca yazdım; Kıbrıs sorununun tek kaybedeni, Kıbrıslı Türklerdir…

Ve yine defalarca yazdım, yakın bir gelecekte, belki bir, bilemediniz bir buçuk köyde yaşam sürüyor olabiliriz…

-*-*-

Kendi kimliğimize sahip çıkamadık…

Kültür bunalımı yaşadık, hala yaşıyoruz…

-*-*-

Bir dönem, milli mücadele günlerinde ya da toplumsal varoluş kavgası sırasında “Türkçe konuşmayana ceza veriliyordu” ya, yakın bir gelecekte, “Kelime-i şahadet getiremeyeni, Fatiha suresini okuyamayanı, başını örtmeyeni, fes takmayanı” belki de “öldürecekler!

-*-*-

Abarttım mı?

-*-*-

Öyle diyorsanız, öyledir canlarım benim!

Ama kaybettik işte…

-*-*-

Kıbrıslı Rumlar, bizimle hayal ettiğimiz bir anlamda, tam eşit olarak ortaklık kurmak istemiyor…

İstememekte haksızlar mı?

Siz olsanız ister miydiniz?

-*-*-

Dünya’nın en güzel kebabını, şeftalisini pişiriyor olabilirsiniz ama McDonalds ile yüzde 50 – yüzde 50 ortak olma şansınız yoktur!

-*-*-

Kaldı ki sizin kebap dükkanı, yolsuzlukla, kanun tanımazlıkla, suçla, kaçaklarla, kaçakçılıkla, hırsızlıkla, kadın cinayetleriyle, eğitimdeki ısgartalıkla, her türlü kamu soygunu ile, çocuk istismarıyla, tecavüzlerle anılıyor!

Bunu da mı abarttım?

E siz galiba Yüksek Mahkeme Başkanı ve Başsavcı’nın adli yılın açılışında yaptıkları konuşmalarını dinlemediniz!

-*-*-

BM Genel Kurul çalışmaları sırasında, özellikle Türkiye’nin yapacağı ya da yapması gereken bazı açılımlar, çözüm açısından önemlidir…

Eğer bu açılımlarda, samimiyet, sıcaklık, dostluk, çözüm egemen olacaksa, bunu rahatça anlayabileceğiz…

-*-*-

Yok eğer, kabalık, vurdumduymazlık, kimseyi sallamazlık, alakasızlık ve ilgisizlik sürecekse, bunu da göreceğiz…

-*-*-

Önümüzdeki bir kaç gün içerisinde; Kıbrıs Cumhurbaşkanı Nicos Christodoulides’in bizlerle ilgili açılımları, Tayyip Erdoğan Türkiyesi’nin tavrıyla bağlantılı olarak “değer” kazanacak ya da “hiç değer kazanmayacak…”

-*-*-

Şöyle açıklayayım; eğer Erdoğan, son derece şahin ve keskin tavrından geri adım atmaz ve “illa ki egemen eşitlik temelinde ısrarcı” olursa, Christodoulides’in açılımları, “buyurun, gelin, içimizde eriyin”e dönüşecek!

Erdoğan, meseleye dostlukla yanaşırsa, Christodoulides’in açılımları, çözüme sadece katkı koyacak…

-*-*-

Kısacası, Kıbrıs Türk toplumunun geleceği, tek başına Tayyip Erdoğan’ın iki dudağı arasındadır…

-*-*-

“Kıbrıs Türkü” veya “Kıbrıslı” toplumlar içerisinde kaybolacak mıyız yoksa “Kıbrıs Türk toplumu” olarak, Federal Kıbrıs Devleti’nin eşit parçası mı olacağız?

Kaderimiz, bu birkaç gün veya hafta içerisinde netleşecektir diye düşünmekteyim!


Hain!

“Gereken yapılacak” dedi bir gazete…

Nerede, ne yapılması gerekiyor?

Efendim, Bakanlar Kurulu, DAÜ’de gerekeni yapacak…

Buradan benim anladığım, DAÜ’nün özelleştirileceği ya da daha moda açıklamayla “peşkeş çekileceği”dir!

-*-*-

KKTC’ye kim inanmıyor?

Gündemde olan bir konuyla meseleye yaklaşarak, bu soruya verilecek en bariz yanıt şudur:

Doğu Akdeniz Üniversitesi’ni (DAÜ) özelleştirmeyi kafaya takan veya DAÜ’yü yutmak için fermaya yatan herkes kesinlikle KKTC’ye inanmıyor!

-*-*-

DAÜ, bir devlet üniversitesidir…

Ve eğer KKTC bir devletse, ki öyle iddia ediyorsunuz, o zaman bu üniversite, bu devletin en önemli prestijlerinden biri kabul edilmelidir…

-*-*-

Doğrudan meseleye girelim!

DAÜ’yü özelleştirme hayali kuranlar vatan hainidir!

DAÜ’yü özelleştirmek de vatana ihanettir!

Bir bir daha da ikidir!

-*-*-

Haaa Türkiyeli bir veya birden çok garkariya bu iş için en yukarılardan aracı mı koymuş?

Hem KKTC Cumhurbaşkanı’na hem de hükümete baskı mı yapılıyormuş?

-*-*-

İzliyoruz!

Satın!

Görelim!

Hainler sizi!


KKTC’de cinciler!

KKTC’de çocuklara okutulacak 5’inci sınıf din bilgisi kitabında, cinlerden söz ediliyor…

TC Din İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinde de cinlerden söz edilir…

-*-*-

Ve denir ki; “Cinler de insanlar gibi sorumlu varlıklar olarak yaratılmışlardır (ez-Zâriyât, 51/56). Allah’a inanıp O’na ibadet eden, iyi amel sahibi olan cinler olduğu gibi insanlara zarar vermek isteyen ve onları iman ve güzel amelden alıkoymaya çalışan kâfir cinler de vardır…

-*-*-

Daha daha ne deniyor?

“… Allah’a iman edenler üzerinde şeytanların ve cinlerin hâkimiyeti, bir baskı kurması ve zarar vermesi söz konusu değildir.”

-*-*-

Yani, özellikle bu son konuda deniyor ki, Allah’a inanan, kötü biri olamaz…

Mesela rüşvet almaz, yalan söylemez, eşini aldatmaz falan…

Kısacası, bu cin – şeytan işleri tamamen yalandır çünkü apaçıktır ki inanan da inanmayan da çok kolay rüşvet alabilmektedir!

Bakınız: KKTC!

-*-*-

Masallarda var olan cinler vardı; hani lambayı okşuyorsunuz, cin çıkıyor ve “benden üç şey iste” falan diyordu…

Tek bir isteğim var sevgili cin; Lütfen bu cincileri Kıbrıs’tan kov! Nere cehenneme isterlerse gitsinler…