Kaplıca’da karavanlar sorunu başladı. Aslında her zaman vardı ama son günlerde sanırım bir çıkar çatışması yüzünden su yüzüne çıktı.
Büyükkonuk Belediye Başkanı Ahmet Sennaroğlu karavanların kaçak olduğunu ve bölgeden kaldırılmasını istedi.
Karavan sahipleri buna karşı çıktılar ve önceden belediyenin izin verdiğini söylediler. Bunun için de kendilerinden 1,800 tl yıllık para istendiğini de açıkladılar, belediyenin ilgili yazısını paylaştılar.
Belediye Başkanı Ahmet Sennaroğlu, belediyenin herhangi bir izin vermediğini, ispatlarlarsa istifa etmeye hazır olduğunu da söyledi. Oysa ortada bölgedeki karavanlardan kira istendiğiyle ilgili bir yazı var. Evet, “izinlisiniz” gibi bir yazı yok ama eğer siz oradakilerden kira isterseniz izin de verdiniz demektir. Üstelik yine Başkan Sennaroğlu, karavanlara temizlik, su, elektrik hizmeti verdiğini de yine kendisi söylüyor. Hem de yıllık 3 bin tl istediğini ancak 2 bin tl’de anlaştıklarını da yine kendisi açıklıyor.
Tabii ki bir belediyenin, bölgesinde herhangi bir yerde yapacağı herhangi bir düzenleme için bölgenin temizlenmesini istemesi doğaldır… Hem de Ahmet Sennaroğlu’nun dediğine göre bölge kaplumbağa yumurtlama bölgesi iken karavanların bölgeden kaldırılmasını istemesi de çok normal…
Ama normal olmayan bölgeden kaldıracağı karavanların yerine “30 adet doğaya uygun, betonlaştırma yapmadan bungalow kurmak istediklerini” de yine Başkanın kendisi söylüyor. Kaplıca Muhtarı da bu konuda Sennaroğlu’nun yanında yer alırken “bölgenin özel çevre koruma alanı olduğunu, tahrip edilmesine izin vermeyeceklerini, karavanların kaldırılıp yerine tüm halkın hizmet alabileceği büfe, duş kabin, tuvalet kurmayı istediklerini” de açıklıyor.
Şimdi benim aklımın almadığı bir şey var, hatta çok şey var bu konuyla ilgili; Yukarıda da yazdığım gibi eğer bölge kaplumbağa yumurtlama alanıysa ve o bölgeye karavanlar zarar veriyorsa, onların oradan sökülüp yerine belediyenin ve muhtarlığın yapacakları bungalowlar, büfe, duş, tuvalet zarar vermeyecek mi!
Ve yine yukarıda yazdığım gibi eğer belediye karavanlara izin vermediyse o karavanlara neden su, temizlik, elektrik izni veriyor… Neden karavan sahiplerinden yıllık kira istiyor… Neden kira miktarı konusunda karavan sahipleriyle pazarlığa giriyor.
Benim mi aklım almıyor yoksa, bu açıklamaları yapanlar düştükleri çelişkinin farkında değiller mi!
Öte yandan tabii ki karavan sahipleri haklıdırlar gibi de bir yanılgı içine girilmesin çünkü maalesef bizim ülkede bir yerlere ayak bastık mı, birşeyler kondurduk mu artık oradan kalkmak pek mümkün değil… İskele-Mağusa tarafında kurulan karavanlar gibi… Oraların da eğer otorite varsa elden geçirilmesinde yarar var. Kabak sadece Dipkarpazlıların başında patlamış olmasın!..
Bir garip sistem!
Kamu hastanelerinde doktora 15-20 bin tl maaş veremiyorsanız öğleden sonra özel iş yapmalarına izin vermek hem o doktorun maddi olarak tatminini, hem de hasta için sağlık hizmetlerinin devamını sağlarsınız… O maaşı verebilene kadar böyle bir sistem yürüyebilir ama siz kamu hastanelerini öğleden sonra doktorun özel hizmet alanı haline getirirseniz orada iş değişir. Sağlık Bakanlığı’nın doktora özelde hasta bakma izni vermesinin gerekçesi “doktora kamu hastanelerinde yeterli olanakları sağlayamamış olmak” değil midir? Eğer öyleyse öğleden sonra hastanede ücretli muayene yapılınca “gerekli, yeterli olanaklar” sağlanmış mı oluyor? Böyle bir sistemde sabahları hastanede verilmesi gereken sağlık hizmetinin hiçbir kalifiyesi kalmaz en başta… Vatandaş yasal olarak sağlık hizmeti alması gereken yerde yeterince hizmet alamaz. Öte yandan öğleden sonra doktora ücretli hasta bakma hakkı veriyorsunuz da o doktorun verdiği hizmeti tamamlayacak olan hemşireye, teknik elemana, diğer sağlık personeline o ücretli hizmetle ilgili ek bir sistem geliştirildi mi merak ediyorum… Eğer böyle bir sistem yaratılmamışsa bu etik dışı hizmetin ne kadar yürüyeceğini de merak ediyorum.
Yargı-margı
Emekli Savcı Derviş Akter “FETÖ, terör örgütü olarak ilan edildikten sonra, terör eylemi içerisinde olduğu saptanan kişiler, herhangi bir eylem içerisinde olursa ‘suç’ işler. Bu tarihten öncesi için o kişiler bana göre yargılanamaz” dedi birkaç gün önce Yenidüzen’de… Öyle olması gerek elbette ama Türkiye’de yasalar nasıl çalışır bilemiyorum, terör örgütü ilanından yani 15 Temmuz’dan önceki eylemler yargılanıyor… O da sadece istenen ve belki de ilgisi olmayan isimler!..
Yaşam biçimleri…
Daireye gitmeden maaş çeken memur, derse girmeden hiç kesintisiz maaş alan öğretmen ve dahaları… Bir de “ben aydınım, ben entelektüelim” diye ortalıklarda geziyorlar ya… Sorumsuz, umursuz, etik ve ahlak dışı bir yaşam biçiminin aydın olmakla, entelektüel geçinmekle nasıl özdeşleştirildiğini hiç anlamadım. “Ne kadar boş, o kadar önemli insan” gibi bir yaklaşımı benimseyenleri ve bu gibi kişilikleri önemseyenleri de aynı şekilde anladığımı söyleyemem.
Yoruldum; ayağımın değil, yüreğimin götürdüğü yerlere gitmekten... Sustum; dilimdekileri değil, yüreğimdekileri söyleyememekten…
MAKSİM GORKİ