Ayşe GÜLER
Kanserle ilk kez 25 yaşında tanıştı. 10 yıl arayla iki kez meme kanseri oldu, tek göğsünü aldırmak zorunda kaldı.
10 aylık oğlu kucağındayken kanser olduğunu öğrendi, çocuklarından uzun süre ayrı kaldı ama yılmadı, mücadele etti.
Yeniden kanser olduğunu öğrendiğinde spora başladı, zumba ve yogaya başladı, sınavlara girdi, jimnastik antrenörü oldu.
İnci Avcı, şimdi 36 yaşında… Kanser hastalığıyla ilgili adeta ‘simge’ haline geldi. Erken tanının önemine vurgu yapmak için kamera karşısına geçti, yara izlerini paylaştı.
Kanserle mücadele eden kişilere “hiçbir zaman vazgeçme ve kendini bırakma” mesajı verdi.
“Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” kapsamında İnci Avcı, mücadele öyküsünü YENİDÜZEN ile paylaştı.
Toplumun bilinçlenmesi gerektiğini ifade eden Avcı, “30 yaşından sonra herkes mamografi çeksin, korkmasın. Her kitle kanser hücresi değil” dedi.
Kansere kaç yaşında yakalandınız?
“ İlk kez kanser olduğumu öğrendiğimde 25 yaşındaydım. Hamileydim, küçük bir kitle çıkmıştı. Doktoruma söylediğimde süt bezesi olduğunu söylemişti. Kötü bir hamilelik süreci geçirdim. 6 ayda doğum yaptım. Oğlumu, 4-5 ay emzirebildim. Bir gün oğlumun aşısı için hastaneye gittik. Kitle oradaydı, üzüldüğümde ağrı yapıyordu. Kadın hastalıkları doktoruma gittim, beni radyoloğa yönlendirdi. Ardından cerraha gittim. Beni muayene etti, hemşireye kitlenin alınması gerektiğini söyledi. Bir şey olup olmadığını sordum. Tüm bunlar olurken, oğlum kucağımdaydı. Doktor, kitleyi aldıktan 10 gün sonra patolojiye gidileceğini söyledi.
Anestezi verildi, kitleyi aldılar. Çocuğum 10-11 aylıktı. Sabah ameliyat oldum, 3-4 dikiş atıldı. 10 gün sonra patoloji sonuçları aldık. Ardından ilaçlı emarla tanıştım. Lefkoşa’ya gittik.
40 dakika boyunca hiç kıpırdamadan kaldım. Ürkütücü bir şeydi.”
Sonuç ne zaman geldi? Bu sürede ne hissettiniz?
“Sonucun gelmesini 1 hafta bekledik. Kabus gibi geçti, oğlum küçüktü. Kızım ilkokula başlamıştı. Bir hafta sanki bir yıl gibi geçti. Emar ve patoloji sonucu geldi. Vücudumda kanser hücresi yoktu ancak patoloji sonucu kötü gelmişti. Tekrar hastaneye yattım. Kitlenin olduğu yeri temizlediler, lenf benzerini aldılar. 2 gün hastanede kaldım. Uyandığımda, göğsümün alındığını zannettim, çok ağladım. 2 gün sonra hastaneden taburcu oldum. Eve gittik. Oğlumla ilgilenemedim. Zorlu bir süreç yaşadım. Ameliyat sonrasında 10 gün sonra ikinci patoloji sonucu geldi. Kemoterapi göreceğimi, kanser olduğumu düşünmedim. 2’inci kez ameliyat oldum, bitti zannettim.”
Sonrasında ne oldu?
“İlk alınan kitle kanserdi. Doktor bana kemoterapi almam gerektiğini söyledi, Lefkoşa’ya yönlendirdi. Kötü oldum, ağlamaya başladım. Rüya olduğunu ve uyanacağımı düşündüm. Aynı gün Onkoloji Hastanesi’ne gittim. Hastaneyle o gün tanıştım. Bir sürü hasta vardı. Tek bir doktor vardı, Özlem hanım... Randevu saatimiz 11.00’di. Hiç unutmuyorum, zaman hiç geçmedi, saat 11.00 olmadı.”
Tedavi süreci ne kadar sürdü?
“Tedavi sürecim başladı. 1 yıla yakın kemoterapi aldım. Kemoterapi bittikten sonra 40 gün sonra ışın tedavisi aldım. Ardından bir yıl boyunca da koruma amaçlı ilaçlarıma devam ettim. Çok kötü bir süreç geçirdim. 7-8 yıla kadar oğlumdan ayrı kaldım. Tedavi sürecim nedeniyle Türkiye’ye göndermiştik.”
İkinci kez kanser olduğunuzu nasıl öğrendiniz?
“Tedavi bittikten sonra ilk etapta 3-4 ay sıklıkla doktor kontrolüne gittim. Ardından bu süre 6 aya çıktı, sonra yılda 1’e düştü.
Doktor kontrolü sırasında, 10 yılın ardından, 2020 yılında doktorum aynı yerde bir şey fark etti. Tekrar cerraha gittim. Biyopsi alındı. Arkasında pandemi oldu. 10 günlük patoloji 2 ayda çıktı. Kötü bir şey çıktı, kanser hücresine rastlandı. Yeniden Lefkoşa’ya gittik. Doktorlar, iki göğsümün mü yoksa tek göğsümün mü alınması gerektiğiyle ilgili analiz yaptı. Genetik test yapıldı, temiz çıktı. Ardından YDÜ Hastanesi’ne sevk edildim. Doktor, sol göğsümün alınması gerektiğini söyledi. Üzüldüm, korktum ama sağlığım iyi olacaksa bunu onayladım.
6 Aralık 2021’de hastaneye gittim. 7’sinde ameliyat oldum. Sol göğsümü aldılar. 3 ay boyunca kemoterapi gördüm.”
Zorlu süreçler yaşadınız. Yeniden bu süreci yaşadığınız için vazgeçmek istediniz mi?
“Hiçbir zaman vazgeçmedim. İkinci süreçte kendimi spora verdim, zumba, yoga yaptım. Sınavlara girdim. Jimnastik antrenörü oldum. Sabah kemoterapi gördüm, akşam zumbaya gittim.
Bol bol kitap okudum. Kendimi hiçbir zaman bırakmadım.”
Kanser hastalığına dikkat çekmek için fotoğraf çektiniz. Bu süreçte unutamadığı bir anısı var mı?
“Birçok anım var. Tedavi öncesinde saçlarım siyahtı, belimdeydi. Hiç kıyamazdım. Saçlarımı kazıttım. İki gün aynalara bakamadım, hepsini sakladılar. Kendimi odaya kapattım. Sonra, kendime gelmem gerektiğini söyledim. Kaşım, saçım kalmamıştı. Aynaya baktım, çocuklarım için tekrar ayağa kalkmam gerektiğini söyledim.
Çok zor günler geçirdim. Bir gün oğlumla birlikte uyuyordum, su istemişti. Ben de ona su vermek için kalktım. Bu sırada peruğum düşmüş. Onun tepkisinden anladım, geri taktım. Oğlum peruğu taktığımda bana sarıldı. Ben de ona sarıldım… Bir de göğsüm alındıktan sonra aynaya geçip kendime baktım. Bunları unutamıyorum. Hiçbir zaman kendimi bırakmadım.”
Toplumun bilinç düzeyi ne durumda?
“Meme kanserleriyle ilgili bilinçli değil. Fotoğrafları kendim istediğim için çektim. Benimle aynı mücadeleyi veren arkadaşlarım vardı, onlarla birlikte fotoğraf çekmek istedim ama kabul etmediler.
30 yaşından sonra herkes mamografi çeksin, korkmasın. Her kitle kanser hücresi değil. Mamografi yapılması gerekiyor. Korkuyorlar. Kitle çıktığında kanser hücresi değildir.
Aynanın karşısına geçip, kontrol yapabilir. En ufak kitle çıktığında doktora gidin. Erken tanının inanılmaz etkisi var.”
Buradan ne zaman mesaj vermek istersiniz?
“Hiçbir zaman kendilerine küsmesinler. Ayakta dursunlar.”
FOTOĞRAFLAR: Ersin ORKOZ