*** Araştırmacı-yazar Ulus Irkad, YENİDÜZEN için kaleme aldı… Savaş, Baf’ın ilk Kıbrıslıtürk armatörünü nasıl yoksullaştırmış, her şeyini nasıl kaybettirmişti… İşyerinden ve evinden ancak silah zoruyla çıkarılmış, geriye kalan ömrünü yoksulluk içinde geçirmek zorunda bırakılmıştı…
“Kaptan Hüseyin Tantura…”
Ulus Irkad
HÜSEYİN TANTURA’NIN 1964 YILINDA KENDİ TUTTUĞU NOT DEFTERİNDEN
“3.2.1964 Rumlar tarafından esir alındım. (Oğlum İsmet ile birlikte) Beni tanıyan ve sağlık durumumu bilen Rum bir doktor, azma hastalığından dolayı hücreye konulmama izin vermeyerek kendi kliniğine almış. Orada misafir edilmiş ve daha sonra serbest bırakıldım.
5.2.1964 - Serbest bırakıldım.
17.2.1964 - Aydın isimli yat Rumlar tarafından denize indirildi ve kendi işlerinde kullanmaya başladılar…
8.4.1964 - Magunalardan (mavna) birini zincirinden çözerek karaya oturmasını sağladılar…
18.8.1964 - 4 tane magunamı (mavna) batırdılar ve limandaki mağzamı arkadan açıp içinden malzemelerin tümünü çaldılar”.
HÜSEYİN TANTURA’NIN SON ZAMANLARI
1964 sonrası her sabah Mutallo’daki okuluma giderken Tantura dayıyı başında kaptan şapkası hep o meşhur koltuğunda, Ali Çürük’ün Bakkaliyesi’nin önünde otururken görürdüm. Niye oraya oturduğunu da şimdi daha iyi anlıyorum. O bakkaliye Ali Hocalar’ın binalarıyla Papatya Sineması’nın arasındaki boşluktan Aşağı Baf’ı seyretmek ve de Baf denizinin masmavi güzelliğini görmek için en uygun yerdi diye düşünüyorum. Ölene kadar hem denizden ayrı kalmanın, hem de 33 yılda biriktirdiklerinin, çarpışmalar sırasında yokolup gitmesinin acılarıyla yaşadı. Bugün Baf limanına gittiğinizde, oturduğunuz lokantaların çoğu onun işyerleri, mağazaları ve depolarının, hatta tersanesinin üzerinde kurulmuş lokantalardır. Orada yemeğinizi alırken bir zamanlar, 52 sene önce oralarda yaşanan bu adamın dramını da şöyle bir hatırlayın. Onun yaşamı, emek mücadelesi ve en sonunda, Kıbrıs gibi sorunlu bir adada bulunmanın acı ve üzüntüleriyle doluydu. O, 1930 yılında başlayan Baf’taki hayat mücadelesi serüveninde elde ettiklerini ve de kazandıklarını oraya tutunarak ve de kökleşerek elde etmiş, çarpışmalara rağmen direnmiş ama işyeri ve evinden ancak silahla çıkarılmıştır. Şimdi şu anda bile Baf bulutlarının üzerinden hayatını vakfettiği, servetini harcayıp büyük işyerleri yarattıktan sonra, milliyetçiliğin ve savaşın kötü etkileriyle herşeyini kaybettiği Baf limanını seyrettiğine eminim. Hep huzur ve barış içinde kal Tantura dayı…
Not: Bu yazının yazılmasında katkıları olan Münevver Tantura, Aygün Aydıngün, Mehmet Tantura, Tezel Muharrem ve Mustafa Ali Şefik'e teşekkür ederim…
(ULUS IRKAD – OCAK 2016).