Otellerde “karantina”ya alınan pozitif ya da temaslılar var.
Üç öğün yemek veriliyor.
Bir de oda…
Su, elektrik, ısınma…
Elbette temizlik hizmeti…
Maliye’den otellere her bir kişi için günlük 265 TL ödeme yapılıyor.
Bir ayda ne yapar?
8 bin 215 lira.
Demek ki neymiş, bir insanın yemesi, içmesi, barınması, hayatta kalması için böylesi bir ücrete ihtiyaç var. O zaman asgari ücret neden 3 bin 800 lira?
* * *
“Asgari Ücret”e dair bilimsel bir ölçüt keşfettiğim iddiasında değilim.
Yine de hiç mi çelişki yok sizce?
Diyeceksiniz ki otel sahibinin işletme giderleri var, riski var, kâr payı var falan!
O zaman size diyeceğim ki bir insanın da giyimi var, kuşamı var, telefonu var, borcu var, harcı var, çoluğu var, çocuğu var!
* * *
Şimdi ne oluyor?
Çoğu “güvenceli” ve “garantili” seçkinler “kapanalım da ne olursa olsun” diyordu ya…
Paylaşmadan!
Dünya kadar insan o üç bin sekiz yüz lirayı dahi alamayacak.
Peki Maliye nereden bulacak?
* * *
Piyasa devletten alacaklarını bekliyor.
Memur maaşını bekliyor.
Otellerin alacağı var.
Mal ve hizmetler ödenemiyor.
13’üncü maaş ödemeleri yapılabilsin diye piyasa ödemeleri tümüyle durdurulmuştu.
Yine de açık büyük…
Bu ay için 450 milyon liranın da üzerinde…
Piyasaya hiçbir ödeme yapılmasa dahi şu anda eldeki para maaşlara yetmiyor.
Ya borçlanılacak…
Ya dilenilecek…
Ama böyle de gitmeyecek…
Böyle giderse de kimsenin güvencesi olmayacak.
“Ekonomik Eşitsizlik” tam bir “sefilliğe” bırakacak yerini…
Ya da…
Para gelecek gelmesine de…
İrade kaybolacak yine…
Ekonomik özgürlük olmazsa, demokrasi de olmaz.