Hepimizin malumudur ki, son yıllarda ülkemiz kara para aklama eylemiyle sıklıkla anılır olmuştur. Ülkemiz ile ilgili yapılan bu iddiaların ne kadarının doğru, ne kadarının yanlış olduğu biz sıradan vatandaşlar tarafından bilinmez acak kara para aklamanın ciddi ekonomik, sosyal ve politik zararlara neden olan bir suç olduğunu bilmeyen de yoktur sanırım. Dolayısıyla bu yazımda kara para aklama eyleminin ekonomi üzerindeki etkilerinin neler olduğunu, bu suçu işleyenlerin ekonomik refahları hızla tavan yaparken, suçun işlendiği ülkelerde ekonomik ve sosyal yapının nasıl mahvolduğunu özetle tanımlamaya ve anlatmaya çalışacağım.
Kara para aklamanın ekonomi üzerindeki en önemli etkilerinden biri, meşru olarak çalışan özel sektör kesiminin altının oyulması olarak karşımıza çıkmaktadır. Kara para aklayanlar genellikle yasa dışı faaliyetten elde edilen gelirleri bir paravan şirketin kazançlarıyla karıştırarak meşru sektörlere sızmaktadır. Bu yasa dışı yollardan elde edilen sermayenin sektöre girişi, sübvansiyon etkisi yaratarak bir ürünün/hizmetin fiyatının daha düşük olma imkanı verdiği için paravan şirketlere rekabet avantajı sağlar. Bu rekabet avantajı, özellikle yoğun rekabet koşullarının varlığında, sektördeki meşru işletmeleri kara parayla beslenen paravan şirketler tarafından piyasa dışına itilme riski ile karşı karşıya bırakır.
Öte yandan kara para aklama, yatırım dağılımı açısından piyasa mekanizmalarının bozulmasına yol açar. Bunun sebebi ise, temel endişesi yasadışı gelirleri gizlemek olan kara para aklayıcılarının, yatırım tercihlerini en yüksek getiriye göre belirlemek yerine, tespit edilmesi zor ve dolayısıyla sermayeyi gizlemeye uygun varlıklara yatırm yapmaları ve böylelikle, ülkedeki yatırım alanlarında suni bir pahalılık yaratmalarıdır.. Dahası, açıklanamayan sermaye hareketleri nedeniyle, hükümetler için ekonomi politikası uygulaması çok zor bir hale geliir ve ekonomik istikrarsızlığa neden olur.
Kara para aklanan ülkelerde ulusal finans kurumlarına olan güven de sarsılmaktadır. Kamuoyunda kara para aklama gibi gayrimeşru faaliyetlere dahil olunduğu fikrinin oluşması, finansal kurumların itibarını zedeleyerek finansa erişim açısından küresel fırsatların azalmasına neden olur. Bunun sonucunda oluşan sermaye eksikliği ise ülke ekonomisinin sürdürülebilir büyümesini ve gelişmesini engeller
Diğer yandan, kara para aklamanın bir başka menfi etkisi de devlet gelirinin kaybıdır. Kara para aklayıcıları yasa dışı gelirler için vergi ödemediklerinden devlet gelirlerinin azalmasına neden olurlar. Gelir kaybı ise, ekonomik büyümeyi destekleyen programlara yapılan hükümet harcamalarının miktarını azaltır. Ayrıca vergi kaçakçılığı, vatandaşa daha yüksek vergi oranı yükü getirirken, devletten alınan hizmet miktarını ve kalitesini azaltır.
İrdeleyecek olursak, Hükümet harcamalarının azalması toplumun aldığı kamu hizmeti miktarını azaltırken, hükümetleri dürüst vergi mükelleflerine daha yüksek vergi oranları dayatmaya veya farklı vergi imkanları yaratmaya iter (örneğin emekliden vergi alınması gibi). Eğitim ve sağlık gibi devlet tarafından sağlanan ihtiyaç temelindeki hizmetlerin kalitelerinde düşüş kaçınılmaz olur. Dolayısıyla bu hizmetleri özel sektörden almaya maddi gücü yeterli olmayan nüfusun mağduriyetine yol açarken dar gelirli kesim için daha fazla yoksulluk ve sosyal eşitsizliğe neden olmaktadır.
Şimdi gelin yukarıda yazdığım kara para aklamanın yarattığı ekonomik etkilere bir bakalım ve ülkemizin içerisinde bulunduğu ekonomik yapıyı bir düşünelim, bakalım bir benzerlik görecek miyiz?
Öte yandan kara para aklamanın ekonomi üzerinde etkileri var da siyaset üzerinde etkileri yok mudur? Elbette ki vardır. Yukarıda bahsettiğim ve daha da uzatabileceğim kara para aklamanın olumsuz ekonomik etkilerinin herbiri birer sonuçtur, ‘neden veya sebep’ değildir. İşin nedenine inecek olursak kara paranın siyaset üzerinde de ciddi bir baskı oluşturma potansiyeli olduğunu söylemek yanlış olmaz kanımca. Neden yanlış olmaz çünkü kara para aklanan bir düzenin devam ediyor olması tamamen siyasi noktadaki yönetim tarzıyla ve buna göz yumulmasıyla mümkün olabilir. Dolayısıyla kara para eyleminin görüldüğü ülkelerde, kara parnın beslediği siyasi bir yapı ortaya çıkmakta ve bu siyasi yapının da oluşan düzeni devam ettirdiği görülmektedir.
Tabii ki böylesi bir ekonomik ve siyasi düzen kısa sürede oluşmaz. Sadece belli bir dönemi konuşmak da doğru olmaz. Ancak doğru olan, kara para aklamanın ekonomi üzerindeki bu olumsuz etkilerini mutlak koşullarmış gibi kabul edip kara parayla mücadeleden geri durmamaktır. İktidar koltuğunda oturanların kişisel refah konforunda halkın beklentilerini karşılamadığı ülkemizde sıklıkla görülen bir davranış biçimidir. O yüzden burada muhalefete büyük görev düşmektedir. Muhalefetin kara para ile siyaset ve siyasetçi ilişkisini çok daha ciddi takip etmesi ve teşhir etmesi gerekir. Halkın desteğiyle kara para ile beslenen siyaset ve kara para arasındaki döngünün önünü kesmesi lazımdır. Aksi takdirde devletin hem madden, hem de siyaseten daha da cılızlaşmasının önüne geçilemez. Bu şekilde cılızlaşan devlet düzenlerinde ise ortada boy gösteren devletin kurumları değil madden ve siyaseten yetkinleşmiş güç odakları olur. Devletin gücünü ise bir tek törenlerde hatırlanan bir unsur haline gelmesi kaçınılmaz olur.