Birini sevmiş...
Öyle böyle sevmek değil bu...
Fena sevmiş...
Sevdiğini sanışını sevmiş...
Çok kırılmış çok...
Öyle böyle sızlamamış içi...
Kırık dökük bir aşktan büyük bir şiir çıkmış ortaya, hem de çok büyük...
Aşkın yarasını şiir sarmış...
“Acıyor şimdi her noktası sevmelerin...”
* * *
“Meğerse kurtmuş adam geceleri,
kadın kalpleri yermiş...”
O gecelerden bir masal anlatıyor bize Neşe Yaşın, “Kar Uykusu”nda...
Sevmenin bir yerinde hüzün vardır; yenilmek, yorulmak, yakarmak vardır mutlaka...
Gözyaşı vardır mutlaka sevmenin bir yerinde...
İçindeki küçük kız heceliyor dörtlükleri...
İhanet çarmıhlarının ve zehirli yatakların arasından dökülüyor imgeler, uzak bir
kalbin gürültüsü geliyor kulaklarınıza ve kanatlarınız kırılıyor uzaklara uçtukça...
* * *
“Ulurmuş geceleri,
Yediği kalplerin acısından...”
O acılardan geriye bir iç üşümesi kalıyor.
Bir yara izi...
O yarayı kazıdıkça, şiir sayıklıyor kadın...
Yağmalanıyor geceleri...
Savrulduğu yollarda inciniyor..
“Her kayıp kişi,
İçine saklanıyor insanın...”
* * *
“Adam gitmiş bir gece
Beklemiş kadın
Adam kurtlar sofrasındaymış
Beklemiş kadın
Adam gelmemiş
Önce kendi kalbini
Sonra kadının gülüşünü yemiş”
* * *
Yitik aşkların, sarsıcı ihanetlerin, onulmaz yürek acılarının kıyısında yürüyoruz.
O kıyının ya yakınından geçtik hepimiz, ya tam ortasında bir yerdeydik.
Yıkıldık bazen, belki bazen yıktık...
Yıkıntıların altından yeni başlangıçlarla çıktık yine de...
Bir kalpte ölür ya da bir kalbi öldürürken, bir başka kalpte doğduk...
Gecenin kırığından damlayan kedere, günün doğuşundan umut damıttık...
“Herkese kalan
Kendi hikayesi
Bitince kalpteki katliam.”