Simge Çerkezoğlu
Mehmet Kansu 1938 doğumlu, yaş almış bir bedende genç ve üretken bir sanatçı. O, sanatıyla yarım yüzyıla şahit, bizler ise eserleri sayesinde o yıllara dahil. Sohbetimiz belgesel tadında akıp gidiyor. Yıllar gözlerinin önünden birer birer geçerken elli beşinci yıl için yayımlanan iki kitabını konuşuyoruz.
FİKRET DEMİRAĞ’LA İLK KİTAP
Sanat yaşamınız nasıl başladı ve 55 yılın hikâyesi nedir?
1959 tarihini başlangıç olarak aldık. İlk kitabım o tarihte yayınlanmıştı. Sevgili dostum Fikret Demirağ’la ortak yayınladığımız bir kitaptı. Sanatla geçirdiğim elli beş yılım çok olaylıydı. Kıbrıs’ta 1963 ve 1974 olayları Türkiye’de öğrencilik günlerim. 27 Mayıs ihtilalı derken 1970 yılındaki olaylar. Ardından edebiyatta ortaya çıkan 80 kuşağı. Sonra 12 Eylül olayları. Bu dönem aslında hem toplumsal hem de bireysel olaylarla dolu dolu geçti ve sanatımı da etkiledi.
“İNSANLARIMIZ DEĞİŞTİ”
Bunca olay arasında sanat yapmak, biraz da muhalif durmak anlamına geliyor. Kuşkusuz etkilendiniz ve yazdınız. Peki ya bunun bedeli…
Birey toplumun üyesidir ve o toplum içinde soluk alıp verir. Hayat da o toplum içinde gelişir. Elbette toplumsal hayat durağan değil sürekli değişiyor, farklılaşıyor. 1960’lı yıllarda hayatımız başkaydı özellikle 1974’den sonra çok daha farklı yöne seyretti. Elbette insanlarımız da değişti. Yazar ve şairler de bu değişimlerden nasibini aldı. Özellikle yazınla uğraşan sanatçılar toplumun değişimlerini yaşayan, gözlemleyen ve ilk algılayanlardır. Bunun sonucunda da muhalif olması normaldir. Kusurları politikacılardan bile önce fark ederler, eleştirirler. Gabriel Garcia Marquez’in de dediği gibi anlatmak için yaşamak gerek, yaşamadığınız bir şeyi anlatamazsınız. Bu söz toplumda yaşanan değişimlerden nasıl etkilendiğimizi, yazarların kalemine olayların nasıl değdiğini güzel özetliyor.
“OKURA ÖZGÜRLÜK VERMEK İSTEDİM”
“Çıplak Ayakla Dolaşmak Çölde” isimli kitabınız çok da alışık olmadığımız tarzda yayınlandı. Daha önce farklı kitaplarınızda şiir ve öykülere yer verirken bu kez şiir, öykü, deneme ve anlatı türlerinin tamamını bir araya topladınız. Bunun özel bir sebebi olmalı…
İstedim ki bu kitabı alan okur illa ki birinci sayfadan sonuncu sayfaya kadar zorunlu sırayla gitmesin. Okumaya istediği yerden başlasın. Arzu ederse şiir arzu ederse öykü ya da deneme okusun. Artık yaşadığımız hayat içinde hiçbir şeye eskisi kadar zaman ayırmıyoruz. İnsanın bir kitabı alıp baştan sona okuyabilmesi zor, zaman kısıtlı, takip etmesi ve bitirmesi çoğu zaman mümkün olmuyor. Oysa bu kitabı okumak çok daha kolay. Okura özgürlük vermek istedim. Umarım istediğim gerçek olur.
“İNSAN HEP BAŞKA HAYATLAR DÜŞLER”
Kitabın ismi ister istemez akılda bir yokluğu ya da yok oluşu canlandırıyor. Sizin yokluğunuz hangisi?
Edebiyatta kullanılmayan imge yok gibi. Çöl imgesi de daha önce çok kullanıldı. Tıpkı aşk, özlem sevgi ve hasret gibi. Esas konu şairin bu imgeleri nasıl farklı şekilde ortaya koyduğu ve yazdığı. Ben çöl hissini yaşadığımız zamanların metaforu olarak ele aldım. Çöl sadece ıssız bir kum yığını olmakla birlikte, canlıların kendi içinde var olma savaşını da anlatıyor. Bunun yanında bir belisizlik de söz konusu. Nereye gideceğiniz belli değil. Çölde yürümek de bir anlamda aynı yerde dolaşmak. Oysa insan çölden kaçmak ister. Çölün ardında bir vaha hayal eder. Hepimizin ulaşmaya çalıştığı hayalleri var. Yaşamak istediği hayatlar var. Hepimizin içinde bir gizli vaha var. İnsan yaşadığı toplumun açmazları karşısında hep başka bir hayat düşler. Ama o hayata nasıl gideceğini bilmez. Kitap da biraz ona işaret ediyor.
----------------------------------------------------------------------------
Ceyhan Özyıldız’la 6 Mevsim Geçti
55. yıla özel yayınlanan diğer bir kitap ise yine Mehmet Kansu’nun şiirlerinden oluşan ve fotoğraf sanatçısı Ceyhan Özyıldız tarafından yayına hazırlanan “6 Mevsim Geçti”. Haiku tarzında şiirlerden oluşan kitabın hikayesini ise Ceyhan Özyıldız anlatıyor.
Mehmet Kansu için böyle bir kitap hazırlamak nereden aklınıza geldi?
Çok sevdiğim ve saydığım Kansu hocama armağan niteliğinde bir şey yapmayı düşündüm. Yayımlanmaya hazır Haiku’larının olduğunu biliyordum. Sanatın disiplinlerarası alış verişini sevdiğimden, bende şiirle fotoğrafı birleştirme fikri oluştu. Haiku, kavram derinliği nedeniyle, doğa temalı şiirlerden oluşur. Bu nedenle doğa fotoğrafçılığına yatkın fotoğrafçılarla konuştum. Proje için teklif götürdüğüm Mustafa Evirgen, Başar Taşlı, Mustafa Müezzinoğlu ve Yıltan Taşcı’nın, ekibe dahil olmasıyla kadro tamamlandı. Kansu’nun hazırladığı Haikular, fotoğrafçılar tarafından okunarak arşivlerindeki fotoğraflarla eşleştirildi. Belirlenen şiirler Gürgenç Korkmazel tarafından İngilizceye çevrildi. Düzeltmeler, düzenlemeler, tasarımlar derken kitap Söylem Matbaası tarafından basıldı.
Kitabın aynı zamanda İngilizce hazırlandığından da bahsettiniz bunun özel bir nedeni var mı?
Yaşadığımız coğrafyadan dolayı artık kitapların tek dilde basılmasını yeterli bulmuyorum. Sadece Türkiye’deki okurlara ulaşmak yerine edebiyatta dünyaya ve güneye de açılmak gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeple bu kitabı iki dilde çıkardık. Böylece Mehmet Kansu da katıldığı uluslararası sempozyumlarda kitabını oradaki okuyucu ve yazarlarla da paylaşabilecek. Ayrıca kitabın iki dili sayesinde fotoğraf sanatımız ve sanatçılarımız da dünyaya açılma şansına sahip olacaktır.