Kanseri yenip 21 günlük, 10 bin 625 kilometrelik ralliye çıktı

Kanseri yenip 21 günlük, 10 bin 625 kilometrelik ralliye çıktı

Güzin-Semavi Aşık çiftinin katıldığı uluslararası rallide ilk kez Kuzey Kıbrıs da temsil edildi


• Almanya’da başlayıp Ürdün’de sona eren “Allgau-Orient Dostluk ve Barış Rallisi”nin 650 yarışmacısı arasında yer alan Güzin-Semavi Aşık, 13 ülkeden 111 takımla birlikte çok ilginç deneyimler yaşadı
• Bir yılı aşkın süre önce meme kanseri teşhisiyle tedaviye başlayan ve bu hastalığı yenen Güzin Aşık bu ilginç deneyimini “Bazı şeyleri yaşayınca insanın hayatta isteklerini ertelememesi gerektiğini düşündüm” diyerek açıklıyor
• “Macera, risk, genel kültür, hayır işi yardımlar, yeni dostluklar, bazen çölde, bazen ormanlık karanlık yollarda zorlu bir mücadele” diye özetlenebilecek 21 günlük ralli boyunca katılımcıların yerine getirmesi gereken birbirinden ilginç görevleri var
• Rallinin ödülü bir deve! Ralliye katılanlar arasında Down Sendromlu ve bir bacağı kesik gençler de vardı

Özgül GÜRKUT

Ülkemizin tanınmış simalarından Güzin ve Semavi Aşık çifti, birçoğumuzun “çılgın ve çok riskli bir macera” diye niteleyip uzak durduğu bir şeyi yaptı. Almanya’dan başlayarak Ürdün’de biten ve tam 21 gün süren “Allgau-Orient Dostluk ve Barış Rallisi”ne katılarak 12 ülkede, 10 bin 625 kilometre yol kat eden Aşık çifti, çok ilginç bir deneyim yaşadı. Yaşadıklarını önemli ve hayranlık uyandırıcı kılan şeylerden biri de Güzin Aşık’ın kanser hastalığını yakın geçmişte yenmiş olması…
Güzin ve Semavi Aşık, kanseri yenip böylesi bir ralliye çıkmayı tam bir yıldır hayal ediyormuş ve şimdi bunu gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyor.
60 yaşındaki Güzin ve 62 yaşındaki Semavi Aşık’ın soyadlarına uygun sonsuza dek süreceği her hallerinden belli beraberlikleri, çok zor ve yorucu olan bu ralli için kendilerine güç vermiş.
Daha önce yurt içinde birçok ralliye beraber katılan Aşık çifti, dünya barışına katkı için bu yıl 8.’si düzenlenen Allgau-Orient Dostluk ve Barış Rallisi’ni bitirmeyi başardı. Böylece KKTC bayrağı ve Kuzey Kıbrıs adı ilk kez bu önemli organizasyondan yer alarak ralliye ev sahipliği yapan ülkelerde görüldü.
13 ülkeden 111 takımın, 650 civarı yarışmacının, 300’ü aşkın araçla katıldığı rallide 100 civarında araç fire verildi.
Türkiye Avrupa Birliği Bakanlığı’nın da desteklediği ralliye aralarında, Almanya, Türkiye, KKTC, Japonya, İngiltere, İsviçre, Avusturalya, Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek ve Hollanda'nın da yer aldığı 13 ülkeden ralliciler katıldı.
Almanya’nın Bavyera eyaletinin Allgau eyaletinden başlayan ve Ürdün’de tamamlanan Allgau-Orient Dostluk ve Barış Rallisi, dünyanın en zenginlerinin katıldığı Paris-Dakar rallisine alternatif olarak başlatılmış. Güya “fukara rallisi” diye niteleniyor ve katılacak araçların 20 yaş civarında olması, konaklama için kişi başına günde 11 Euro’nun aşılmaması, navigatör kullanımının yasak olması gibi koşulları var. Ancak böylesi bir ralliye katılmak oldukça yüklü parayı gerektiriyor.
Güzin-Semavi Aşık, geçen yıl kanser belası yüzünden ertelemek zorunda kaldıkları ve bu yıl gerçekleştirdikleri tutkularını ADRES KIBRIS için anlattı.
Ralliye 14 yaşında Volkswagen marka araçla katılan Güzin-Semavi Aşık’ın kullandığı araç şu anda Girne Limanı’nda… Arabayı yakında YDÜ Otomobil Müzesi’ne vermeyi planlıyorlar.
Rallinin ödülü bir deve!
Rallinin birincisinin ödülü bir deveymiş! Ürdün’den deveyi çıkarmak yasak olduğu için kazanan devesini bu ülkede bağışlamış. İkinci ve üçüncünün madalyaları verilmiş. Ralliyi tamamlamayı başaran geri kalanların tümünün unvanı ise dördüncülük! Arabaların tümü Ürdün’de bir vakfa bağışlanmış.
Ralliye katılanlar arasında Down Sendromlu gençler ve bir bacağı olmayan Alman da varmış. Aşık çifti, bu kişilerle kurdukları dostluk bağını hep sürdürmeyi istiyor.
“Macera, risk, genel kültür, hayır işi yardımlar, yeni dostluklar, bazen çölde, bazen ormanlık karanlık yollarda zorlu bir mücadele” diye özetlenebilecek 21 günlük ralli 27 Nisan’da start almış.
Güzin Aşık, “Her takım 3 arabadan ve 6 kişiden oluşur. 20 ülkeden katılım vardı ama biz sadece 2 kişiydik. Ortak dilleri genelde Almanca’ydı. İngilizce konuşan çok azdı” diyor.
Ve Semavi Aşık ekliyor, “Ralli organizasyonunun logosuna KKTC bayrağı sayemizde ilk kez girdi. Almanya’dan başladık, 12 ülke gezdik, biz yanlışlıkla Sırbistan’a gidince 13 ülke gezmiş olduk. Almanya, Avusturya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Herksek, Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ, Türkiye, İsrail ve Ürdün. Saatlerce yemyeşil manzarada gittik. Birden bir sınır kapısı bulduk. ‘Neredeyiz’ deyince ‘Serbia’ dediler. Tekrar Bulgaristan’a girip Türkiye’ye geçtik.”
Türk takımlarıyla birlikte gittikleri ülkelerin bazılarında Türk büyükelçilerle de görüşen Aşık çifti, büyük ilgi görmüş.
Kuzey Kıbrıs Klasik ve Spor Otomobil Kulübü Başkan Yardımcısı olduğunu hatırlatan Semavi Aşık, eşi Güzin’le yıllardır yerel rallilerde, kulübün tüm etkinliklerinde yer aldıklarını söyledi.
Bu organizasyonla tanışmasını anlatan Semavi Aşık, 2011 yılındaki rallide Suriye olayları çıkınca, ralliciler Türkiye’den Ürdün’e geçmek için Egemen Bağış’ın girişimiyle Kuzey Kıbrıs’ı kullandıklarını, buradan Mısır’a geçildiğini ancak Mısır’ın kabul etmediğini, kendisinin de ralli için çok çalıştığını, katılımcıları çok iyi ağırladıklarını ve o günden sonra da ilişkilerini hep sıcak tuttuğunu ifade etti.
Hatta Kasım 2011’de Kuzey Kıbrıs Klasik ve Spor Otomobil Kulübü’nün düzenlediği Cumhuriyet Rallisi’ne davet edilen rallicilerden bazıları ülkemize gelip yarışmışlar.
Rallinin pahalı bir hobi olduğunu vurgulayan ve bu organizasyona katılmak için kulübün Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’ndan katkı istediğini belirten Semavi Aşık, eşinin rahatsızlığı nedeniyle konaklama koşullarına uymadıklarını, genellikle otellerde kaldıklarını, bunun da puanlarını düşürdüğünü belirtti.
Semavi ve Güzin Aşık, kendileri için oldukça ilginç bir deneyim olan Allgau-Orient Dostluk ve Barış Rallisi’nde 21 gün boyunca yaşadıklarını anlatırken, hem karşılaştıkları onlarca zorlukla baş ettiklerini, hem de rallinin gereği olan görevleri yerine getirdiklerini söyledi.
Ralliye katılanlardan bazıları müzik aletleriyle durdukları her şehirde müzik yaptığını, yıkanmak için duş düzeneği kuranlar bile olduğunu, bazılarının çadırda uyduğunu anlatan Aşık çifti, ralli başlarken tüm otomobillere birer küçük oyuncak araba, içi malzeme dolu bir okul çantası, çocuklara yönelik yemişler, 7 şişe bira gibi şeyler verildiğini; bunları gittikleri şehirlerdeki okullara bağışladıklarını ifade etti.
Yol haritası ve yol kitabıyla yola çıkan ralliciler, birbirinden ilginç görevleri yerine getirebilmek ve yüksek puan toplamak için kıyasıya yarışmış!
Örneğin Avrupa’da her sınıf kapısında fotoğraf çekip yol kitabına yapıştırmaları; İstanbul Sirkeci Postanesi’ndeki büyük termometrede 47.5 derecede neden Senegal yazdığını bulmaları; bir takıma Türkçe şarkı öğretip sokakta konser vermelerini sağlamaları; “geçtiğiniz kasabada kaç tane bar vardı; şu ülkeye girerken kaç derece meyilli yoldan geçtiniz” gibi soruların yanıtları bu görevler arasındaydı.
Her takıma verilen 7 bira ise “şu tarihte hangi ülkeden geçiyorsanız o ülkenin vatandaşı biriyle için, fotoğraf çekin” görevi içinmiş. Fotoğrafın da bira imalatçısı sponsor firmaya postalanması, pullu, mühürlü zarfın fotoğrafının da yol kitabına yapıştırılması şartmış.
Ürdünlü ünlü basketçi Hakeem Olajuwon’un hangi yıllarda basketbol oynadığı sorusunun yanıtı yanında, onun gibi potaya asılı bir fotoğrafınızın çekilmesi de rallide verilen görevler arasında… Potada asılı fotoğraf maceralarını Güzin Aşık’tan dinliyoruz:
“Ameliyat geçirdiğim için koluma dikkat etmem lazım, ben potaya asılamam. Bizim takım 6 kişi de değildi, sadece ikimizdik. Ne yaptık? Arabayı potanın altına çektik, Semavi sunrooftan çıkıp asıldı, ben arabayı çektim, Semavi asılı durdu, ben fotoğrafını çektim.”
Semavi Aşık, Ürdün’e gittiklerinde bu ünlü basketçiyle tanıştıklarını, çöl ilkokuluna da bağışta bulunduklarını anlattı.
“’Çölde saklı masa var, bulup fotoğrafını çekin’ dediler. Biz de dahil bir sürü araba masayı bulacağız diye kumda battık” diyen Aşık, özellikle Türkçe konuşabildikleri için rallinin Türkiye’deki parkurunda diğer rallicilerin kendilerine çok fazla soru sorup yardım istediğini söyledi.
Türkiye’de birçok ili gezdiklerini ve parkur tek olduğu için rallicilerin daha iyi iletişim içinde olduğunu anlatan Güzin Aşık, Kars’ta ziyaret ettikleri ilkokuldaki öğrenclerin çok tertipli ve saygılı hallerini unutamıyor. Ürdün’deki çocukların durumunun ise çok kötü olduğunu belirten Güzin Aşık, Sancaktepe’de ağaç dikme görevini birçok rallicinin kendi ülkelerinden taşıdıkları fidanlarla yaptığını kaydetti.
Kars’ta Çatozluların tur otobüsüyle karşılaştılar
Semavi Aşık, ralli boyunca genel kültürlerini artıran birçok olay yaşadıklarını anlatırken, Sezar’ın “gittim, gördüm, yendim” sözünü Zile Kalesi’nde söylediğini, buraya gidince öğrendiğini belirtti. Yağmurlu bir günde nehirden köpek-kuzu-ot geçirme oyununu kağıt üstünde yaptıkarını kaydeden Aşık, Kars’ta Ani Haraberlerini gezerken dünyanın ne kadar küçük olduğunu bir kez daha ispatlarcasına çoğunluğu Çatozlu kadınlardan oluşan bir tur otobüsüyle karşılaşdıklarını ve aralarında birçok tanıdık kişi bulduklarını söyledi.
Avanos-Kapadkokya’da rallinin maskotu yani deve şeklinde bir kaya bulma; saklı kiliseyi keşfetme, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii’yi bulma, Çorum’da leblebi alıp zafer işraetiyle fotoğraf çekip yol kitabına yapıştırma gibi ralli boyunca ilginç görevleri olduğunu anlatan Aşık çifti, rallinin geçtikleri ülkelere ciddi bir ekonomik katkı da yaptığını, özellikle küçük yerleşim birimlerinde otel, restoran ve benzincilerin büyük fayda sağladığını belirtti.
Rallinin İstanbul etabında startı ralliye özel trafiğe açılan Sultanahmet Meydanı’nda AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın verdiğini; vapur iskelesine en önde gitme yarışı yaptıkları bu etapta en yüksek puanı aldıklarını anlatan Aşık çifti, iki İstanbul fotoğrafı çekip deftere koymanın da görevler arasında yer aldığını ve çok güzel fotoğraflar çektiklerini vurguladı.
Sancaktepe Belediyesi’nin ralliciler için tişört yaptırdığını, Kuzey Kıbrıs için özel bir tişört tasarlandığını belirten Güzin&Semavi Aşık, “Bu tişörtler çok işimize yaradı çünkü 4 bavul kirli çamaşırla döndük!” diyor.
Ankara’da çocuklar için yemişlerle dolu huniler hazırlayıp bir okulda verdiklerini; Sancaktepe’ye giderken bir de küçük trafik kazası geçirdiklerini, bir yerde melodika hediye ettiklerini; Türkiye’de gittikleri her yerde büyük ilgiyle karşılandıklarını anlatan Semavi Aşık, Kars’ta TRT canlı yayınına katıldığını, CNN Türk’ün de başından sonuna ralliyi bir kameramanla izlediğini kaydetti.
Güzin Aşık, Ürdün’de kraliyet orkestrasıyla karşılandıklarıı ve  çölde kamp kurulduğunu, develerle gösteriler yapıldığını anlattı.
Rallide Down Sendromlu gençler de vardı
Ralliye katılan Down Sendromlu, zihinsel engelli gençlerin de bakıcılarıyla beraber katıldığını, onlarla çok iyi dostluk kurup sohbet ettiklerini ve fotoğraflar çektirdiklerini söyleyen Güzin Aşık, böyle bir ralli deneyimiyle ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle özetledi:
“İstekleri ertelememek gerekir”
“Bazı şeyleri yaşayınca, insanın hayatta isteklerini ertelememesi gerektiğini düşündüm. Semavi çok düşündü gidebilecek miyiz diye…  Geçen yıl gitmemize 9 gün kala ameliyat olmuştum. Basit bir şey parça alınacak derken bir memem alındı, kemoterapi ve zorlu tedavi süreci başladı.
Şimdi kemoterapim, radyoterapim bitti. Evet çok yorucu bir yolculuktu. Ben hastalığım sırasında uzun bir süre ziyaretçi de kabul edemedim. Sonra da ziyaretime gelenlerle de hep aynı konuları konuştuk. Bu ralliye katılmak benim için çok büyük değişiklik oldu. Ben çadırda kalmadım, duşumu her gün alabildim, kol korsem sürekli kolumdaydı. Bütün aile kolum şişerse diye korkuyordu ama Allah’a şükür sağsalim gidip geldik. O hasta psikolojisinden çıktım. Bu olay terapi oldu bana… Kanser çok zor bir tedavidir. Allah uzun tedavi görenlere yardım etsin.”
Eşi Semavi Aşık’ı ilk tanıdığı günlerde de ralli ve klasik araba merakı olduğunu, bugün de bunun sürdüğünü belirten Güzin Aşık, ralli boyunca hep haritayı, tabelaları izleyerek ve sürekli not düşerek aracın pilotu eşine yardım ettiğini söyledi. Zaman zaman örneğin Sırbistan’da ıssız yollarda çok ürperdiğini ve endişe duyduğunu belirten Güzin Aşık, Down Sendromlu bir gencin kendisi için çizdiği resimi özenle saklıyor ve mutlulukla gösteriyor.
Rallide yaşadıkları ilginç deneyimlerden birini anlatan Semavi Aşık, herkese birer kutu plastisin verildiğini ve gemiyle Hayfa’ya giderken herkesten rallide geçirdiği süreyi simgeleyen birşeyler yapmasının istendiğini, kendisi yanında Renny adlı kişinin jüri görevi yaptığıı ve engelli gençlerin plastisin eserine 10 puan verdiğini söyledi.
Semavi Aşık, “Bu rallide hayır işi, bilgi, verilen görevleri yapma yarışı, uzun saatler direksiyon başında olmaya dayanma, yorgunluktan yılmama var” dedi.
Rallinin İsrail ve  Ürdün bölümünü pek sevmediklerini çünkü bu ülkedeki insanların rallicilere yol bulma vb. konularda yardımcı olmadığını; bazı arkadaşlarının arabalarının soyulduğunu ve büyük sıkıntılar yaşadıklarını anlatan Semavi Aşık, çölde çok zorlandıklarını, kredi kartlarını kullanamadıklarını, düşük Euro kuru uygulamak isteyen bir benzinciyle tartıştıklarını anlattı.
Ürdün’de molehiya ayıklayanlarla, molehiya satanları gördüklerini belirten Semavi ve Güzin Aşık, buralarda aldıkları poşuları ise kendilerini çöl sıcağından koruduğu için çok beğenmiş.
İşte Güzin-Semavi Aşık çiftinin 21 günlük ralli macerasının özeti böyle…

Dergiler Haberleri