Hem kendileri karar veriyor, hem de şikayet ediyorlar.
Kim kimi kandırıyor, bu oyunda kim yalancı, kim sahtekar bilmiyoruz.
Hepsi ortak mı, yoksa bazıları gerçekten hırsız, gerisi polis mi anlamıyoruz.
Bildiğimiz şu var, güvenmiyor ve gelecek görmüyoruz, çok daha zor oluyor yaşamak, geçinmek güçleşiyor.
İhale diye “ödül” dağıtıyor bu zihniyet…
Dolandırıcı ödüllendiriliyor (!)
***
Tam da o gün ihale vardı.
Başbakan rozeti takılan Ünal Üstel o sabah bir grup gazeteciyi kahvaltıya davet etti.
"Tam da ihaleye denk geldi, halbuki bu buluşma çarşamba günü olacaktı" dedi.
Tesadüf (!)
Oysa...
Bir gün önce, akşam üzeri gelmişti bana davet...
Ya Başbakan Üstel büyük bir mizansen hazırladı, ya da eski Maliye Bakanı Atun yalan söylüyor.
Heyhat bu iki insan da aynı partide siyaset yapıyor!
***
Gazetecilerin "İhale çetesi mi var" sözlerini "doğrudur" diyerek onaylayan kişi Başbakan olarak görev yapıyor!
Çete varsa, çete üyeleri kimler?
Bunu açıklamak da herhalde Ünal abinin boynunun borcu…
***
"Ünal abi" demem rastlantı değil.
Hem çocukluktan kalma alışkanlık…
Hem de çok zaman sonra yüz yüze geldik, sordum.
"Önce Başbakan, sonra parti başkanı olma sürecinizde partinizin isteği ya da bu halkın iradesi olduğunu düşünüyor musunuz?"
"Bu partinin en büyüğü, abisi olarak bana böyle bir görev verilmesi doğal değil mi, bu görevi bana partim verdi, bir başkası değil” oldu yanıtı.
“Siz bir Ankara projesi değil misiniz” diyorum açık açık…
“Öyle olsa Maliye Bakanı Atun’u ya da müsteşarı Çoli’yi görevden alamazdım” diyor kendinden emin…
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’nun yakıt ihalesi sürecine “çomak” soktuğunu iddia ediyor Ünal abi.
Tam da o gün tonu 75 dolara yakıt satan aynı şirket, bu kez tonu 45 dolardan ihaleyi alıyor.
Kale içten de fethedilmiş, dıştan da!
***
Bedeli toplum ödüyor, gencinden yaşlısına, hatta henüz doğmamış çocuğuna kadar!
Hesap vermesi gerekenler, hesap soruyor, bu nasıl bir pişkinlik…
Dibin dibinde ülke…
İyice kokuyor.