Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı, dün gece Güzelyurt bölgesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütü temsilcileri ile bir araya geldi.
Cumhurbaşkanı ve Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Mustafa Akıncı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre 1 Temmuz’dan itibaren başlayan açılımla birlikte ülkenin yeni vakalarla tanışmaya başladığını, yerel vakaların da çıktığını ve gelinen aşamada rakamların endişe verici duruma geldiğini belirten Akıncı, karantina uygulamasının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Gelişlerin sürdüğü, vaka sayının arttığı, yerel vakaların ortaya çıkmaya başladığı, tespit edilemeyenlerin de olduğundan hareketle, virüsle mücadele kapsamında önümüzdeki sürecin ilk döneme göre daha çetin geçeceğini belirten Akıncı, “Kimse yeniden kapanalım demiyor, ancak ekonomik çarkları döndürmeye çalışırken, sağlığı da tehlikeye atmayacak yolları bulmak zorundayız. Sağlık alanında uzmanların yol haritası doğrultusunda tedbirler artırılmalıdır” dedi.
“İÇ TURİZME DAHA FAZLA ÖNEM VERİLMELİ”
1 Temmuz’dan itibaren yurtdışından yaklaşık 5 bin 500 turist gelirken, 6 binden fazla yerli turistin konaklama yaptığını, rakamların yerli turizmi canlandırmanın daha akılcı olacağını gösterdiğini kaydeden Akıncı, içinden geçilmekte olan koşullar da dikkate alınarak, iç turizme daha fazla önem vermek gerektiğini vurguladı.
Güzelyurt bölgesinin ekonomik sorunların yoğun olarak yaşandığı ve işsizliğin en fazla hissedildiği bölgelerin başında geldiğini, pandemi ile birlikte sorunların daha da ağırlaştığını belirten Akıncı, özellikle narenciye, son yıllarda da nar olmak üzere, üretim açısından ciddi bir avantaja sahip olan Güzelyurt’a özel önem verilmesi gerektiğini kaydetti.
Akıncı, üretimin desteklenmesinin yanı sıra esnafa bu zor dönemde yapılacak desteğin ülke ekonomisi açısından önemli olduğunu vurguladı.
Akıncı, pandemi döneminde eko-agro turizme olan ilginin arttığı gerçeğinden hareketle Güzelyurt ve bölgesinde de bu alana yatırım yapılabileceğini kaydetti.
“KEŞKE SEÇİM GÜNDEMDEN KALKSAYDI”
Haziran ayı içerisinde Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Narin Şefik ile yaptığı görüşme ve olumlu yaklaşımı sonrası Meclis’teki siyasi partilere seçim tarihinin erkene alınması yönünde yaptığı teklif kabul edilmiş olsaydı Ağustos ortasında seçimin yapılarak gündemden kalkacağını anımsatan Akıncı, bu önerinin hükümet ve ana muhalefet partileri tarafından kabul görmediğini hatırlattı.
Akıncı, vakalardaki artışla birlikte şimdi Ekim ayı için toplumun genelinin daha kaygılı olduğuna dikkat çekti ve temennisinin bu kaygıların gerçekleşmemesi yönünde olduğunu belirtti.
“GERGİNLİK DEĞİL, VERİMLİ İŞ BİRLİĞİ ALANI”
Konuşmasında Doğu Akdeniz’de yaşanmakta olan gelişmelere de değinen Akıncı, doğal gaz yataklarını gerginlik değil, verimli bir iş birliği alanı olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz konusunda izlenebilecek üç yol olduğunu başından beri vurguladığını belirten Akıncı, bunları “uzlaşma sağlanıncaya kadar tüm tarafların faaliyetlerini askıya alması”, “Birlikte hareket edebilmenin koşullarının ortaklaşa yaratılması” bunların olmaması durumunda ise şimdi olduğu gibi “Herkesin kendi çalışmalarını ayrı ayrı yapması” olarak sıraladı.
Akıncı, tüm tarafların akıl yolunda iş birliği, diyalog ve uzlaşma zemininde buluşmalarının bölgedeki barış ve istikrar içinde gelişimini sürdürebilmesi için kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
TC-Libya anlaşması ile Yunanistan-Mısır anlaşmalarının içerdiği bölgelerde çakışma alanlarının ortaya çıktığını kaydeden Akıncı, “Kıbrıs sorunu çözülmediği sürece ne Doğu Akdeniz istikrara kavuşacak, ne de biz belirsizlikten kurtulacağız” dedi.
Akıncı, toplum olarak da uluslararası hukuk içinde yer alabilmemiz için belirsizliğin ortadan kalkması gerektiğini, bunun da ancak çözümle olacağını söyledi.