“Kalite güvence sistemi oluşmalı”

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın, “önemli olan üniversite sayısı değil” dedi vurguladı “Kalite güvence sistemi oluşmalı”

Fayka Arseven KİŞİ

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın, ülkedeki üniversite sayısının önemli olmadığını dile getirerek, önemli olanın denetim mekanizmasının ve kalite güvence sisteminin oluşması olduğunu vurguladı.

“Denetim yapıldığı zaman ve faaliyetler denetlendiği zaman yasal yaptırımlar uygulandığı zaman elenmesi, seçilmesi ve sürdürülebilirliliği ortaya konacaktır” diyen Prof. Dr. Hocanın, “Benim daha fazla gördüğüm yakındığım konu kurallara uyma, denetim ve diğer konulardaki hassasiyetimiz beklenen düzeyde değil” dedi.

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hocanın, pandemi ile ilgili her türlü önlemi aldıklarını belirterek, bu yıl yaklaşık 16 bin öğrenciye eğitim vereceklerini kaydetti.

 “DAÜ bir devlet üniversitesidir” diyen Hocanın, “908 milyonluk bütçenin 9 milyonu devlet tarafından karşılanmaktadır. Geriye kalan öğrenim ücretleri ile karşılanmaktadır” diye de belirtti.

DAÜ’de örgütlü sendikalar ve Vakıf Yöneticiler Kurulu ile de “kavga, kalaba” yerine işbirliği ile çalıştığını vurgulayan Prof. Dr. Hocanın, “şu an itibarıyla da herkesle iletişimim çok iyi. Tartışmalar fikir ayrılıkları çıksa bile erken zaman da orta yolda buluşuyoruz” ifadesinde bulundu.

Bu hafta DAÜ Rektörü Prof. Dr. Aykut Hocanın ile hem DAÜ’yü hem yükseköğretimde yaşananları konuştuk.

 “Kampüs cıvıl cıvıl, Mağusa aylardan sonra canlandı.”

  • YENİDÜZEN: Uzun bir aradan sonra tüm fakültelerde yüz yüze eğitime başlandı. Süreç nasıl geçti, yeni döneme hazır mısınız?
  • Prof. Dr. HOCANIN: Geçen dönem için alınan Bakanlar Kurulu kararında uygulama gerektiren fakültelere biz de ekleme yaparak öğrencilerimizin katılımı için davet gönderdik. Bu öğrencilerin birçoğu özellikle sağlık alanında olanlar geldi. Hastanelerde, hemşireler, fizyoterapistler stajlarını tamamladı. Çünkü bir hemşirenin uygulama yapmadan, hasta görmeden uzaktan aldığı eğitimlerle özellikle 2 yıllık programlardan mezun olması bizim açımızdan uygun değildi. O nedenle geldiler, eğitimlerini aldılar. O kadar ki bitiminde yüz yüze diploma töreni talep ettiler. Diploma törenini de yüz yüze yaptık. Yaklaşık 2 bin 300 civarında öğrenci ve velilerin de katılımı ile töreni stadyumda gerçekleştirdik.
    Bu dönem için Bakanlar Kurulu, Haziran ayında seyreltilmiş yüz yüze yapılmasına yönelik karar aldı. Bakanlar Kurulu’nun ürettiği bu karardan sonra 1 Eylül’de üniversite senatosu da hem Bakanlar Kurulu kararlarını hem vaka sayılarını hem YÖK’ün kararlarını gözeterek seyreltilmiş yüz yüze eğitim yapılması kararını aldı.
    Seyreltmeden bizim anladığımız sınıftaki öğrenci sayılarını azaltarak kampüsteki herkesin ihtiyacını karşılamak. Bunun için de bir dizi önlem aldık. Bu yoğun çalışmalar da devam ediyor. Benzer çalışma da adada görülmemiştir.  Aşı, elektronik takip sistemleri, bina girişlerinde kontroller…
    Öyle bir noktaya geldik ki biz geçen dönemin sonunda TSE ve ISO kalite güvence sistemleri kontrolleri yapılırken bizim yaptığımız yöntemler görüldü ve dediler ki; “siz çok ileriye gittiniz. Covid ile mücadelede isterseniz sertifikasyon için başvurun. Geçen bahar döneminin sonunda başvurduk. Bu hafta değerlendirmeye giriyoruz. Yani bunu tescilleyeceğiz de.”
    Ama günün sonunda uğraştığımız insan, öğrencileri ikna etmek kolay değil. Fakat beklediğimizden de fazla ilgi oldu. Kampüs cıvıl cıvıl, Mağusa aylardan sonra canlandı. Geldiğimiz noktada da eğitim 4 Ekim itibarıyla başladı.
    Herkes memnun. Öğrenciler yüz yüze eğitim aldıkları için mutlu. Havaalanından itibaren öğrenciler karşılanıyor. Tüm ihtiyaçlarını gideriyoruz.
     
  • YENİDÜZEN: Bu yıl öğrenci sayılarınız nasıl? Pandeminin etkilerini ne kadar hissettiniz?
  • Prof. Dr. HOCANIN: Göreve geldiğimde 15 bin 300 civarında öğrenci vardı. 2500’ü Temmuz ayında mezun oldu. Yaz okulundan da 400’e yakın öğrenci mezun oldu. Çok zorlu bir süreç ile karşı karşıya kaldık. Endişeler vardı. Ancak tüm birimlerimizin düzgün çalışması, fedakarlığı ve aldığımız önlemlerin etkili olması sayesinde geçen yıl Ekim 2020’de Türkiye’den çok önemli sayıda öğrenci aldık. Rekor şekilde 1620 öğrenci yerleşmişti, sadece YKS’den. Günün sonunda da 2050’ye yakın kayıt oldu.   
    Ülkemizden de çok kayıt oldu. Birçok çocuk yurtdışına gidemedi. En iyi üniversite algısı ile DAÜ’yü tercih etti. O da 1100 civarında. Çağ nüfusu 2 bin 300’dür. Yarıya yakını DAÜ’ye geldi.
    Yabancı öğrenci sayımızda ise bir azalma olmuştu. Bu yıl şu an itibarıyla çok önemli bir hazırlık dönemi geçirdik. Son yılların en yüksek başvuru oranını aldık. Yaz döneminde hem öğrenci işleri hem tanıtımdan sorumlu uluslararası ofisimiz çok yoğun çalıştı. Şu an itibarıyla 3 bin 800 civarında yeni kayıtlı öğrencimiz var. Bunun 4 binin üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. Geçen yıldan daha fazla olacağını düşünüyoruz.
    Şimdi üniversitedeki toplam nüfus henüz tamamlanmadı. Çünkü dersler başlar bir süre de kayıt devam eder. Bakanlar Kurulu kararı Aralık ayının sonuna kadar yabancı öğrencilerin kayıt yapabileceğini söylüyor.
    Eski kayıtlı öğrencilerin bir kısmının kayıtlarını yenilemediğini görüyoruz. Tahminlerimiz gerçekleşirse geçen seneye benzer kayıtlı öğrenci sayısına ulaşacağız.

 “DAÜ bir devlet üniversitesidir. 908 milyonluk bütçenin 9 milyonu devlet tarafından karşılanmaktadır. Geriye kalan öğrenim ücretleri ile karşılanmaktadır.”

  • YENİDÜZEN: Daha fazla öğrenci almanıza rağmen niye benzer sayıda öğrenci olacak?
  • Prof. Dr. HOCANIN: Çünkü son 3 dönem uzaktan eğitim olduğu için değerlendirme daha yüksek notlarla olmuştur. Daha fazla sayıda mezun edildi. Birde daha fazla mezun olmalarının nedeni; 4 yıl önce bu öğrenciler okula girdiğinde en yüksek giriş yapılan dönemdi. Dolayısıyla onların mezuniyet dönemine denk geliyor.
    Ama her halükârda 16 bin civarında kayıtlı öğrenci olmasını bekliyoruz.
    Bütçemizle ilgili konuyu her zaman vurgularım şimdi de vurgulanmasını isterim. Bütçenin yüzde 1’i devlet tarafından karşılanmaktadır. DAÜ bir devlet üniversitesidir. 908 milyonluk bütçenin 9 milyonu devlet tarafından karşılanmaktadır. Geriye kalan öğrenim ücretleri ile karşılanmaktadır.
    Pandemi döneminde kantin, kafeterya, yurt gelirleri kalmamıştır. DAÜ kendi yağı ile kendini kavurmak için çok çalışmaktadır.

“DAÜ’nün avantajı kurumsal bir üniversite olduğu için dünya sıralamalarında en üst sıralarda yer alıyor. DAÜ dünya sıralamasında 501-600 bandında yer alıyor.”

Türkiye’den gelen öğrencilerin yüzde 80’i bursludur. DAÜ’de bu biraz daha düşüktür. Nedeni kalitesinden dolayı da öğrenciler DAÜ’yü ücretli de tercih etmektedir. Ama Türkiye’den gelen öğrencinin tercih yapabilmesi için burs teşviki verilmektedir. KKTC’ye gelen öğrenciler içerisinde bir kamu üniversitesi olarak indirimli ücret uygulanmaktadır. Dolayısıyla aradaki fark sübvanseye edilmemektedir. Geriye kalıyor yabancı öğrenciler. Onlara da dünyada çok büyük rekabet olduğu için öğrenim ücretleriyle ilgili çeşitli burslar verilmektedir.
DAÜ’nün avantajı kurumsal bir üniversite olduğu için dünya sıralamalarında en üst sıralarda yer alıyor. DAÜ dünya sıralamasında 501-600 bandında yer aldı. Bu ada genelinde 2’nci KKTC’de 1’nci, Türkiye’de de 2’nci sırada yer alıyor. Bunları kurumsal yapısı, öğretim üyelerinin kalitesi, verdiği eğitimin tescilli ve akredite olması nedeniyle öğrenci çekebiliyor. Ama DAÜ’nün kamu hizmetini sürdürebilmesi, araştırma yapabilmesi için de çok çalışması gerekiyor. Gelir-gider dengesini koruması gerekiyor.

 “Kavga kalaba yerine iş birliğini seçtik”

  • YENİDÜZEN: DAÜ sürekli bir tartışma konusu oldu geçmişte… sizin döneminizde nasıl bir DAÜ?
  • Prof. Dr. HOCANIN: Bir buçuk yıldır görevdeyim. Herhangi bir tartışma, çekişme, ulu orta kişiselleştirilmiş kısır tartışma olduğunu düşünmüyorum. Benim yönetim anlayışımda verimsiz, kısır tartışmalar özellikle kişileştirilmiş noktalar hiç olmadı.
    2000 yılında DAÜ’ye geldim. Elektrik- Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde 3 yıl sonra bölüm başkan yardımcısı sonra bölüm başkanı, dekanı oldum. Tüm pozisyonlara da seçimle geldim. Rektör de seçilerek göreve başladım. Tüm bunları yaparken ki yaklaşımım demokratik olmak yasa, tüzük, yönetmenliklere önem verme, adaleti sağlamaktı. Bunu yaparken de açık doğru ve dürüst olmaktı. Şu an sendikaların tümüyle de istişare ederek, tartışarak, konuşarak, yetkili kurulları çalıştırarak senatoyu da dahil ederek çalışmalarımızı yürütüyoruz. Şu an itibarıyla da herkesle iletişimim çok iyi. Tartışmalar fikir ayrılıkları çıksa bile erken zaman da orta yolda buluşuyoruz.
    Sendikalarımızın bu süreçte önemli fonksiyonları ve işlevleri oldu. Özellikle pandemi döneminde öğrencilerimize burs verme, gönüllü olarak öğrencilerimizin yardımına koşmaları, üniversitelerine sahip çıkmaları bu süreçte yine öğretim üyelerinin ve personelin yüz yüze eğitime dönüşlerinde uyum sağlamları için gönüllü çalışmaları, destek olmaları takdire şayandır. Onlara teşekkür ediyorum. Sürekli iyi iletişim içerisindeyiz. Kavga kalaba yerine böyle bir iş birliği yolunu seçtik.
    Genellikle DAÜ’de Vakıf Yöneticiler Kurulu ile de tartışmalar olurdu. Doğası gereği en üst karar alma organı Vakıf’tır. Siyasi atama ile göreve gelen yönetim kurulu üyeleri ile zaman içerisinde tartışma yaratacak şeyler oluşabilir. Biz şu an Vakıf Yöneticiler Kurulu ile de son derece uyumlu bir çalışma içerisindeyiz. Eşitlikçi, adil, yasa tüzüklere uygun bir yaklaşımdayız. Tartıştığımız çok şey var ama günün sonunda ortak noktaları bulmada başarılı olduk. Bunun devam etmesini umuyorum. Çünkü zorlu süreçler.
    Ne alt ne üst ile tartışmadan kaybedecek enerjiye bizim tahammülümüz yok. El birliği ile çalışmamış olsaydık şu ana kadar gelmesi de mümkün olmazdı.
    DAÜ sadece bir üniversite değil. KKTC’nin devlet üniversitesidir, yasası olan tek üniversitesidir. DAÜ’den mezun olanlar 60 bini aştı. Mezun olan akademisyenler diğer üniversitelerin yönetici pozisyonunda. Bu bize gurur veriyor. Mevzuatı ve işleyişi diğer üniversiteler de örnek oluyor. Dolayısıyla çok dikkatli adım atılması lazım. Bir de DAÜ halkın malı. Kamu gelirlerini dikkatli harcamalıdır. O yüzden herkes hassas.
    Bizim sıkıntımız şudur; bir tek öğrenci gelirimiz var. Öğrenci sayısıyla bu inip çıkabiliyor. Öbür taraftan giderlerimiz yasalara ve hayat pahalılığına ve asgari ücrete bağlı. Devletin aldığı kararlarla değişen bir çıktımız var. Öbür taraftan sınırlı bir gelirimiz var.
    DAÜ kar amacı gütmeyen, aldığını yetiştiremeyen, maaş ödemenin ötesinde kendi yatırımları için çeşitli projelerle destek arayan bir kurumdur. Çok kaynağı olan bir şirket değiliz. İhale yasasına bağlıyız. Dış ihaleler için Bakanlar Kurulu kararı ile uluslararası ihaleye çıkmamız gerekir. Kamu ihale yasası da bizi çok kısıtlıyor. Öbür taraftan diğer üniversiteler hiç bunlara bağlı değil.
    DAÜ tüm çalışanlarının sosyal özlük haklarını eksiksiz veriyoruz. Beyanlarını da tam ödenen maaş üzerinden yapan bir kurum. Aynı hassasiyeti başka kurumlarda göremiyoruz.
    Pandemi döneminde uzaktan eğitim yapılmasıyla ilgili kararlardan sonra Mağusa’nın durumunu gördük. Diğer şehirleri de gördük. Çok etkileniyor. Diğer yandan üniversitelerin öğrencileri ülkeye getirmek için harcadığı emek, yaptıkları çalışmalar da kolay değil. Bunlarla ilgili çok sıkı çalışılması gerekiyor.

“Benim daha fazla gördüğüm yakındığım konu kurallara uyma, denetim ve diğer konulardaki hassasiyetimiz beklenen düzeyde değil.”

  • YENİDÜZEN: Gelen öğrencilerin aşı durumu nedir? Üniversite bu yönde bir çalışma yapıyor mu?
  • Prof. Dr. HOCANIN: Aşılama da yapıyoruz. Öğrenciler geldiği zaman istatistik çıkarıyoruz. Türkiye’den gelen öğrencilerin büyük bir bölümü aşılıdır. 9 Eylül-7 Ekim 2021 arası Türk öğrencilerden yüzde 97’si aşılıdır. Yabancılarda durum böyle değil. Yüzde 38’i aşısız. Burada olanların büyük çoğunluğu aşılanmıştı. Kampüs çapında yüzde 85 tüm öğrencilerimizin çift doz aşısı var. Yüzde 5’in tek doz aşısı var. Yüzde 10 civarında da aşısız var. Bu 11 bin öğrenci tarafından oluşturuluş istatistiktir.
    Kampüs içerisinde olan tüm aşılılara da ücretsiz antijen testi yapıyoruz. Aşıyı da 4-5 aydır yapmaya başladık.
    2200 akademik personel, yönetsel personel ve asistanların yüzde 95’i aşılı. Geriye kalan 16 bin öğrencinin tek dozu da sayarsak yüzde 90’ı aşılı. Yüzde 10’u da aşılamak için uğraşıyoruz. Dolayısıyla kampüs oldukça güvenli.
    DAÜ geçtiğimiz gün piyona resitaline ev sahipliği yaptı. Bunu neden söyledim? DAÜ pandemiden dolayı toplumsal hizmetler konusunda çok fazla ön planda bulunamadı.
    Bundan sonra akademik araştırma ve topluma hizmet konularında sosyal kültürel faaliyetler bazında  DAÜ toplumla iç içe her türlü etkinliğe destek verecek.

“Üniversitelerin sayısını sınırlandırmaya gerek yok. Kalite güvence sistemleri oluşturulmalıdır. Denetim yapıldığı zaman ve faaliyetler denetlendiği zaman yasal yaptırımlar uygulandığı zaman elenmesi, seçilmesi ve sürdürülebilirliliği ortaya konacaktır.”

  • YENİDÜZEN: Yükseköğrenim ülke için çok önemli, bir yükseköğrenim adasıyız. Ancak bu kadar üniversitenin olması normal mi?
  • Prof. Dr. HOCANIN: KKTC’de 1-2 üniversitenin bulunduğu zamanlarda öğrenci çok yoğun sayıda geliyordu. Artık 21 üniversitenin olduğu Türkiye’de 210 üniversitenin bulunduğu, rekabetin çok arttığı bir ortam var.
    Üniversitelerin sayısını sınırlandırmaya gerek yok. Kalite güvence sistemleri oluşturulmalıdır. Denetim yapıldığı zaman ve faaliyetler denetlendiği zaman yasal yaptırımlar uygulandığı zaman elenmesi, seçilmesi ve sürdürülebilirliği ortaya konacaktır.
    Benim daha fazla gördüğüm yakındığım konu kurallara uyma, denetim ve diğer konulardaki hassasiyetimiz beklenen düzeyde değil. Dolayısıyla öğrenci temini sırasında da biz her türlü işlemlerin yasa tüzük yönetmenliklere uygun olmasını isteriz.
    Biz pandemi sırasında eğitime uzaktan da olsa aynı kalite aynı personel ile devam ettik. Çalışanların özlük haklarını geriye götürmedik. Maaşlarını kesmedik, azaltmadık. DAÜ bir kamu üniversitesi olarak görevini örnek olacak şekilde yapmak zorundadır. Bu çok zor iş bunun farkındayız. Çünkü bizim dayanabileceğimiz başka bir kaynak yok. Öğrenci gelirlerimiz var ama farklı kaynaklar da oluşturmak lazım. Bilimsel araştırmalar, projeler almamız lazım.
    Ufak tefek TC Yardım Heyeti’nden aldığımız bazı projeler vardır. Sınırlı kaynaklar kullanabiliyoruz. TUBİTAK projeleri vardır. Bunların artması lazım. Çünkü çok güzel bir kampüsümüz var. Bunların idame ettirilmesi, çalışanların özlük haklarının korunması bunlar her şey maliyet gerektiren noktalardadır. Yalnızca öğrenci sayısına da bağlı olmamalıdır. Kalite ile hem başka projelerden yararlanmalıyız hem başka işletme kaynakları bulmalıyız. Hayallerimiz stratejik planlarımız bunların üzerine kurulu. Pandeminin etkisiyle bunlar yavaşlamıştır daha öncelikli ihtiyaçlara önem verilmiştir ama sonrasında da bunlar için de adımlar atacağız.

Röportaj Haberleri