Yurt dışından “topluca” gelenlerin “karantina” süresi bir hafta sonra dolmuş olacak.
Hani nisan 15 gibi “içimize” döneceğiz tümüyle...
Eğer “insan hareketleri” izlenir ve “temas takibi” yapılırsa aslında bu süreç çok daha kolay aşılacak.
***
İyimser bakalım.
İlk vakadan anca 25 gün sonra “karantina hastanesi”ne karar veren yönetimin biraz daha uyanık olacağını varsayalım...
Umalım ki işler olumlu ilerledi.
Öyleyse “normalleşme süreci”ni de planlamaya başlamak gerekiyor.
***
Şimdi birleri yüzünü artık güneye çevirmek zorundadır.
Liderlik üstlenmek için tam zamanı...
Niye?
Ercan’ı ve Larnaka’yı, Limasol’u ve Girne’yi dünyaya açmak sanırım biraz daha zaman alacak.
Memleket içinde hareket edebilelim, en azından...
Yarın demiyorum, mayıs diyorum.
Öyleyse “karşılıklı geçişleri” şimdiden konuşmaya başlamalıyız.
Hatta “hava ve deniz limanlarını“ yani dünyaya açılan kapılarımızı da ortak planlamalıyız.
***
Avrupa Birliği’nin desteği ya da Kıbrıs Cumhuriyeti'nin 700 milyon euro tedbir paketinden kimse avuçlarınıza saymayacak.
Önemli olan bu kaynaktan ekonominize nasıl pay alacağınız, bunu yaparken sağlığı nasıl koruyacağınız...
Kıbrıs içinde dolaşım en makul zamanda başlamak zorundadır.
Örneğin “hızlı test” uygulanabilir geçişlerde, ilk başta...
İki taraf “yurt dışından gelenlerin” verilerini paylaşabilir.
Covid-19 pozitiflerin yakınları sisteme işlenebilir.
İşte o nedenle liderlik üstlenmeli, birleri...
***
Yale Üniversitesi Salgın Hastalıklar Uzmanı Profesör Frank Snowden, “Zekamızı ve kapasitemizi işbirliği içinde kullanabilseydik bu tip olaylara karşı hazırlıklı olurduk.” dedi.
Bunu artık yapmalıyız.
Gelecek için ortak zekayı, ortak kapasiteyi harekete geçirmeliyiz.
***
Önce kendimizi korumalıyız elbette.
Hacettepe Üniversitesi Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serhat Ünal’ı okuyorum.
Diyor ki, “Bu viral bir enfeksiyon, insanların yüzde 94’ü kendiliğinden iyileşecek. Hastaneye gidenlerin de önemli bir kısmı kendiliğinden iyileşecek.”
***
O nedenle kendimizi izole ederken aynı zamanda iyi de beslenmeliyiz ki, bağışıklığımız güçlü olabilsin.
Bu da yetmez.
Ülkedeki muhtaç, korumasız, güvencesiz insanlara da iyi bakmalıyız.
Çünkü eninde sonunda evlerimizden çıkacağız ve hepimiz, birlikte yaşayacağız.
O konforlu, o korunaklı alanlar dışında, halen yarım inşaatlarda yaşayan ya da bir odaya onlarcası tıkışan işçiler var.
***
Daha yolumuz uzun...
Hem bugünü hem de yarını planlarsak kazanacağız.
Normalleşmeyi de konuşmalıyız artık!