Metin Karadağ
mkaradag@ciu.edu.tr
Edebiyatın kuramsal bağlamda ele alınması hayli eskilere dayanır. “Söz”ün değer kazanıp sıradanlaşmanın ötesine geçmesiyle birlikte, sözsel üretimin kendine özgü yöntem ve gelenekleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Geleneksel edebiyat kuramlarının pratik eleştiri denilen metin merkezli yaklaşımlarından sonra metin ötesi irdelemelerin ön plana çıkarıldığı bir sürece varılmıştır. Bu noktada artık metnin salt edebî niteliği ve değeri değil, işlevselliği söz konusu edilmeye başlanmıştır. Gennadiy Pospelov’un bu ikilemi tutucu ve devrimci niteliklerinde ele alması daha sonraki dönemlerde edebiyatın sanatçı- yapıt- okur- toplum ve dış evren bağlantılarını da gündeme getirmiştir. Aristoteles’in Poetika’sının, yazılışından asırlar sonra edebiyat-birey-toplum ilişkileri üzerinde düşünenler tarafından “keşfedilmesiyle” edebiyatın farklı işlevsellikleri üzerinde çok farklı düşünce, kuram ve yöntemler geliştirilmiştir. Öte yandan 1885-1939 yılları arasında Sigmund Freud tarafından ortaya atılan ve daha sonraki yıllarda farklı açılımlarla evrensel bir yaygınlık kazanmış olan psikanalizin başta sanat olmak üzere sinema ve edebiyat gibi kültürel ve sosyal fenomenleri de inceleme yolu olarak ele almasıyla birlikte, edebî ürünlere daha farklı bakış açıları getirilmiştir. İlk kez Aristoteles’in değindiği “katharsis” kavramının Grekçedeki karşılığına koşut olarak temizlenme/temizleme, saflaşmadan hareketle “arınma” olarak Türkçeye çevrilmesi, edebiyatın katartik (arınma) işlevini de bir kuram olarak kaynaklara yerleştirmiştir. Poetika’daki “Tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir” görüşü, izleyen zamanlarda edebiyatın iyileştirici / sağaltıcı işlevi üzerinde hem eser üretme hem de düşünce geliştirerek yöntemler bulunması konularında yeni ufuklar açmıştır.
Bu bağlamda dışavurumcu sanat terapilerinden biri olan şiir terapi dile, söz ötesi davranışlara, hayal gücünün geliştirici işlevine, duygusal ifade biçimlerinin düzenine dayalı oldukça yeni bir yöntemdir. Psikolojinin bilimsel özellikler yanı sıra sanatsal yanına ilişkin yaygın kanılar, oldukça eski tarihlere dayanır (Fowler 1998). Başlangıç dönemlerinde Knapp, Freudyen yaklaşımın ötesinde bilişsel kurama dayalı olarak ilk kez edebî eserlerin psikolojik çözümlemelerini ortaya koyar (Knapp 1996). Lacour’un Wordsworth ve Schneider’in William James’in eserleri üzerindeki psikoloji ağırlıklı incelemeleri alanın ilk ciddi denemeleridir. Şiirin psikolojik yardım amacıyla hastanelere kullanımı ise 19. yüzyıla kadar indirgenmektedir. Çağdaş gelişmeler ise, psikiyatrist Smiley Blanton’un The Healing Power of Poetry (Şiirin İyileştirme Gücü) adlı eseriyle başlatılır (Mazza, 34). 1940’lı yıllarda yaygınlık kazanan Bibliyoterapi, daha sonraki dönemlerde “etkileşimli bibliyoterapi” bağlamında “şiir terapi” ile eş anlamlılık kazanır. ABD’de giderek yaygınlaşan, Avrupa’da da kurumlaşma düzeyinde çalışmaların yapıldığı şiir terapinin Türkçe’deki tek ana kaynağı olan Şiir Terapi – Teori ve Pratik adlı kitabın yazarı olan Nicholas Mazza, yöntemi: “şiir terapide en yaygın kullanılan tekniklerden biri, bireye ya da gruba şiir okumak ve onların bu şiirlere tepki vermelerini istemektir. Terapist bu işlem sırasında danışanların tepkilerini keşfetmeye hazır olmalı ve hatta nasıl tepki vereceklerini tahmin etmelidir. Böyle bir süreç, terapide şiiri kullanmadan önce terapistin şiire yönelik kendi tepkilerini değerlendirmesini gerektirir. Oturumda kullanılacak şiir, oturumun içeriği ve danışanların etkileşimiyle ilişkili olmalıdır. Örneğin danışan, ailevi sorunlarıyla ya da kariyerindeki ertlemelerle ilgili hayal kırıklıklarını ifade edebilir… Şiir, danışanların duygular, amaçlar ve değerler hakkında konuşabilimelerini sağlayan bir sıçrama tahtası işlevi görebilir” biçiminde özetler. Eserin ilk iki bölümüne şiir terapinin tarihçe ve kuramsal alt yapısı verildikten sonra 3. bölümde Şiir Terapi ve Aile Psikolojisi başlığı altında aksiyete/risk, aile/güç, yas, öfke, yabancılaşma, iletişim başlıklarında toplanan psikolojik temaların terapisinde kullanılabilecek şair ve şiirlerden örneklendirmeler yapılır. Şiir dizelerinin parçacıklarını sözcük ve tümce tamamlama yollarıyla öneren yöntemde aile terapisini sağlama ve içgörüyü artırma hedeflenir. Bireysel terapinin yanı sıra, şiir terapi; kuralcı/yenilikçi, dışavurumcu/yaratıcı ve sembolik/törensel tarzlar söz konusu olduğunda grup ve çocuk terapisinde de kullanıllır. Kitabın yazarı Mazza, alkol bağımlılığı, cinsel taciz ve depresyonla ilgili vakalarda popüler şarkı sözlerinin ve şiirin kullanmasının, başlangıçta danışanlarda direnç yaratmasına karşın zamanla onların sürece katılmalarını belirtir (Mazza 138). Danışanların, deneyimlerinden ve dil becerilerinden kaynaklanan imgeler, semboller ve şiirsel ifadelerin kullanımının terapötik bir işlev sağlayabileceğini savunan Mazza, şiirin yaşlıların kayıp duygularını aşmalarına ve yaşamsal süreçlere daha olumlu bir şekilde bağlanmalarına yardımcı olabileceği inancındadır (Mazza 156). Terapi sürecindeki şiirlerin seçilmesinin önemini vurgulayan yazar, genel yöntem olarak şiirin kişiye, aileye veya gruba okunması ve onlardan şiire tepki vermelerinin istenmesini önerir. Can alıcı nokta olan şiir seçimi için terapistin donanımlı olması gerektiğini belirten Mazza, örnek olması açısından eşleştirme ilkesi bağlamında hüznün hakim olduğu; ancak sonu umutlu biten bir şiirin, depresyonlu bireye psikolojik yardım sunulurken kullanılabileceğini savlar. Öte yandan şiir seçimindeki “ilkeler; trapötik amaçlarla, danışan tepkilerinin tahmin edilmesiyle, sınıflandırmayla ve şiirlerin kullanım sırasıyla ilişkilidir” (Mazza 179). Belirlenmiş olan şiirin sağaltımdaki başarı ya da başarısızlığı, danışanların kendilerine ya da şiirlerin ve terapistin danışandan ne istediğine bağlı olabileceğine de bağlı olmaktadır. Eserin Ekler kısmında, kuramın çeşitli örnek olaylarla açıklandığı bölümlerden sonra uygulayıcılar için şiir terapi eğitim egzersizleri başlığı altında seçilmiş şiire yönelik sorgulamalardan bazıları:
- Bu şiir neler hissetmenizi ve yaşamanızı sağlıyor?
- Bu şiirdeki belirgin duygu durumu nedir? Bunları belirleyip tartışınız.
- Bu şiir hangi tür sorunlara (örneğin depresyon, anksiyete) hitap eder?
- Bu şiiri anlatan bir resim çiziniz.
- Dans ederek ya da rol yaparak bu şiirin size neler ifade ettiğini anlatınız.
- Şaire bir mektup yazacak olsaydınız, ona neler söylerdiniz?
- Bu şiiri bir psikoloji kuramıyla eşleştirebilir misiniz?
- Bu şiir açık uçlu mudur; yoksa kuralcı mı?
- Bu şiir umut aşılıyor mu? Açıklayınız (Mazza 204).
Daha sonraki eklerde şiir terapisinde kullanılacak şiirlere ait diğer örnekler ve şiir tamamlama egzersizlerine yer verilmektedir. Kitabın sonundaki Ulusal Şiir Terapi Derneği’nin Etik İlkeleri ise, konunun temel prensip ve uygulamalarındaki esasları yansıtması bakımından yol gösterici bir içeriği yansıtmaktadır.
Şiir Terapi, şiirin kitaplarda yer alan onlarca, yüzlerce tanımının dışında ruhsal sağaltım aracı işlevi yönünden değer ve işlevini ortaya koyması açısından mutlaka okunması ve özümlenmesi gerken bir kaynak niteliğindedir. Her rengin kirlenme yolunda hızlandığı bir süreçte, şiirin birey ve toplumlar açısından tekrar, yeniden ve bilimsel bir yaklaşımla gündeme gelmesi; Nicholas Mazza’nın kitabının başına koyduğu kendi şiirinin özü olan “umut”u yarınlarımız için tohumlandırması, şiirin ışıltılı şafağıdır bence:
Umut
Umut
bir elin,
en sonunda
gece boyunca
bize yol göstermek için
ışık saçan aya
dokunacak bir başka ele
ulaşacağına
duyulan inançtır. – Nicholas Mazza, 1998.
(*) Şiir Terapi Teori ve Pratik. Nicholas Mazza. Okuyan-Us Yayınları Psikoterapi Kuramları Dizisi – 5. İstanbul 2014.