Bazıları karnıbahar başkaları da karnabahar der. Bazıları çok sever ve sık sık yerken diğerleri kokusundan dolayı hiç hoşlanmaz. Orjinal yeri de Orta Avrupa olduğu söylenir.
Haçlı Seferleri sırasında bizim coğrafyaya getirilmiş.
Yukardaki giriş ne kadar da uyuyor şu ‘Arap Baharı ‘na..
Çünkü o da Haçlı kaynaklı. Çünkü birileri bu ‘Bahar’dan hoşlanırken başkaları nefret ediyor. Çünkü bu ‘bahar’ın kötü kokusu çabuk çıktı ve tüm çevreye yayıldı.
Bunu da ben değil ABD Dışişleri Bakanı Kerry söylüyor. Önceki gün İstanbul’daki Suriye toplantısına gelmeden Washington’da basın toplantsı yapan Kerry bakanlığının yıllık İnsan Hakları raporunu açkladı. İnsan Hakları ile ilgili olarak Türkiye’ye 48 sahifalık ağır eleştiri yapan Kerry ‘‘Arap Baharı ile birlikte bölgede yeşeren umutlar yok olup gidiyor. Çünkü diktatörler yerine iktiadara gelen yönetimler demokratik kurmlara, sivil toplum örgütlerine ve insan haklarına yönelik kapsamlı bir saldırı halindeler ‘’ dedi.
Kerry’nin bu itirafının bence hiç bir anlamı yok. ABD iktidara gelen yönetimlerin yapısına değil kendisiyle işbirliğine bakar.
Hüsnü Mübarek’i 30 yıl iktidarda tutan ABD’dir. Askeri darbe ile onu iktiardan düşüren ve maskaralık olsun kafese koyan da ABD’dir. ABD isteseydi onu Bin Ali gibi Suudi Arabistan’a gönderirdi. Çünkü Bin Ali’yi de 23 yıl Tunus’ta iktidarda tutan ve sonrada Mısır benzeri askeri bir darbe ile iktidardan düşüren ABD’dir. Libya’da ise durum farklı gelişti. Çünkü son 6-7 yılını ABD ile dost geçinmeye çalışan Kaddafi aniden kendini NATO’nun saldırısı ile karşı karşıya buldu. Bir zamanlar uluslararası anti-emperyalist mücadelenin sponsorluğunu yapan Kaddafi NATO saldırısı karşısında ancak üç ay dayanabildi ve sonunda bildik görüntülerle ortadan kaldırıldı. Türkler ise sesini çıkarmadı. Oysa Kaddafi’nin 1974’teki desteği olmasaydı belki de bugün KKTC olmayabilirdi. Ama daha tuhaf olanı Kaddafi’nin 26 yıl süre ile sahiplendiği ve mücadelesine inanılmnaz destek verdiği Mandella’nın tavrı idi.
Libya işgal edildiğinde herenedense Mandella sesini çıkarmadı. Politika dedikleri belki de böyle birşey.
Vefasızlık ve insani duyguların asla geçerli olmadığı teorik ve pratik bir meslek .
Böyle bir sohbeti 1994’de rahmetli Elçibey ile Baku’deki evinde yapmıştım. Azerbeycan Cumhurbaşkanı iken de uzun uzun konuştuğum Elçibey ‘’Benin için duygusal ve çok dürüst olduğu için cumhurbaşkanlığını yürütemedi diyorlar. Ben de yalancı, sahtekar ve vefasız başkan olmaktansa sade bir vatandaş olmayı tercih ederim diyordum’’ .
Elçibey’e göre bir bütün olark ‘insan’ olmak herşeyden önemliydi. Darısı başımızdaki politikacıların başına..
.......
İkiyüzlü ABD..
Kendi imalatı olan ‘Arap Baharı’nın geldiği noktadan şikayet eden Kerry dün İstanbul’da bölgeden ve batıdan gelen 10 meslektaşı ile birlikte Suriye’yi konuştu. Yani Suriye’de daha fazla kanın nasıl akıtılmasını. Ya da Esad’ın gönderilip yerine Mısır, Libya, Yemen ve Tunus’da olduğu gibi yumşak ya da benim deyimim ile uyumlu İslamcı bir yöntimin iş başına getirilmesi. Bu olası iktidarın daha sonra demokrasi ve insan haklarının kökünü kazıması ise Kerry ve dostları için hiç önemli değil. Önemli olan böyle bir iktidarın bölgedeki diğer İslamcılarla birlikte sınırsız ve koşulsuz ABD ve batının hizmetinde olmasıdır.
Tıpkı Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve bölgedeki diğer kral, emir ve şeyhler gibi.
Bir düşünün dünyanın en ilkel, çağdışı, karanlık ve berbat (çok daha ağır sıfatları kullanmıyorum) yönetimlerin bakanları Kerry ile birlikte İstanbul’da toplanıyor ve Suriye ve bölgeye demokarsiyi getirmekten söz ediyor. Hem de Suriye’de savaşan Kaide’ci gruplara silahlı destek vererek ..
Allah aşıkna insanlar bu kadar salak ve aptal yerine nasıl konulabilir ??
Bu kral, emir ve şeyhlerin ülkelerinde bırakın demokrasi,insan hakları gerektiğinde karnıbahar yeme özgürlüğü bile yoktur.
Ama olsun madem ki Haçlılar bu sebzeyi bölgemize getirmiş o zaman demokrasiyi de onlar getirecek..
Tıpkı ‘Arap Baharı’nda olduğu gibi..
Her tarafa esip gürlüyor.
KKTC’de yağan son dolu’ya da bu çerçevede bakılabilir!!
Allah devamından esirgesin !!