KARA ÇARŞAF

Cenk Mutluyakalı

 

Kıbrıs’ın bir sokağında tüm bedeni kara çarşafla örtülü ve yalnızca gözleri görünen iki kadının yürümesi haber mi?

*  *  *

Bu “akademik bir tartışma” olabilir.
30 senelik gazetecilik deneyimimle kendi yanıtım “evet”tir.
Çünkü Kıbrıslı Türk kadını üzerindeki çarşafı neredeyse bir asır önce atmıştır.

*  *  *

İnsanların inançlarına ve tercihlerine saygılıyım.
“Özel hayat”
a dair yasayı pek çok meslektaşıma karşı savundum, “Özel hayat tam da gazetecilerden korunmalıdır” diyerek.
Halbuki burada "kamusal alan"dan söz ediyoruz ve mesele toplumsaldır.

*  *  *

Malum; genç bir gazeteci, sokakta, tümüyle kara çarşaf örtülü iki kadın ve bir adamın fotoğrafını çektiği için polise çağrıldı, dört saat hücrede tutuldu ve hakkında dava okundu.

*  *  *

İnsanların “bireysel” tercihleri her coğrafyada aynı karşılığı bulmaz.
Örneğin Namibya'nın Himba kabilesinde insanlar çıplak gezerler.
Kimse de bunu yadırgamaz.
Peki, birisi “bizim geleneğimiz böyle” diyerek bunu Kıbrıs’ta yapsa ne olur?
Kim görse fotoğrafını çeker!

*  *  *

Son dönemlerde biraz ürküyoruz.
Kitap okudun dava!
Müzik çaldın dava!
Fotoğraf çektin dava!
Polis “olmadık” yerde karşınıza çıkıyor, “olduk” yerde izliyor.

*  *  *

Diyelim ki, gazeteci arkadaşımız “izin almadan” fotoğraf çekti ve aslında yanlış yaptı.
“Özel yaşama müdahale” olduğu düşünüldü, diyelim ki…
Polise çağırır, ifadesini alır ve dava tebliğ edersiniz…
4 saat hücreye göndermek ne?
Bu nereden çıktı?

*  *  *

Polisi de kullanarak, birileri bu toplumun sinirleriyle oynuyor yine...
Yapmayınız!