Paradigma nedir?
Soğuk bir Pazar sabahında, bu soru da nereden çıktı şimdi?
Paradigma’yı açıklamak, anlatmak çok kolay değil diye düşünüyorum…
-*-*-
Gerçekten, nedir paradigma?
Mesela Türk Dil Kurumu’na sorarsanız, “… Herhangi bir işin yapılması için alınan örnek çalışma, yöntem…” gibi bir yanıtla karşılaşırsınız!
-*-*-
Bazı kaynaklar ise şunları yazar:
“Paradigma bir standart, perspektif veya fikirler dizisidir. Paradigma bir şeye bakmanın bir yoludur. Paradigma kelimesi akademik, bilimsel ve iş dünyasında çokça karşımıza çıkıyor. İş dünyasında yeni bir paradigma, müşterilere ulaşmanın ve para kazanmanın yeni bir yolu anlamına gelebilir…”
-*-*-
Yeni paradigmalar yaratmak, günümüzün kaçınılmaz gerçeğidir…
-*-*-
Mesela cep telefonu…
Nereden nereye geldik…
-*-*-
Geçenlerde Telsim’e internet üzerinden borcumu ödeyeceğim…
Nasıl paradigma ama!
Cep telefonu!
Dedik ya, “nereden nereye?”
-*-*-
1974 yılında Gaziveren’de sadece üç kablolu telefon vardı…
Biri köyün ortasındaki kulübede…
Öteki karargahta…
Ve biri de muhtarın evinde, ofisinde…
-*-*-
Köyün ortasındaki kulübe şu açıdan da ünlüdür…
Omorfo yani şimdiki Güzelyurt’taki Alay Komutanı Rum Albay, çatışmalar sırasında bu kulübeye girip telefon açmaya çalışırken vurulmuş diye anlatılır.
Emekli Albay Yılmaz Başkaya kitabında bunu yazmıştır…
-*-*-
Şu anda, bilmediğimiz nüfusumuzun aşırı arttığı ile ilgili olarak şu “paradigma” karşımıza çıkar; KKTC’de 1 milyonu aşkın cep telefonu abonesi bulunuyor!
-*-*-
Adıma üç tane var…
Ve cebimdeki telefonda, çok da gerekliymiş gibi, iki hat bulunur!
Neyse, hikayeyi kısa keselim, Telsim’e online borç ödeyeceğiz ya, “telefon numaranızı yazın” denir, yazarız…
Sonra sizde 7000’e “S” yazıp göndermeniz talep edilir…
Şifre gelecek!
-*-*-
“S” yazıyorum, gönderiyorum, bir şifre geliyor ama online ödeme izni verilmiyor…
Meğer, benim ödeme yapmam gereken numaradan değil, öteki numara üzerinden 7000’e S mesajını gönderiyormuşum…
-*-*-
Deneme yanılma yöntemiyle meseleyi çözüyorum…
-*-*-
Derken; evdeki masa bilgisayarım durduk yere kilitleniyor!
Bre aman zaman!
Yok oğlum, “Mouse” yani “Fare” dediğimiz elime en çok aldığım alet, ekrana yapışıyor ve kımıldamıyor!
-*-*-
Meğer, ben masa bilgisayarımın faresini almışım, çantamdaki bilgisayarla kullanıyorum…
O fare “on”… Yani açık!
Masa bilgisayarı da “on” olduğu anda, bağlanıyorlar…
O fare devreye giriyor, öteki fareyi “çalıştırmıyor”…
-*-*-*-
Bunu nasıl anladım?
Efendim, “bluetoth” bağlantılarıma baktım; “gıcık fareyi orada gördüm”…
Kapattım!
Masa bilgisayarına ayarlı öteki fare arızasız çalışmaya başladı!
-*-*-
Teknolojik değişiklikler veya entel dantel anlam vererek yazalım, “paradigma” değişiklikleri çok önemli!
-*-*-
Çok iyi takip etmek lazım…
Bunun için de, devletin, üniversitelerin, tüm eğitim sektörünün, ticaret – sanayi – esnaf odalarının ellerinden geleni yapması gerekiyor…
-*-*-
O kadar hızlı gelişiyor ki “paradigma”; takip etmek için ciddi çaba kaçınılmaz!
Son bir örnek vereyim; bizim zamanımızda “walkmen” vardı!
Kaset takıp müzik dinlerdik falan!
Gramafon’dan walkmenlere; derken şu anda “sanal alem müzikle dolu”…
İndir telefona; aç bir müzik kanalı; kablosuz kulaklığa bağlan, yürürken tıngırdasın, hatta bönürsün falan…
Paradigma değişti!
-*-*-
Siyasette de paradigma çok önemlidir…
Dünya hızla değişmektedir…
Geçmişe çakılı kalmak, kesinlikle doğru değildir…
Örneğin Kıbrıs sorununa, 1950’lerin, 60’ların 70’lerin, 80’lerin, 90’ların, 2000’lerin, 2010’ların paradigmalarıyla bakmak akılcıl veya çözümcül değildir…
-*-*-
Dünya’da, ırkçılık yapmak, ayrımcı davranmak, dışlamak gibi kavramlar; daha paylaşımcı siyasetlere yerini bırakmak zorundadır…
1300 sene öncesinin kitabıyla, kitaplarıyla yönetim hesabı yapmak, çok “akıl dışı”dır ve gelişmeyi önleyicidir.
-*-*-
Yeni siyasetler olmazsa, “çok karamsar bir tahminde bulunmak istemem” ama “gerek ülke içlerinde, gerekse devletler arası savaşlarda çok hem de çok insan ölecek, öldürülecek…”
-*-*-
Bu bağlamda, Kıbrıs sorununa daha barışçıl bakabilmek, çok değerli bir paradigma değişikliğidir.
-*-*-
Yazana kadar beynim sulandı, umarım sizinki sulanmamıştır…
Oysa, “Kıbrıs’ta barış, hemen şimdi” desem de olabilirdi…
Anlatana kadar neredeyse “hatim” indirdim yani!
İyi pazarlar…
İstatistiğin ne önemi var ki! Bildiğimizde ne olacak!
Kıbrıs İstatistik Servisi (CSE) 5 Ocak Cuma günü bazı rakamlar açıkladı…
Güney’de canım, Güney’de!
Bizdeki durumu yazının sonunda anlatacağım!
-*-*-
Efendim, Kıbrıs Cumhuriyeti, turizm gelirlerinde çok ciddi bir artış yaşadı…
Ekim 2022’den Ekim 2023’e kadarki dönemde turizm gelirleri yüzde 10 kadar arttı…
-*-*-
Ocak – Ekim 2022’de Güney Kıbrıs’ın turizm geliri; 2 milyar 285 milyon Euro civarındaydı…
Ocak – Ekim 2023’te bu rakam 2 milyar 802 milyon Euro oldu…
Yüzde 23’e yakın bir artış söz konusu…
-*-*-
2022’de Güney’e gelen her turist, kelle başı yaklaşık 800 euro harcıyordu, 2023’te bu rakam da kelle başı 815 euroya dayandı…
-*-*-
Güney’i 2023’te en çok İngilizler, Almanlar ve Plonyalılar ziyaret etti… Her İngiliz kelle başı 92 euro, her Alman kelle başı 106 euro ve her Polonyalı kelle başı 87 euro civarında “günlük” para harcadı!
Kişi başına ortalama günlük harcama!
-*-*-
KKTC mi?
KKTC’ye Türkiye’den çok sayıda, kalabalık, tam rakamı söyleyemem kadar kumarcı geldi…
Ne kadar gelir bıraktı?
Söyleyemem ama bıraktılar herhalde!
Peki başka?
Bilemediğimiz kadar, tam açıklanamayacak miktarda, avukatlar aracılığıyla falan Ukraynalı, Rus, Türk ve İranlılara farklı usul ve şekillerle çok sayıda ev satıldı!
Kaç para gelir elde edildi?
Bilmiyoruz!
Bir gecelik imar affında ne kadar rüşvet ödendi?
Tam olarak onu da bilmiyoruz ama bazı rakamlar dolaşıyor!
-*-*-
Haaa bir de unutmadan, bazı turistler geldi, ayağa sıkacaktı ama başı bağlı bir eş gördükleri için otomobile sıktı!
Bazıları bir kadını öldürdü ve kaçtı!
Öldürdükten sonra da parasını çaldı tabii ki!
Dört turist İskele’de bir eve girip, ev sahibini döverek soydu, sonra teminatla serbest bırakıldı!
Kaçacaklar!
-*-*-
Peki istatistik falan?
Ne gereği var canım!
Şart mı?
-*-*-
Ne demiş atalarımız?
Atalarımız da bir şey dememiştir diye düşünmekteyim!
Rakamları bildiğimizde ne olacak ki?
Son derece gereksiz!
Çalın da tamamdır be canım!
Dümbelek çalın anlamında şey etmiştim; para çalmaktan bahsetmiyorum!
-*-*-
Alın size bir Pazar şiiri:
Ülkede cumhurbaşkanının adı 50 milyon dolarlık rüşvet iddialarında geçiyor; aracılık yapmış falan… / Aynı cumhurbaşkanı, televizyon kanalının yayın hakkını satıyor; kimseye bilgi vermiyor filan… / Kimse de sesini çıkarmıyorsa; / Bana ne ulan
Kıbrıs Cumhuriyeti Sağlık Bakanı Popi Kanari (Fotoğrafta), "hastanelere, bakım evlerine, savunmasız gruplara bakım sağlayan kapalı alanlara, doktor muayenehanelerine ve dişçi muayenehanelerine giren herkesin, son 48 saat içinde yapılmış Kovid-19 testi bulundurmasının zorunlu olduğunu açıkladı… Kanari, Kovid vakalarında artış yaşandığını, özellikle bakım evleri ve hastanelerdeki yaşlıların aşılanacaklarını da kaydetti… Bizde mi? Halledeceyik!