Hüseyin ÖZBARIŞCI
St. Hilarion Kalesi’nde bulunan kafeteryaya geçtiğimiz gün düşen yıldırım sonucu çıkan yangın büyük zarara yol açtı. Kafeteryanın sahibi Mustafa Gürsel YENİDÜZEN’e düşüncelerini aktardı, yangında maddi ama daha çok manevi zarara uğradığını söyledi.
Kalenin baştan aşağıya yenilenmesi gerektiğini aktaran Gürsel, proje çalışmaların yapılması gerektiğini ve bu çalışmaların tamamlanmasıyla “uluslararası örgütlerden yardım alınması lazımdır” dedi.
Gürsel: “Aynı yer 1995 yılındaki orman yangınında da yanmıştı”
St Hilarion Kalesi’nin orta kısmında bulunan ve yangında zarar gören kafeteryanın sahibi Mustafa Gürsel, aynı yerin 1995 yılında meydana gelen büyük orman yangınında büyük zarara yol açtığını ve o yangında salonun kapı ve duvarlarının özelliğini yitirdiğini söyledi. Gürsel, geçen yıl Mayıs ayından bu yana orasının elektriği olmadığını da aktardı.
Gürsel şöyle konuştu.
“Olay çok üzücü bir olay. Doğal bir felaketti önüne geçilmezdi. Bu yangında bir dünya mirası olan St. Hilarion Kalesi’nin orta bölümü büyük zarar gördü. O kafeterya 1995’deki orman yangınında da yanmıştı. Yanan kısım kalenin salonudur. Eski Ortaçağ’da Lüzinyan Şövalyeleri bu salonda toplantıda yapıyordu. Benim bu salonun köşesinde Büfem vardı. Tabii salgından dolayı 1 yıldır aktif vaziyette değil. Geçen yıl Mayıs ayında aşağıdaki büfede çıkan yangından dolayı yukarıda elektrik yoktu. Geçtiğimiz gün 3-4 kez çok güçlü bir şekilde yıldırım düştü. Düşer düşmez de yangın çıktı, çünkü orasının her yeri tahtadır. O salon 800 yıl önce yapıldığında kum taşları konulmuş, 1995 yılına kadar o kum taşları duruyordu. 1995 ve 2021’de yangın gördü. 1995 yangını öncesi salonun kapıları sağlamdı. 1995’teki yangında onlar yandı ve deforme oldu. Şimdi bunlara ciddi bir yenileme yapılması gerekiyor.”
“Bu üzücü olayı fırsata çevirelim”
Yaşanan olayın fırsata çevrilmesinin tam zamanı olduğuna dikkat çeken kafeterya sahibi Mustafa Gürsel, “Esas üzülmemiz gereken böyle dünya mirası bir kalenin ikinci kez yanmış olmasıdır. Şimdi ah ederiz, vah ederiz ama iki gün sonra unuturuz. Bunu unutmayalım” dedi.
Kalenin yıpranmış durumda olduğunu anlatan Gürsel şöyle devam etti: “Bu üzücü olayı fırsata dönüştürüp, büyük Uluslararası bir proje yapmamız lazım. Dayanalım Avrupa Birliği’nin kapısına. Burası bir dünya mirasıdır. Sadece Kıbrıslı Türklere ait bir yer değildir. Projelerimizi yapıp, dünya mirasını korumakla yükümlü örgütlerin kapısına dayanacağız. Onlardan da destek alacağız. Kale baştan aşağıya yenilenmesi lazım. Bunu yapacak uluslararası örgütler vardır. Yeter ki biz projemizi yapıp oralara gidelim.”
“Önemli bilgilerim, eşyalarım, arşivim kül oldu”
Çıkan yangın sonucu büyük zarara uğradığını belirten Mustafa Gürsel, kendisi için manevi önem taşıyan eşyaları, arşivleri ve bilgileri zarar gördüğünü söyledi. Gürsel, turistlerin dikkatini çekmesi için kendisinin oluşturmuş olduğu çiçek ve eski Kıbrıs fotoğrafları, Etnografik eserleri, dedelerinden kalan 1920 ve 1927 yapımı orakları, tencereler, tavalar, sesta, terazi, elek, ütü, güğüm, dağarcık gibi eşyalarının hepsinin yandığını kaydetti. Gürsel, bunun dışında arşivi, kitapları, bilgisayarı ve meslek hayatı boyunca biriktirdiği bilgilerin de kül olduğunu ifade etti. Mustafa Gürsel, “bunlar maddi olarak da bir kayıptır ama bu benim için en son plandadır. Bunların telafisi çok zor. Esas üzüldüğüm kale ve benim için önemli olan bilgiler ve eşyalarımdır” diyerek sözlerini noktaladı.