Portekiz’in kansız darbesi
Bugün, bir darbe olarak başlayıp karanfillerle bezenmiş bir devrime dönüşen ve demokratik Portekiz’in yaratılmasını sağlayan olayların 46. yıl dönümü…
Lizbon- Namlularının ucunda karanfiller takılı silahlar taşıyan askerlerin fotoğraf veya posterlerine bir şekilde aşina olanlarımız vardır. Belki de kaynağını bilmediğimiz, nerede, ne zaman, ne vesileyle gördüğümüzü bile hatırlamadığımız bir aşinalıktır bu.
Bu görüntüler, askeri bir darbe olarak başlayan, ancak kısa sürede halkın kitlesel katılımı ile büyük bir direnişe dönüşen Portekiz’in Karanfil Devrimi’ndendir… Tam 46 yıl önce bugün, 25 Nisan 1974’te, Portekiz’de, kendilerine ‘Askeri Güçler Hareketi’ adını veren sol eğilimli bir grup asker, neredeyse yarım yüzyıldır devam eden otoriter rejimi devirmek amacıyla gece yarısından biraz sonra Lizbon’a girerler. Köprü, havaalanları, radyo ve televizyonlar gibi stratejik yerleri ele geçiren askerler diktatör Marcello Caetano’nun siyasi polis gücünden karşılık beklerken, çok farklı bir sürprizle karşılaşırlar. Kısa sürede ve hiç beklenmedik bir şekilde, Portekiz halkı, diktatörlüğünün yıkılmasını desteklemek için ellerinde kırmızı karanfillerle sokaklara dökülür. Böylece darbe, sivil direnişle birleşir ve Lizbon sokakları, namlularının ucunda ve üniformalarında sosyalizmin rengi olan kırmızı karanfiller olan askerlerle birliktecoşku içinde direnen Portekizlilerle dolup taşar.
Avrupa’nın en uzun soluklu diktatörlüğü, darbenin başlamasından sadece altı saat sonra, başbakan Caetano’nun istifası ile yıkılır. Gün doğarken zafer ilan eden ‘Askeri Güçler Hareketi’ bir bildiri yayınlayarak demokratik hakları ve özgürlükleri tesis edeceğini, tüm siyasi tutukluları serbest bırakacağını, sansürü yasaklayacağını ve en kısa zamanda genel seçimlere gideceğini deklare eder, ve tüm sözlerini tutar.
Altı gün sonra yarım milyon Portekizli, 1 Mayıs’ı, serbest bırakılan siyasi tutuklular ile birlikte Lizbon sokaklarında ilk kez özgürce kutlar. Aradan bir yıllık bir zaman geçtikten sonra ilk özgür seçimler yapılır ve gerçek demokratik reformlar uygulanmaya başlar.
Dünyada eşi olmayan bu devrimde, Caetano’nun siyasi polisinin teslim olmadan önce attığı kurşunlarla hayatını kaybeden dört kişi dışında kimsenin burnu kanamaz. Ne darbeci askerler ne de direnişçiler tek bir kurşun bile atmazlar. Bu nedenle bu benzersiz olay ‘kansız darbe’ olarak da anılır. Portekiz’i bu noktaya getiren sürece gelince… Portekiz, 1933 yılından beridir Estado Novo (Yeni Devlet) adı verilen, ve başında başbakan Antonio Salazar’ın bulunduğu diktatör rejimle yönetiliyordu. Demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı; siyasi tutuklamaların, sansürün ve baskıların norm olduğu; ve “gizli polis”in kol gezdiği ülke, bir taraftan da sömürgelerindeki sorunlar yüzünden büyük bir kriz içerisindeydi. Portekiz’in tüm dünyadaki sömürgelerinin toplamı, ülkenin kendisinden 10 kat büyüktü ve Portekizliler yıllardır bu sömürgelerin çoğunda bitmek bilmeyen bir gerilla savaşı içindeydi. Bu savaşlarda binlerce Portekizli ülkelerinden uzakta savaşıyorlar, ölüyorlar ve tünelin ucunda bu kıyımın ne zaman sona ereceğine dair bir ışık görmüyorlardı. Sömürge savaşları ülkeye büyük bir maliyet de getiriyor, ülke giderek fakirleşiyordu. ‘Askeri Güçler Hareketi’nin Portekizlilere verdiği en büyük sözlerden biri de sömürge savaşlarını sona erdirmek ve sömürge devletleri bağımsızlıklarına kavuşturmaktı.
Karanfil Devrimi ile birlikte, Portekiz’in sömürgelerinin serbest bırakılması için hızlı bir politika izlendi. 1974 sonu itibarıyla Portekiz ordusu o zamanki adı ile Portekiz Ginesi’nden (Gine Bissau) çekildi. Bunu 1975’te Cape Verde, Mozambik, Sao Tome ve Principe, ve daha sonra Angola takip etti.
Portekiz’in demokratikleşmesini, temel hak ve özgürlüklerin tesisini, sansürün ve siyasi suçun ortadan kaldırılmasını, ve sömürgelerin bağımsızlıklarına kavuşturulmasını sağlayan Karanfil Devrimi her 25 Nisan’da ve hep kırmızı karanfillerle Bağımsızlık Günü olarak kutlanıyor.