Artık federal çözümü görüşmeyecek miyiz?
Buna Recep Tayyip Erdoğan mı karar verecek?
-*-*-
33 sendika, parti, örgüt ne yapacak?
Erdoğan dedi diye, savunduklarından “hop” diye vaz mı geçecek?
-*-*-
Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan, İngiltere, AB ve BM ne düşünüyor?
-*-*-
Amerika, Fransa, Rusya ve Çin, bu konuda görüş belirtir mi?
Kamala Harris ve Donald Trump, konuşur mu?
-*-*-
Türkiye, Kıbrıs’ı bölmeye çalışırken, komşularında savunduğu “bölünmez bütünlük ilkesi” ne olacak?
-*-*-
KKTC tanındı diyelim, neredeyse tamamı Kıbrıslı Rumlara ait bu tanınacak devletin toprak – mülkiyet meselesi nasıl halledilecek?
-*-*-
Parayla mı?
Kaç para?
Kim, nasıl ödeyecek?
-*-*-
Erdoğan, mesela diye soruyorum; “Kanla aldık bizimdir uleyn” mi diyecek?
-*-*-
Yoksa, önümüzdeki ay üçlü, dörtlü veya beşli bir görüşme başlayacak; ya da bazı anlamsız kavramlarla uğraşmak yerine, çözümle ilgilenilecek; pazarlıklar masada olacak; doğal gaz işleri gibi…
-*-*-
Peki Ersin Tatar?
O, var ama yok!
Yani görüntüde var ama karar mekanizmasında görüntüsü var gibi!
Sevgili Ulaş Barış “Matrix” dedi!
-*-*-
Ersin Tatar, şu anda içine düştüğü durumdan mutlu ve gururlu mu?
Bir yanda çok ciddi özel sorunlar; öte yanda Erdoğan’ın cepçisi gibi görünmesi…
Bu stresi uyuyarak atlatabilir mi?
Yoksa hiç bir şeyin farkında olmadığı gibi; çok az da olsa farkında oldukları umurunda değil mi?
-*-*-
KKTC’de önümüzdeki sene cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak… UBP’nin aday adayları arasında Fatoş Ünal da var mı?
-*-*-
Yoksa tek aday Ünal abim mi?
-*-*-
Peki Zorlu Töre ne yapacak?
Tahsin abim adaylığını açıklar mı?
-*-*-
Boşuna mı soruyorum; nasıl olsa Erdoğan mı karar verecek?
Ersin abini küçümseme!
-*-*-
En sevdiğim yemek mi?
Sebze çorbası; yanında Kıbrıs salatası!
Karışık!
Ne bulursan at içine tamamdır!
-*-*-
Hele bir külliyemiz tamamlansın, halledeceyik!
İnşallah!
Dualarla efendim, dualarla tabii ki!
-*-*-
Bu arada son bir soru; “KKTC’yi tanıyın” diyen Erdoğan ile New York’ta görüşen Yunanistan Başbakanı Mitsotakis kardeş, “görüşmemiz çok iyi geçti” derse, bu ne anlama gelir?
Yunanistan da mı taksimden yana?
Yoksa Erdoğan genel kurulda başka, kapalı kapılar ardında başka mı?
Takipteyiz!
-*-*-
En önemli soruyu sona bıraktım; Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu için gittiği New York'taki BM binasında BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'i kabul etti. Erdoğan görüşmede, Kıbrıs’ta federasyon modeli dışındaki çözüm imkanlarının tarafların katılımıyla BM himayesinde bir toplantıda ele alınabileceğini belirtti…
Çözüm imkanlarına üniter devlet veya şöyle soralım 1960’a geri dönüş de dahil mi?
Şampiyon mu enayi mi?
KKTC’nin vergi şampiyonları açıklandı…
Acaba diyorum, özellikle kişilerde en çok vergi verenler listesinde ilk ona girenler, bu ülkenin enayileri mi yoksa güzel vatandaşları mı?
-*-*-
Mesela, birinci gelen Tahir Topal ve ikinciliği alan Gaye Boyacı Menteş, Maliye Bakanı’nın, makam aracı ile oğlunu Ercan Havaalanı’na götürüp yurt dışına yolcu etmesinin masrafını karşıladıklarını biliyor mu?
-*-*-
Diyalog gazetesine göre vergi şampiyonu Besim Tibuk, aynı zamanda Ersin Tatar’ın tüm gereksiz seyahetlerinin; Zorlu Töre’nin makam aracı, koruma ve şoförle düğün – cenaz görevlerini yerine getirişinin sponrosu mu?
-*-*-
Sanver kardeşler, Silihtar Sarayı’nın günlük et ihtiyacının karşılayıcıları mı?
-*-*-
Vergi adaleti!
Nice bildiğimiz zenginler var değil mi?
Gözle görülebilen bir zenginlik!
Ama listede yoklar!
-*-*-
O kadar adaletsiz bir görüntü var ki listelerde; gerçekten gurur duyması gereken şampiyonlar, kendilerini enayi olarak görüyor olabilir!
Yaşa, kiloya ve uzman desteğine dikkat etmeli!
Biraz kilo verdik…
Biraz bisiklet sürüyoruz…
Biraz da yürüyoruz…
-*-*-
Ama yaş geçen hafta 57 oldu…
27 değil!
Dikkat etmek lazım…
-*-*-
27’yken oynadığınız basketbolu, 57’de oynamaya çalışmamalısınız!
27’de yürüdüğünüz veya bisiklet sürdüğünüz ya da koştuğunuz gibi, 57’de de koşamazsınız!
-*-*-
Zorladık!
Nerede zorladık?
Yürüken ya da bisiklet sürerken değil; Yenikent – Batıkent – Gönyeli’de Başkan Hüseyin Amcaoğlu’nun yeni park – basketbol sahasında da değil!
Dans pistinde!
-*-*-
Evet, yanlış okumadınız!
Sıçradık, göbek attık, bel kırdık, şinanay da yavrum şinananay; bir yığın Galatasaraylı arkadaşın şakasına da maruz kaldık; az da içtik ayıptır söylemesi ve çok afedersiniz işeyip yattık…
-*-*-
Sabah kalktık!
O da nesi!
Sağ diz tutmuyor!
Bre aman zaman!
Bir ağrı bir ağrı ki anlatamam!
-*-*-
Şu ağrı kesici kremden al, buz bas dedi bir doktor arkadaş…
Yaptım!
Ağrı haffiledi ama aksama devam!
-*-*-
Kesinlikle doktora gitmek lazım; bugün – yarın gideceğiz!
-*-*-
Diyeceğim o ki, yaş, kilo, uzman gözetimi çok önemli ve kesinlikle sporu abartmamak lazım!
-*-*-
İş aksamasın diyerek sabahları kalkıp Sim TV’ye gidiyoruz ama çok zor!
Otomobile binip inmek işkence!
Neyse, halledeceyik!
Hükümet gibi!
Ne Tatar’ın ne de patronu Erdoğan’ın benim geleceğimle ilgili konuşma hakkı vardır… Kıbrıs’ta tek bir çözüm modeli bulunmaktadır; o da Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü gibi, Kıbrıs’ın da birleşik federal bir Kıbrıs olmasıdır… KKTC’nin tanınması çağrısının yıllardır karşılık görmediği gibi bundan sonra da görmeyeceği ve denize atılan çakıl taşı kadar değeri olmadığı apaçıktır… Erdoğan, okyanusa küçük bir çakıl taşı atmaktadır ve bu çakıl taşı Türkiye’ni imzasının da bulunduğu uluslararası anlaşmalara aykırıdır… Kıbrıs Türk toplumunun yok edilmesi projesine iznimiz yoktur… Yaşasın barış, yaşasın federal çözüm…