Elbette polisimiz görevini yapıyor ve kesinlikle şahsen tüm polislerimize güvenim tamdır…
Ancak, gazeteci veya yorumcu olarak, akla takılanları sormak, sorgulamak görevimizdir…
Polis Genel Müdürü Ahmet Soyalan dün bir basın toplantısı düzenledi…
Vakti itibarıyla katılamadım ama izledim…
Bir ara ses gitti; bir ara Faiz Sucuoğlu araya girip kabineyi açıkladı ama alacağımı yine aldım…
-*-*-
Polisimizin de bağlı olduğu Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı (GKK); olayla ilgili yazılı açıklamasında, “tekneyle gelme veya gitme yoktur” demişti.
Soyalan, “sadece olaydan sonra kaçma” konusuna değindi!
Tekneyle “gelme” konusu bilinmiyor!
-*-*-
Katil ya da katillerin tekneyle gelmiş olma olasılığı hala canlıdır ve GKK’nın basın açıklaması kesinlikle hatalı yazılmıştır.
-*-*-
Bir katilin Ercan’dan girdiği ve çıktığı kesinleşmiştir…
Bu durumda, “sorumlu değiliz” dercesine konuşmak; ünlü bir mafya elemanını gayet rahat bir şekilde ülkeye bırakmak ve bir gün sonra çıkmasına hiç bir şey dememek, bir polislik hatasıdır veya şöyle söyleyeyim, KKTC adlı devletin, Dingo’nun Ahırı olmasını engellemeyen bir durumdur…
-*-*-
Soyalan, olayın meydana geldiği ilk andan itibaren bazı kesimlerin “bu cinayetin faillerinin bulunamayacağı ve/veya bulunsa bile olayın üzerinin kapatılacağı” iddiasında bulunmalarını eleştirdi…
Ben hala o noktadayım…
Failler belki bulunacak ama o failleri “azmettiren” ya da o faillere “görevi veren” konusunda kesinlikle eminim…
Bulunmayacak, bilinmeyecek.
Hatta, bu konuda o kadar şüpheci yani o kadar ruh hastasıyım ki; Alsancak baskını ve Kalaşnikof’ların ve bazı delillerin bu kadar uluorta bırakılması, “bizi bulun, bizi yakalayın”dan başka bir şey değildir…
Yani suçu işleyenler, adeta kendileri teslim olmuştur ki bu “esas oğlan” ya da “esas oğlanların” saklanması amacını güdüyor olabilir…
-*-*-
Haaa polisimizi “Kalaşnikoflar nasıl ülkeye sokuldu?” konusunu da umarım tespit eder diye teşvik etmek istiyor ve kesinlikle kutluyorum…
Son derece başarılı da buluyorum…
İnşallah eleştirilerimde de haksızım…
Hatta inşallah, polisimizin bu olaydaki başarısı konusunda, ünlü fıkradaki gibi “pislik bir” gazeteciyim!
-*-*-
Fıkra mı?
New York Belediye Başkanı basın tarafından hiç sevilmiyormuş…
Bir gün medya elemanları davet edilmiş; “Başkan nehri yürüyerek geçecek” demişler…
Kameralar kurulmuş, fotoğraflar çekiliyor, filmler kaydediliyor, Başkan resmen suyun üzerinde yürüyerek karşıya geçiyor…
Ertesi sabah muhalif bir gazetede manşet başlığı şöyle: “Başkan yüzme bilmiyor!”…
-*-*-
Umarım ben o başlığı atan gazeteciyim ve “başkanın su üzerinde yürüme maharetini yazmak yerine, yüzme bilmediğini uydurmayı tercih etmişim…”
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Yani; özetleyecek olursak; bence hala aşağıdaki sorular çok önemlidir:
1 – Katilleri kim organize etti, kim azmettirdi, kim görevlendirdi; yoksa kendi başlarına mı bu cinayete karar verdiler?
2 – Silahların kime ait ya da kayıtlı olduğu hiç mi belli değil? İmal eden ülkede kime satıldığının kaydı yok mu? Öğrenmek çok mu zor? (Öğrenmek bence zor değil - ve bana göre en önemli konu da burasıdır aslında).
3 – Bu günden itibaren, adı dünya kadar cinayete, dünya kadar soyguna, rüşvete, adam yaralamaya vesayreye karışmış onlarca kriminal, dilediği anda, dilediği gibi, bir turist veya bir iş insanı gibi KKTC’ye girebilecek mi? Ve 10 – 12 saat sonra da çıkıp gidebilecek mi?
Rakamlarla ve utançla yeni kabine
11: Bakanlar Kurulu’nun üye sayısı…
59: Kabinenin yaş ortalaması…
48: En genç bakan Oğuzhan Hasipoğlu’nun yaşı…
67: Ali Pilli ve Ünal Üstel; en yaşlı iki bakan…
-*-*-
Bakanlar Kurulu’nda:
3 Baf doğumlu… (Sucuoğlu, Pilli ve Üstel)
2 Mağusa doğumlu… (Atun ve Hasipoğlu)
1 Samsun doğumlu… (Oğuz)
2 Karpaz doğumlu… (Ataoğlu ve Çavuşoğlu)
1 Kars - Ardahan doğumlu… (Arıklı)
1 Girne doğumlu… (Evren)
1 Lefkoşa doğumlu… (Taçoy)
Görev yapıyor…
-*-*-
Başbakan dahil 11 kişilik kadroda;
2 Lefkoşa Milletvekili…
5 Mağusa Milletvekili…
2 Girne Milletvekili…
1 İskele Milletvekili…
1 Güzelyurt Milletvekili bulunuyor…
-*-*-
0 (Yazı ile: Sıfır): Kadın bakan sayısı…
UTANÇ!
Sadece Başbakan ya da sahte devlet için değil; 2022 yılında, tamamı erkek kabine, bir insanlık utancıdır… Yazıklar olsun…
-*-*-
Tamam, Türkiye’den de listeye bakıldı, onay alındı, dengeler böyle gerektiriyordu falan da en azından UBP’li üç kadın vekil ve tüm diğer kadın vekilleri; Başbakan’ın Meclis’te yapacağı ilk konuşma sırasında tuvalete gitmeye davet ediyorum!
Eskiden, fotoğraftaki manzaranın bulunduğu bölgeden, yani İskele ya da Trikomo bölgesinden Güney istikametine baktığınızda, deniz sahilinde koskocaman apartmanlar görürdünüz… Orası Maraş’tı… Şimdilerde, Maraş’tan ya da Güney istikametinden, mesela Salamis Bay Conti’nin çatısından İskele’ye doğru yani Kuzey’e baktığınızda, “Yeni bir Maraş” var karşınızda… Tartışmak, kavga etmek yerine; alt yapısını hiç eksik bırakmadan, çevreyi asla kirletmeden, gereksiz ve her yana yayılacak beton çirkinliğe kaçmadan; gayet planlı bir şekilde ve denize afedersiniz ama toplu dışkı da bırakmadan; tüm Dünya’ya buraları açabilmek, tüm Dünya’ya buraları pazarlayabilmek, bu kötü günlerden çıkışın adı olamaz mı?