YENİDÜZEN
Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, bugünkü müzakerelerde masayı terk edenin Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis olduğunu söyledi, “Kendi elleriyle yarattıkları bu durumu yeniden açmak kendi ellerindedir” dedi.
Akıncı, bundan sonra gelişmeleri izleyerek adım adım ilerlemek istediklerini söyleyerek, hassasiyetlerinin karşılık bulmadığını söyledi.
Akıncı, Anastasiadis'ten, Enosis'in okul programlarında irdelenmesi yönündeki karara karşı olduğunu çok net göstermesini ve bu yönde geri bir adım atılması yönündeki isteklerini ilettiklerini de belirtti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin toplantıda bir konuşma yaptığını ve “oluşan bu algının düzeltilmesi gerektiğini” söylediği sırada Anastasiadis’in öfkelenerek odadan ayrıldığını anlatan Akıncı, “Müzakereyi terk ettiler, ardından da bizim terk ettiğimizi söylediler” dedi.
“5 sayfa metinle geldi”
Akıncı, Kıbrıs Meclisi’nin aldığı kararla Enosis plebisitini okullarda anılacak etkinlikler listesine almasının, kendilerinde büyük bir sıkıntı ve hayal kırıklığı yarattığını belirtti.
“Toplumumuzun hislerini anlatmak istedik ancak bunu dinlemek yerine 5 sayfa bir metinle geldiler, kendi gerekçelerini sıraladılar” diyen Akıncı, şu mesajı verdi:
“Yeni bir geleceği birlikte planlarken, Kıbrıslı Rum lideri ELAM gibi bir partiyle el ele görmek istemiyoruz.”
Akıncı, müzakereler sırasında Anastasiadis’in kendilerine “bu karardan duyduğu rahatsızlığı” dile getirdiğini, ancak, bunu toplumuyla paylaşmaya yanaşmadığını da dile getirdi.
“Az bile”
“Yaşadığımız tüm trajedilerin sorumlusu olan Enosis fikrini kutsamak, böyle bir zamanda gündeme geliyorsa tepkimiz az bile oldu” diyen Akıncı, müzakereleri terk etmediklerini, ancak, karşılıklı saygı beklediklerini söyledi.
“Kendi elleriyle yarattıkları bu durumu yeniden açmak kendi ellerindedir” diyen Akıncı, geldiğimiz noktada tüm kapıları kapatmak istemediklerini, Kıbrıs’ın bir çözüme ihtiyacı olduğunu anımsattı.
“Yanlışlardan dönmek de bir erdemdir, Kıbrıslı Rum liderin yapması gereken bir budur” diyen Akıncı, “federasyon”un kendi kuşakları için belki de son deneme olacağını belirterek, yeni kuşakların, yan yana iki devlet gibi farklı seçeneklere de yönelebileceği imasında bulundu.
Çavuşoğulu geliyor
Bu gerilim sonrasında Türkiye ile bir diyaloğu olmadığını belirten Mustafa Akıncı, pazartesi günü TC Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun adaya geleceği bilgisini verdi, “Bu vesileyle görüşeceğiz” dedi.
İŞTE AKINCI'NIN AÇIKLAMALARI
<<...
Görüşmeye giderken güney Kıbrıs Meclisi'nde alınmış olan Enosis Plebisitini okul programlarına alarak, bu fikrin anılacaklar listesine konmuş olmasının yarattığı sıkıntı ve hayal kırıklığını konuşacağımı açıklamıştım.
Önceki günkü teknik düzeyde yer alacak müzakereciler toplantısı iptal edilmişti. Bu sıkıntının teknik değil ancak politik düzeyde ele alınacağını belirtmiştik.
Geçtiğimiz yıl mayıs ayında Anastasiadis'in yaptığı gibi bir protestoda bulunmadık. Yüz yüze konuşmayı tercih ettik. Anımsayınız, sayın Anastasiadis, İstanbul'da katıldığımız bir yemeği gerekçe göstererek, müzakereler içindeki bir toplantıyı protesto etmişti.
ELAM gibi partinin önerisine DİSİ'nin çekimser kalarak destek vermesi hem bizim toplumumuzda hem de dünyada ciddi rahatsızlıklara neden oldu.
ENOSİS fikri, Kıbrıs trajedisinin en önemli sorumlusudur.
Biliniyor ki, bu hadisenin tarihsel geçmişi Rum eğitim sisteminin bir parçasıdır. Ancak, bu tarihsel geçmişi onore edilecek bir olay olarak nitelendirmek çok daha farklıdır.
Toplantıda, aldıkları kararın bizim açımızdan yarattığı sıkıntıyı izah etmeye çalıştık.
İki toplum arasında güven yaratılması gerçeği bu kadar ortadayken ve mart ayında bir Kıbrıs Konferansı'nın devamını planlarken, adada barış kültürünü pekiştimek gerekirken... Bunun da en fazla eğitim üzerinden olabileceği biliniyorken... Sırf bu amaçla iki toplumlu bir eğitim komitesi oluşturmuşken, yaşanan gelişmenin talihsizliğinin altını çizdik...
Burada bizim toplumumuzun hislerine saygı gösterilmemiştir.
Şunu da hatırlattık; 20 Temmuz'un yıldönümünde - ki 15 Temmuz darbesinin bir sonucu olmasına rağmen-, ben konuşmamda, Kıbrıslı Rum toplumunun acılarına da dikkat çekmiştim.
50'lerde, 60'larda Kıbrıslı Türk toplumu daha çok acı çekmiştir ancak 1974'te Kıbrıslı Rumların acılarını da görmezden gelmemiştik.
Şunu kabul ediyorum, geçmişten gelen bir şekilde, yıllardır, iki toplumun tarihsel kutlamaları, yıldönümleri vardır. Ancak bizim zamanımızda bunlara yeni bir husus eklenmemiştir. Aynı davranışı Kıbrıslı Rum liderden göremedik. Bunun yarattığı hayal kırıklığını da ilettik.
Tüm kamuoyu yoklamaları, Kıbrıs'ın güneyinde çözüme en uzak kesimin gençler olduğunu bize gösteriyor. Böylesi bir süreçte alınan karar, bu kesime negativ bir sonuç verecektir.
Biz ortak bir gelecek kurmaya çalışırken, atılan bu adımın mutlaka düzeltilmesi gerekir.
Yeni bir geleceği birlikte planlarken, Kıbrıslı Rum liderini ELAM gibi bir partiyle el ele görmek istemiyoruz.
Anastasiadis'ten, bu karara karşı olduğunu çok net göstermesini ve geri bir adım atılmasını istediğimizi söyledik.
Sayın Kıbrıslı Rum lider bizi dinlemek yerine, karşımıza önceden hazırladığı 5 sayfalık bir metinle geldi.
Bizim 20 Temmuz'umuzdan 15 Kasım'a kadar anımsatarak, isteseydi, müzakerelerden çekilmek için kendi gerekçeleri de olduğunu söyledi. Hatta buna Türkiye'den gelen suyu da ekledi.
Bizim duygularımızı kavrayacak bir davranış içinde kendisini göremedik.
Ancak, bu toplantıda, bu kararı onaylamadığını da söyledi.
Bunu kendi toplumuyla paylaşmasını istediğimiz zaman bu yönde bir güvence vermedi.
Birleşmiş Milletler adına Eide de bir konuşma yaptı, bu algının düzeltilmesi gerektiğini söylerken, Anastasiadis toplantıyı terk etti.
Anastasiadis'in bu davranışını tolere etmek mümkün değildir, en önemlisi, karşılıklı saygıdır. Bu saygı bozulduğu anda toplantının devamının gelmesi mümkün değildir.
'Akıncı toplantıyı terk etti' yönünde güneyde çıkan haberler karşısında bu gelişmeyi mecburen anlatmam gerekti.
Kıbrıs Türk halkının yetkilendirdiği kişi olarak, toplum lideri vasfıyla katıldığım bu görüşmelerde hiçbir zaman saygı sınırları dışına çıkmadım.
Çözüm perspektifinden tek gün dahi şaşmadan, tüm iyi niyetimizle ve karşılıklı kabul edilebilir nitelikli bir çözüm için tereddütsüz çalıştım.
En ağır ithamlar pahasına çalışarak, süreci 20 ayda çok önemli noktaya taşıdık.
Geldiğimiz bu noktada, Kıbrıs Konferansı'nı yeniden Cenevre'ye taşıyarak, son rötüşları yapmaya çalışırken, yeniden Enosis ruhunu gündeme getirirmek, gençleri bu yönde zehirlemek, buna nasıl sessiz kalabilirdik?
Böylesi bir konuda, tüm bu trajedilerin sorumlusu olan Enosis'i kutsamak, böyle bir zamanda gündeme geliyorsa tepkimiz az bile oldu; bu adımın hiçbir olumlu mantığı yoktur.
Kapıyı kapattılar, gittiler, sonra da "Akıncı gitti" dediler.
Müzakereleri terk etmedik; ancak bunun bir adabı vardır, müzakere yapmanın bir adabı vardır.
Kendi elleriyle kapattıkları bu kapıyı yeniden açmak kendi ellerindedir.
Geldiğimiz notkada, tüm müzakere sürecine, tüm kapıları kapatmak istemiyorum. Çünkü Kıbrıs'ın bir çözüme ihtiyacı var. Ancak çözüm tek taraflı olmaz.
Kıbrıslı Rum tarafının önceliklerinde bir kayma olduğunu değerlendiriyordum. Rum tarafının artık Cumhurbaşkanlığı seçimine yöneleceğini görmüştüm. Bu durum, beklediğimizden daha erkene taşınmış.
Adım adım gelişmeleri değerlendireceğiz.
Bugün için yapmamız gereken, bu konuyu görüşmek oldu. Anastasiadis'ten daha anlayışlı olmasını bekledik.
Bu olmadı. Umarım, yeniden değerlendirme yaparlar. ...
Rum tarafında tüm toplumun Enosis peşinde koştuğunu değerlendirmiyorum.
Ama bazı politik gruplar var, Elam bunlardan biri, aşırı milliyetçi hatta ırkçı felsafeyi benimsemiştir.
Dolayısıyla ELAM çok küçük bir gruptu, şimdi parlamentodadır.
İşte bu nedenlerden dolayı caydırıcı bir unsur olarak Türkiye'nin varlığını önemsiyordum.
Güneyde, iki kesimli iki toplumla federasyona karşı çıkmak konusunda birleşen gruplar güneyde yüzde 35-40'a çıkabiliyor.
Böylece güvenlik ve garantilerde hassasiyetimizin ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı.
Anastiasiadis, bize söylediğini kendi toplumuna da söylemelidir.
Yanlışlardan dönmek de bir erdemdir, Kıbrıslı Rum liderin yapması gereken budur.
Kıbrıs'ta bugün tamamen çözümsüzlüğü hedefleyen anlayışlara kendimizi kaptırmamamız gerekiyor. Ancak bunun gelişigüzel bir çözüm olmayacağını, Kıbrıslı Rumların yanlışlarına göz yummayacağımızı da herkesin anlaması gerekiyor.
Bir sorunun zaman içinde çözüm modelleri de değişebilir. Şu anda federal çözümü gerçekleştirmek isteyen neslin son denemesini yapıyoruz. Bizim neslin son denemesi de başarılamazsa, yeni kuşaklar nasıl bir model konuşacaklar, bilemem.
Biz halen, yitip gitmemesi gereken bir fırsat için uğraşıyoruz, bunu tek başına yapamam. Genç kuşakları siz 67 sene öncesinin Enosis fikriyle yüzleştirilirse, bunu nasıl yapacağız.
Herkesin huzur içinde referandumda evet diyeceği bir anlaşma için uğraşıyoruz.
Karşılıklı suçlama oyunu başlatmış değilim. Bir yanlışı düzeltmeye çalışıyorum. 'Çözüm istemiyor, masayı terk etti' söylemleri gerçek duvarına toslar, bu doğru değildir.
Uluslararası medya da doğru bilgiyle, doğru mesaj vermelidir.
Türkiye'de son günlerde bir diyaloğum olmamıştır. Ancak çok büyük ihtimalle sayın Çavuşoğlu önceden planlanmış bir ziyaret için burada olacak... Burada görüşeceğiz.
GELİŞMELERE GÖRE bundan sonra adım adım ilerleyeceğiz. Ancak gelişmeleri izleyeceğiz. Bizim hassasiyetimize yeterli duyarlılığın gösterilmediğini anladık. 5 sayfa metinle gelmek yerine, bizi açık kalple dinlemeyi tercih etselerdi, daha iyi olabilirdi. Bunları görünce bu yönde olumlu adım atılacağı gibi bir umudumuz yoktur. Ama tüm kapıları da kapatmayalım, süreci izleyelim.
...>>