Son üç gündür kalbimizin yarısı Lefkoşa’da atıyor, diğer yarısı ise kah Taksim’de, kah Kızılay’da, kah Gündoğdu’da...
İstekleri ne olursa olsun, sırf görüşlerini dile getirdiler, taleplerini eylem yaparak duyurmayı tercih ettiler diye yerlerde sürüklenen, panzerlerce ezilen, gözlerinin içine biber gazı sıkılan, tazyikli suya maruz bırakılan, coplanan, yerlerde tekmelenen insanlar neredeyse orada atıyor kalbimiz...
Kemalistmiş...
Kürtmüş...
CHP’liymiş...
Ateistmiş...
Çevreciymiş...
Feministmiş...
Ne fark eder ki!
Hepsi insan değil mi?
Hepsi sol memesinin altına bir yürek taşımıyor mu?
Hepsi anne, baba, kardeş, eş, sevgili değil mi?
Daha ne olsun!
**
İnsanlara sırf düşüncelerinden ötürü, eylem yaptıkları için şiddetin daniskasını uygulayan bir rejim çağdaş sayılamaz.
Türkiye’de son üç gündür uygulanan şiddetin literatürdeki yeri faşizmdir.
Hukuk devletiyseniz eğer, seçimlerde halkın çoğunluğundan oy aldınız diye her aklınıza geleni yapamazsınız ki!
Oy almak, seçilmek, yetkili konuma gelmek önemlidir de, tek o değildir modern yönetimde geçerli olan...
Hukuk kuralları vardır.
İnsan hakları sözleşmeleri vardır.
Sivil toplum vardır.
Kamuoyu vardır.
Muhalefet vardır.
Basın vardır.
Bunların tümü, iktidarın iplerini eline geçirenler denetim altında olsun, atı alıp Üsküdar’ı geçmesinler diye vardır.
Yoksa “Beni halk seçti, istediğimi yaparım, istediğimi yıkarım” diyemezsiniz!
**
Kıbrıslı Türklerin çok büyük bir kesimi yaşanan olaylarda ‘halk hareketi’nin yanında duruyor.
Kalbimizin yarısı gerçekten de kaç gündür İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, diğer Türkiye illerinde atıyor.
Yaşanan vahşeti izlemekle kalmıyor, partilerimizden basınımıza, sivil örgütlerden bireylere kadar birçok kesim ve insan tepkisini dile getiriyor.
En fazla da sosyal medya kullanılıyor bu amaç için...
Bunun farklı nedenleri vardır.
Birincisi, Kıbrıslı Türk insanı şiddete kategorik oalrak karşıdır.
İkincisi, Kıbrıslı Türkler özgürlükçüdür.
Üçüncüsü, Kıbrıslı Türkler demokrat ve hoşgörülüdür.
Dördüncüsü, Kıbrıslı Türkler dayanışmacıdır.
Beşincisi, Kıbrıslı Türkler Türkiye halkları ne zaman zulme uğradıysa hep yanında durmuştur.
Altıncısı, Kıbrıslı Türkler Atatürk’ten Nazım Hikmet’e, Cem Karaca’dan Zülfü Livaneli’ye kadar Türkiye aydınını çok iyi algılamış, içselleştirmiştir.
Bu liste daha uzar, gider.
Sözün özü şu: “Kıbrıslılar Türkiyelileri sevmez” lafını kullanmaya meraklılar bundan sonra ağızlarını açamayacak bir ders almış olmalıdır.
Zira Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğu “Bütün halklar kardeştir” sloganını benimsemiştir.
Bazı yalakalar hariç!
Onlar kaç gündür ‘sus pus’ oldular zaten...
Hem de kimler kimler!..