Kaldı geriye “çözüm” bekleyen 1 milyon 433 bin dönüm daha!

Cenk Mutluyakalı

MÜLKİYET GERÇEKLERİ -I- 


“Mülkiyet” insana tutunur, hayatın izini sürer, kuşaktan kuşağa koşturur.
Kıbrıs’ın en önemli yarılması böylece acemi bir yağmanın gölgesinde çoğalır. Çözümsüzlüğün bedeli kan sızmış temellerde “ışıksız bir yarın” olarak zihinlere kazınır.
Güneyde ana babalar çocuklarına deşemedikleri bahçeleri devrediyorlar, öpemedikleri duvarları ve yüreklerinden dinmeyen sızıları...
Peki kuzeyde?
45 yıl sonra dahi araziler “Türk Malı” ya da “Rum Malı” diye ayrılıyor, yatırımcılar toprağın “ayıplı” mı yoksa “temiz” mi olduğunu sorguluyor.
İstediğiniz kadar dünün acıları ya da kahramanlık öğretileri üzerinden kendinize haklılık arayınız. Dünyanın gözü sizi “mülk sahibi” yapmıyor; kan ya da gözyaşı “koçan” etmiyor.
Üstelik acılar adanın tümüne savrulmuş, öyle tek yanlı değil...

*  *  *

Ne zaman barışa dair imgeler toplasam, geçmişin onca kahrını yüzüme çarparak ganimetini meşrulaştırmayı deneyenler vardır.
Elli metrelik lokantasına karşılık denize sıfır otele konan adamın ya da iki göz atölyesine ‘eşdeğer’ büyük bir fabrikayı sebeplenen tüccarın milliyetçilikle örtmek istediği defoyu görebiliyorum.
Elbette insanız ve bir hayat kuracağız, aç ve açıkta kalamayız, savaşın dayattığı yerden yürüyerek, elbette yaşayacağız. 
Ama körleşmenin de alemi yok!
Ne hak yiyecek, ne hak yedireceğiz!
Kendimizi kandırsak da dünyayı kandıramayacağız.

*  *  *

Kıbrıslı Türklerin şöyle de bir ikircikli yanı var.
Güneyde bıraktıklarımızı unutmuyor, sonradan konduklarımıza toz kondurmuyoruz.
Fark büyük!
“Savaş zengini” olduğumuzu nedense kabullenmiyoruz.
“Ben mal bıraktım, mal aldım, siz asıl havadan sahip olanlara bakınız” gibi de bir teselli var.
Avunuyoruz.

*  *  *

“Federal çözüm” ve “ortak yurt” üzerinden bir uzlaşı kuzeydeki “eğreti zemin”in tek kurtuluş reçetesi gibi görünüyor.
Şimdi şimdi sürüklenmek istediğimiz “Avrupa çatısında iki ayrı devlet” aslında “mülksüzlük” anlamına geliyor.
Avrupa çatısı altında Türkiye daha geçen hafta yeniden onayladı, mülklerin gerçek sahiplerinin kim olduğunu!
“Taşınmaz Mal Komisyonu” ile idare ettiğimiz süreç de sona geliyor, çünkü kaynak suyunu çekti, kimse de elini cebine atmıyor.
Şimdi yeniden köpüren davalar, hepimize gerçeği anımsatıyor.

*  *  *

Size (tümü teyit edilmiş en güncel verilerle) mülkiyet rakamlarını yeniden anımsatacağım.
Adanın kuzeyinde 1 milyon 453 bin Kıbrıslı Rum malı var.
Hani satın almaya başladık (!)
Henüz % 1.8’ini...
Kaldı geriye % 98.2.
Geçen hafta Kitrea’daki (Değirmenlik) malları için bir Kıbrıslı Rum’a 428 bin 360 Sterlin ödendi, 1.798 dönüm daha satın alındı.
Maria Hristou’ya Bostancı’daki mülküne karşılık 87 bin Sterlin ödendi; bir 40 dönüm de oradan ekleyiniz.
Ne kaldı geriye?
Kıbrıslı Rum toprağı 1 milyon 433 bin dönüm daha mülk var kuzeyde, “güç”le elde tuttuğumuz.
Kıbrıslı Türklerin güneydeki mallarını da hesaba katarak, daha net bir tablo çıkaralım isterseniz.
Ve “çözüm”ün niçin olmazsa olmaz olduğunu daha net görelim.
Yarına...