KANSERDEN KORUNMANIN YOLLARI

KANSERDEN KORUNMANIN YOLLARI


Dr. Özlem Gürkut

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada her yıl 14 milyondan fazla insan kansere yakalanmakta ve 8 milyondan çok insan kanser nedeni ile hayatını kaybetmektedir.
İnsan ömrü uzadıkça yaşlı nüfus çoğalmakta ve kanser görülme sıklığı da artmaktadır. Bu artışta kanseri teşhis etme ve tanıma olanaklarımızdaki gelişmelerin, kanserli hastalarımızı tedavi etmekteki ve daha uzun yaşatmaktaki başarılarımızın da payı vardır tabii ki.
Kanserin nedenleri arasında genetik yani kalıtsal sebepler %10-20’yi geçmemekte,  esas olarak çevresel sebeplere bağlı kanser gelişmektedir.  Hesaplamalara göre kanserlerin %30-40’ı alınacak tedbirlerle önlenebilmektedir.

TEDAVİDEN ÖNCE ÖNLEM

Tabii ki kanseri tedavi etmekten daha güzeli önlemektir. Bu amaçla devletlerin alacağı önlemler olduğu gibi, bireyin kendisinin de alacağı önlemler mevcuttur. Aşağıda kansere yakalanma riskimizi azaltmak için bireysel olarak neler yapabileceğimizi bulacaksınız:

1.Sigara Kullanmamak
Sigara kanser yapıcı sebepler arasında en çok kanıtlanmış olanların başında gelir. Akciğer kanserlerinin %87’sinin sigarayla ilişkili olduğu bilinmektedir. Diğer yandan kansere bağlı ölümlerin %30’undan da sigara sorumludur. Sigara sadece akciğer kanserine değil meme, ağız, gırtlak, yemek borusu, mide, karaciğer, mesane, pankreas ve böbrek kanserlerine de yol açmaktadır.  Sadece aktif içici olmakla değil pasif içicilik ile de risk artmaktadır. Sigara ve diğer tütün ürünlerinden uzak durmak kansere yakalanma riskinde belirgin azalmaya yol açar. Sigara veya her hangi bir tütün ürününü bıraktıktan 10 yıl sonra, akciğer kanserine yakalanma riskiniz, sigara içmeye devam eden birinin taşıdığı riskin yarısına iner. Kalp hastalığı riskiniz, hiç sigara içmemiş birinin taşıdığı riskle aynı seviyeye iner.

2.Alkol Kullanmamak
Alkol ağız, boğaz, gırtlak, yemek borusu, karaciğer, kalın bağırsak, pankreas ve meme kanserinin bilinen sebeplerindendir. Özellikle sigara ile beraber alkol almak kanser riskini oldukça artırmaktadır. Bu sebeple alkol tüketmemek ya da sınırlı miktarda tüketmek kanser riskini azaltmakta etkilidir.

3.Sağlıklı Beslenmek
İşlenmiş gıdaların, market raflarında ömrünün uzaması için gıdalara katkı maddeleri ilave edilmektedir. Kısaca aklımızda tutmamız gereken rafta uzun durabilen/tazeliğini koruyan gıdaların tüketilmesi ile bizim ömrümüzü kısaltacağı yani zararlı olacağıdır. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinden de kaçınmak faydalıdır. Kırmızı et tüketmenin kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı gösterilmiştir. Kırmızı et yerine beyaz et tüketmeli ve kırmızı et miktarını haftada yarım kilo ile sınırlamalıyız. Kanser yapıcı gıdalardan uzak durmak, yiyecekleri kısa sürede yüksek ateşte pişirmek yerine haşlamak, fırında pişirmek gibi sağlıklı yöntemleri tercih etmek önemlidir.
Günde 2 buçuk litre su tüketilmeli, tuz miktarı günlük 2 gramı (bir çay kaşığı) geçmemelidir.  Sadece tuz değil, şeker miktarını, yağ miktarını da mümkün olduğunca kısıtlamalıyız. Bunun yanında sebze ve meyve tüketimini artırmak da riski azaltmaktadır. Baklagiller, bitkisel protein kaynaklarıdırlar ve yararlıdırlar. Ispanak, karalahana, brokoli, pazı, marul gibi koyu yeşil, domates, pancar, nar gibi koyu kırmızı, havuç, bal kabağı, kayısı gibi koyu sarı-turuncu, kırmızılahana, patlıcan gibi mor, sarımsak, soğan gibi beyaz sebzeler, meyveler yararlıdır. İşlenmiş tahıl ürünleri yerine tam buğday, tam çavdar, tam yulaf tercih etmeli, yani kanserden koruyucu besinleri almak için "tam" beslenmeliyiz.

4.Radyasyon, Radyo Manyetik Alanlardan Uzak Durmak
Tıp geliştikçe x ışınlarının kullanıldığı tetkik yöntemleri de artmaktadır. Bilgisayarlı tomografi gibi yoğun x ışını (radyasyon) kullanılan tetkik yöntemlerinin gereksiz yere kullanılması yarar yerine zarar verir.
Güneş ışığına yani ultraviyole ışınlarına uzun süre maruz kalmak deri kanserine yol açmaktadır. Uzun süre solaryuma girmek de kanser riskini artırmaktadır. Ancak vücudumuzda D vitamini sentezleyebilmek için güneş ışığına ihtiyacımız vardır. D vitamini meme kanserine karşı koruyucu etki sağlamaktadır. Bu nedenle güneşten doğru şekilde yararlanmalı, özellikle yaz aylarında 11.00- 16.00 saatleri arasında doğrudan güneş ışığından uzak durmalı ve koruyucu kremler kullanmalıyız.
Yüksek gerilim hatlarından başka, cep telefonları, LCD ve plazma televizyonlar, mikro dalga fırınlar, saç kurutma makineleri hatta elektrikli alarmlı saatler bile radyo manyetik alan oluşturmaktadır. Radyo manyetik alanların sağlığa etkileri, kanser yapıcı etkileri kanıtlanmamakla birlikte bazı çalışmalarda kulak siniri tümörleri (akustik nörinom), lenf kanserleri, kan kanserleri ile ilişkilendirilmiştirler. Masumiyeti kanıtlanmamış radyo manyetik alanlardan uzak durmak güvenli görünmektedir. Cep telefonlarını doğrudan kulağımıza tutmak yerine kulaklıkla kullanmamız, hücre bölünmelerinin sık olması nedeni ile çocuklarımıza daha çok zarar vereceklerini unutmayıp, çocuklarımızı cep telefonlarından uzak tutmamız önerilmektedir. Evlerimizdeki uzaktan kumandalı elektrikli cihazlar uzaktan kumanda ile kapatılıp “stand by” konumunda beklerken radyo manyetik alan yaymaya devam edeceklerinden, doğrudan elektrikten kapatmamız daha güvenli olacaktır.

5. Egzersiz Yapmak
Her gün düzenli olarak en az 30 dakika egzersiz yapanlarda, meme, kalın bağırsak, rahim ve prostat kanseri daha az görülmektedir. Egzersiz yapmak ve hareketli bir yaşam sürdürmek, sadece kanser riskini değil, kalp damar hastalığı, diyabet, hipertansiyon gibi birçok hastalığın da riskini belirgin olarak azaltmaktadır.

6. İdeal Ağırlığı Korumak
Aşırı kilo (obezite) başta meme kanseri olmak üzere kalın bağırsak, rahim, yemek borusu, böbrek, pankreas, safra kesesi, prostat ve yumurtalık kanseri ile çok yakın ilişkilidir. Kilo vermek ile kanser riski belirgin olarak azalmaktadır.

7. Enfeksiyonlardan Korunmak
Dünyadaki  tüm kanserlerin %20'si kronik enfeksiyonlarla ilişkilidir. Human Papilloma Virüsü (HPV)rahim ağzı kanserine, Hepatit B ve C Virüsü, karaciğer kanserine neden olmaktadır. Ayrıca AIDS hastalığı virüsü HIV taşıyanlarda birçok kanser daha sık görülmektedir. Güvenli bir cinsel yaşam ve aşılanma ile bu enfeksiyonlardan ve kanserden korunabiliriz. Hepatit aşıları gibi HPV aşısı da önerilmektedir ve bir hekim gözetiminde uygulanmalıdır.

8. Stresi Yönetmek
Modern çağın bir parçası haline gelen stres, dolaylı olarak kanseri tetikleyebilmektedir. Egzersiz, meditasyon, psikolojik danışmanlık ve konuşma tedavileri, grup terapileri, sosyal destek, depresyon ve anksiyete giderici ilaçların kullanımı gibi yaklaşımlar stresle başa çıkmak için önemli yöntemlerdir. Gerektiğinde stresi azaltmak için bu yöntemlere başvurmalıyız.

9. Kanserin Erken Belirti ve Bulgularını Bilmek
Kanser ne kadar erken teşhis edilirse o kadar başarıyla tedavi edilebilmektedir. Açıklanmayan kilo kaybı, ateş, halsizlik, ağrı, deri değişiklikleri, bağırsak ve idrar alışkanlıklarındaki değişiklikler, beklenmedik ve anormal kanamalar ile akıntılar, iyileşmeyen yaralar, vücutta ele gelen kitleler, şişlikler, yutma güçlükleri, hazımsızlık, uzun süreli öksürük ve ses kısıklığı kanserin belirtileri olabilir. Bu belirtiler fark edildiğinde en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

10. Kanser Tarama Programlarına Girmek
Hiçbir yakınmamız olmasa bile, belli yaşlarda yapılan tarama testleri ile kanser erken evrede saptanabilmektedir. Özellikle anne, baba, kardeş gibi birinci derece akrabalarında kanser olanlar, sigara içenler, risk grubunda olduklarından mutlaka bir hekim kontrolünde düzenli olarak uygun kanser tarama programlarından geçmelidirler.
Günümüzde risk grubunda olmasa bile 40 yaşından itibaren her kadının yıllık olarak mamografi ile ve muayene ile meme kanseri, PAP smear testi ile rahim ağzı kanseri, 40 yaşınadan itibaren her erkeğin PSA testi ve makattan muayene ile prostat kanseri, hem kadın hem erkeklerin gaitada gizli kan testi ve 50 yaşından sonra kolonoskopi ile kolon (kalın bağırsak) kanseri taramasından geçmesi önerilmektedir. Ailevi risk taşıyanlar için bireyselleştirilmiş tarama programları uygundur.

Dergiler Haberleri