Gidip onunla buluşuyoruz ve Sinde dışına doğru sürüyoruz arabayı – Beygirli Mağara’dan çok uzak olmayan bir noktada iki Kıbrıslırum asker saklanıyormuş, bunlar bu civarda öldürülmüş 1974’te ve bu bölgede bir kuyuya gömülmüşler… Kayıplar Komitesi yetkilileri Ksenofon Kallis, Murat Soysal ve Okan Oktay’la gidiyoruz Sinde’ye… Yaşlı adam bize bir yer daha göstermek istiyor… Kondea (Türkmenköy) ile Sinde arasındaki yol üzerinde bir tarlada bir kuyu bu… Lisili iki veya üç Kıbrıslırum çoban davarlarıyla birlikte güneye geçmeye çalışırken bu bölgeden bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülmüşler – sırf davarlarını çalsınlar diye bu çobanlar öldürülerek bir kuyuya atılmışlar. Çobanlardan birisi su içmek istemiş, kuyudan su çekmiş fakat suyu içemeden onu öldürmüşler ve diğer çobanlarla birlikte bir kuyuya gömülmüşler…
Mesarya çok güzel görünüyor – dümdüz uzanan bir güzelliği var Mesarya’nın, şuraya buraya efgalipto ağaçları serpiştirilmiş – yağmurlardan sonra her yer yemyeşil – zaman zaman iki katlı, geçmişte yapıldığı biçimde yapılmış küçük Mesarya evciklerine rastlıyoruz. Üstteki odada her duvarda bir pencere olurdu ki rüzgarlar içeri girebilsin… Bu evcikler artık yokoluyor…
Yaşlı adama teşekkür edip evinde kahve içmeye gidiyoruz… Karısı bir zamanlar terziymiş, bize kendi diktiği gelinliğiyle çektirdiği fotoğrafı gösteriyor… Mutfağındaki perdeler yüz yıldan daha eski – bunlar ipek dokuma perdeler… Annesi dokumuş ipekleri, kendisi de dantellerini işlemiş… Terzilik diploması duvarda asılı – Vadili’de iki kızkardeşin işlettiği – sanırım Çinkolar’dandı bu iki kızkardeş – bir terzilik okulundan mezun olmuş…
Kahvemizi içip vedalaşıyoruz, yaşlı adama ve karısına teşekkür edip Mağusa’ya doğru yola koyuluyoruz… Aslında Maraş’a gidiyoruz, Maraş’ın “açık” olan, daha çok Baflıların yerleştirilmiş olan bölgesine… “Kayıp” yakını Sema Kılınç’la buluşmaya gidiyoruz, bize olası bir toplu mezar yeri gösterecek… Bir başka “kayıp” yakını Leyla Kıralp’la yakın yakın oturuyor, hemen Leyla’ya telefon edip onu da çağırıyorum, gelip bize katılıyor…
Hem Sema Kılınç’ın, hem de Leyla Kıralp’ın sözünü ettiği olası gömü yeri aslında yolun ortasında – burada daha önce yol yokmuş, yalnızca bahçeler, tarlalar varmış… Yolun yanında taş bir duvarla çevrili bir bahçe var… Buraya ilk yerleştirildikleri zaman bu bahçeden çok kötü kokular geliyormuş – bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın bu bahçeye gömülmüş olduğu yönünde söylentiler varmış… Maraş’ın Aya Paraskevi bölgesindeyiz… Aslında bu bölgeyi daha önce Leyla Kıralp’la birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik, Leyla Kıralp başka bazı olası gömü yerlerini de göstermişti… Şimdi hem Leyla, hem Sema bu olası gömü yerlerini göstererek Kayıplar Komitesi’ne yardımcı olmak istiyorlar… Belki bu bölgede “kayıp” edilenlerle ilgili olarak Kayıplar Komitesi’nin daha derin araştırmalar yapmasına yardımcı olabiliriz ve belki Aya Paraskevi bölgesinde 1974’te yaşayan Kıbrıslırumlar da bize yardım edebilir…
Geçmişimizin anlatılmamış gerçeklerinin ortaya çıkarılmasına yardım eden herkese yürekten teşekkür etmek istiyorum – “Karanlığı aydınlatanlar” asıl onlardır…