Kadın Sığınma Evi Nedir? Devlet, Kadın Sığınma Evinin Neresinde?

Kadın Sığınma Evi Nedir? Devlet, Kadın Sığınma Evi'nin Neresinde?


Özgül Saygun
o.saygun@hotmail.com

Ülkemizde kadına yönelik şiddet olaylarının artması, Kıbrıs'ın kuzeyinde her kesimden kadına ulaşabilecek bir Kadın Sığınma Evi'nin gerekliliğini de gösteriyor. Kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir ve devlet vatandaşlarının kişi güvenliğini,vücut bütünlüğünü korumakla yükümlüdür. Ancak, süregelen yıllar boyunca kadına yönelik şiddet gerek toplumsal olarak gerekse hükümetlerce önemsenmedi ve politikalar arasında ikincil bile diyemeyeceğimiz sıralarda yerini aldı.
Beş yıl kadar uzun bir süre boyunca Sosyal Riskleri Önleme Vakfı (SRÖV) tarafından gönüllülükle çalıştırılan Kadın Sığınma Evi de geçtiğimiz aylarda çeşitli (ve haklı) nedenlerle kapatıldı. Haklı diyorum çünkü, yukarıda da bahsettiğim gibi, kişi güvenliğini ve beden bütünlüğünü korumakla yükümlü devlet ve bir sivil toplum örgütü olan vakıf arasında, devlet sığınma evi açana kadar geçerli bir protokol vardı. Bu protokol gereğince, devlet, tek başına yaşayan bir kişiye bile yetmeyecek kadar az miktarda bir "katkı payı" veriyor, hatta aylar boyunca da bunun ödemesini yapmıyordu. Bununla birlikte, polis sığınma evinde yaşayan kadınlara ve gönüllü olarak çalışan kişilere çeşitli yıldırıcı uygulamalarda bulunuyordu.
Yazının devamında çeşitli dernek ve demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek yürüttüğü "25 Kasıma Kadar 25 bin imza 5 Sığınma Evi" kampanyasından bahsedeceğim, ancak öncelikle imza toplamaya yeni başladığımız bu süreçte belki de Kadın Sığınma Evi'nin ne olduğundan başlamamızın temellerini sağlam atmamıza yardımcı olacağını düşünüyorum.

'Kadın Sığınma Evi' Nedir?

Yaygın ismiyle Kadın Sığınma Evleri, kadınların yakın çevrelerindeki genellikle aile içindeki erkekler tarafından (koca, baba, sevgili, partner ve dahası) şiddet gören kadınlar ve çocuklar için barınma imkânı sağlayan yerlerdir. Bu evlerin amacı, kadınlara ve çocuklarına güvende hissedecekleri bir alan sağlamak, bu süreç içerisindeyse kadınların yeniden hayata katılmalarını sağlayacak önlemler ve çözümler bulmalarına yardımcı olmaktır.
Kadın Sığınma Evleri, kadınları toplumdan soyutlamayı değil, yeniden topluma kazandırmayı hedefler. Bu yüzden de kadınların sığınma evlerinde uzun süre kalmamaları için psikolojik ve hukuksal destek sağlanırken, iş bulmasına da yardımcı olunur. Özlenilen hedef, şiddet uygulayan erk'in kadından ayrılması, kadının kendi evinden uzaklaştırılması ve kadının hayati riski varsa bunun önüne geçmektir.
Kadın Sığınma Evleri, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayırt etmeksizin, toplumda kadınlık deneyimi yaşayan, yani, genelde kimlik ve yöneliminden, özeldeyse çeşitli koşullar ve durumlar dolayısıyla fiziksel ve psikolojik şiddet gören kişilerin barınabileceği evlerdir.Sığınma Evleri, aile içi şiddete dolaylı ya da direkt olarak maruz kalan çocukları da kapsamaktadır. Sığınma evinde kaldığı süreç boyunca çocuğun eğitiminin etkilenmemesi  sığınma evi çalışanları, gönüllüleri ve eve sığınan kadınlarlar için önemlidir.
Kadın Sığınma Evlerinde sığınan kadınların beyanı esas alınır. Şiddete uğradığını beyan ederek sığınma evine ulaşan kadının sözü esas kabul edilir ve aksini kanıtlamak erkeğin yükümlülüğündedir.

Kadın Sığınma Evlerinin Adresleri Neden Gizli Tutulur?

Kadın sığınma evlerinde gizlilik ilkesi esastır. Şiddetten kaçan kadınların ve çocukların sığındığı bu evlerin yerlerinin gizli tutulması, şiddet uygulayan kişi tarafından kolayca bulunmaması ve sığınan kadınların kendilerini güvende hissetmesi açısından önemlidir. Ancak, gizlilik ilkesi bu evlerin varlığını duyurmaya ve yaymaya bir engel teşkil etmez. Bu kuruluşlarda çalışan ya da gönüllü kişiler böyle bir evin varlığını elbette söyleyebilmektedir.Kadınların ulaşabileceği bir telefon numarasının duyurulması ve ulaşabilecekleri alternatif bir adresin bulunması, görevli ve gönüllülerin kadına yardımcı olabilmesi açısından yeterlidir.

Kadın Sığınma Evleri Ne "Değildir" ?

• Kadın Sığınma Evleri hiyerarşik bir yapıda olmak zorunda değildir.
Sığınma evinin kararları gönüllüler ve çalışanlar tarafından ortak alınabilir. Hiyerarşik yapının bir ürünü olan şiddetten kaçan kadınlar ve sığınma evi çalışanları arasında eşit ilişkinin ve otoriter kuralların olmaması esastır.

• Kadın Sığınma Evleri tek tip olmak zorunda değildir.
Sığınma evleri bölgenin ihtiyaçlarına göre ve farklılaşan ihtiyaçlara yanıt verecek şekilde kurgulanmalıdır.

• Kadın Sığınma Evleri cezaevi değildir.
Sığınma evlerinin amacı kadınlar üzerinde baskı kurmak, yasaklamak ve yönetmek değildir. Sığınma evine yerleşen kadınlar denetime tabi tutulmamalı, kontrol edilmemeli ve yasaklanmamalıdır. Sığınma evleri, şiddet ortamında bulunan denetim ve kontrolün devamı olamaz.

• Kadın Sığınma Evleri sadece yoksul kadınların gittiği bir yer değildir.
Sığınma evleri sadece yoksul kadınların başvurduğu ve sadece onları kabul eden bir yer değildir. Şiddet her sınıftan kadının yaşayabileceği bir durumdur. Bu nedenle, her koşulda şiddet gören kadınlar kadın sığınma evlerine gelebilir. Ancak, sığınma evlerinin bölgelerde az olması nedeniyle genellikle çalışmayan ve fiziksel şiddet gören kadınlarındurumun aciliyetinden dolayı öncelik verildiği gözlemlenebilir. Daha fazla sayıda sığınma evinin olması her türlü şiddete uğrayan kadının sığınabileceği bir alan sağlayabilecektir.

• Kadın Sığınma Evleri kadınların sığıntı olarak görüldüğü bir yer değildir.
Sığınma evleri, asla kadınların toplumda ikincil olarak görülmesini teşvik eden bir yer değildir. Kadınlar bir "sığıntı" değil, "hayatını kurtarmak için sığınan" kişilerdir. Şiddet gören kadınlar ‘acındıkları için’, ‘güçsüz oldukları için’sığındıkları bir yer değildir. Kadınlar sistematik olarak gördükleri şiddetten hayatlarını kurtarmak için sığınma evlerine yerleşirler. Bu süre boyunca sığınakta ikincil olarak yaşamakları değil, kendi hayatlarını kendi istekleri doğrultusunda yaşamaları desteklenir ve yardım edilir.

Bu nedenle, Kadın Sığınma Evleri, kadınların ayrımcılığa uğradığı, ikinci cins olarak görüldüğü ve şiddet uyguladığı sistemi yeniden üreten bir kurum değil, kadınları bu sistem içerisinden kurtaran ve kendi hayatlarını kendileri yönetebilmeleri için dayanışma sunan evlerdir.


Kadın Sığınma Evlerini neden devletten talep ediyoruz?

Yukarıda da bahsettiğim gibi, kadına yönelik şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Kadınlar, erkek egemen kapitalist bu toplumda sadece cinsiyetlerinden dolayıayrımcılığa uğrayabilir ve şiddete maruz kalabilirler. Aynı şiddet cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği "öteki" olan tüm bireyler için de geçerlidir. Kişilerin kimlik ve yönelimlerinden  dolayı ayrımcılığa uğramasını önlemek, yaptırım uygulamak ve kişileri korumak devletin Anayasal yükümlülüğüdür.
Bununla birlikte, fiziksel ve psikolojik şiddet içinde yaşadığımız eşitsiz sistemin bir parçasıdır. Erkek egemen kapitalist sistem ve güttüğü politikalar kadınları ve LGBTİ bireyleri ötekileştirmekte ve şiddeti neredeyse teşvik etmektedir.
Ancakalternatif, kadına yönelik şiddet ve kadın sığınma evlerinin kurma ve yürütme sorumluluğunu tamamen sivil toplum örgütlerine, gönüllülere ya da sığınma evlerini hayır kurumu olarak gören sermaye düşkünü şirketlere bırakmak değildir. Kadına yönelik şiddet ve sığınma evleri hiçbir kurumun reklamı olarak görülemez. Ayrıca, kadına yönelik şiddet şirketlerin hayır işleriyle çözülecek bir mesele değil, bir sistemin parçasıdır bu nedenle sistemin büyük bir ayağı olan şirketlerle çözülecek bir problem olarak görülemez. Örneğin; ismi çocuklara yönelik cinsel istismarla anılan bir şirket bir sığınma evi kuruluşuna sponsor olursa ve bunu kendi reklamı olarak kullanırsa sizce ne kadar doğrudur?
Ayrıca, Kadın Sığınma Evlerinin yükümlülüğü tamamıyla(!) toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddetle mücadele eden sivil toplum örgütlerine de bırakılmamalıdır. Feminist mücadele veren sivil toplum örgütlerinin görevi sistemin ürettiği şiddeti "azaltmak" ya da bu şiddete maruz kalan kadınların "acılarını dindirmek" olmadığı gibi, kendi hayatlarından kendi rızalarıyla ödün vererek çalışan kişilere maddi ve manevi yük olmak değil, şiddeti yaratan sistemle mücadele etmektir. Sivil toplum örgütlerinde yer alan hiçbir birey insan üstü güce  sahip süper kahramanlar değildir. Bu nedenle Kadın Sığınma Evleri ve bu evde hayatını kurmaya çalışan kadınların tüm (!) yükü sivil toplum örgütlerine yüklenemez.
Demokratik, bilimsel, parasız eğitim gibi, ücretsiz sağlık hizmeti gibi, sistematik olarak şiddete uğrayan kişilerin beden bütünlüğünün korunması da bir insanhakkıdır. Bu hakkı korumakla yükümlü olan ne kâr amacı güden şirketler ne de herkes gibi toplumun bir parçası olan aktivistlerdir. Kişilerin beden bütünlüğünü ve güvenliğini korumakla yükümlü olan kurum devlettir.
Bu yüzden, Kadın Sığınma Evleri'nin devlet tarafından kurulması ve maddi tüm giderleri yine devlet tarafından karşılanmalıdır. Feminist politika yürüten tüm sivil toplum örgütleri tüm sürece dahil edilmeli ve Sığınma Evlerinin işlediği süre boyunca sürecin içinde olmalıdır. Bunu söylemek elbette, kadın sığınma evlerinde gönüllülerin olmayacağını ya da sürecin tamamen devlet tarafından yürütülmesi gerektiğini söylemek değildir. Devlet, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini ve deneyimlerini gözetmek ve sürece dahil etmek zorundadır. Düzenli çalışanlarla beraber gönüllerin olması kadar doğal bir şey yoktur. Ancak özlenen, gönüllüler ve feminist aktivistler olmasa dahi (!) kadınların temel haklarının korunmasıdır. Zaten, feminist mücadelenin de amacı feminizmin kendisini yüceltmek değil bir gün feminizm diye bir şey olmaması için mücadele etmektir.

"25 Kasıma Kadar 25 bin imza, 5 Sığınma Evi" Kampanyası

SRÖV tarafından yürütülen Kadın Sığınma Evinin bir şekilde sonuna gelindiğinde, basın toplantısında "Kıbrıs'ın kuzeyinde artık kadınların sığınabileceği bir yer yok" kelimeleri okunduğunda tüm suçluluk duygusuyla birbirimize baktık ve bir şeyler yapmalıyız dedik. SRÖV'in deneyimiyle yola çıktık ve  çeşitli dernek ve demokratik kitle örgütleri bir araya gelerek "25 Kasıma Kadar 25 bin imza ile 5 Sığınma Evi" kampanyasını başlattık. Hedefimiz, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne kadar devletin beş kazada sığınma evi açması için 25 bin imza toplamak. 25 bin imza diyoruz çünkü bu coğrafyada şiddete uğrayan, şiddeti gören, duyan bilen ve birşey yapmak isteyen 25 bin kişi bulacağımızı biliyoruz. 5 sığınma evi diyoruz çünkü  küçük dediğimiz bu coğrafya şiddete uğrayan kadınlar için çok büyük. Her kazada her kadının kolayca ulaşabileceği sığınma evleri talep ediyoruz. İmza kâğıtlarına, 25 Kasım’a Kadar 25 bin imza ile 5 Sığınma Evi Kampanyası Facebook sayfamızda isimlerini duyurduğumuz restorant ve kafelerde, marketlerde ve festivallerde standlarımızda ulaşabilirsiniz. Kadın Sığınma Evi için siz de bir imza atın.

Dergiler Haberleri