Futbolumuzun gündemde olduğu ve tartışıldığı bu dönemde, özellikle futbolun ne durumda olduğunu bilmeyen, hiç maçlara gelmeyen, bırakın futbolu, sporun felsefesinden anlamayan insanların, gençlerin geleceği ile ilgili yorum yapmalarına anlam veremiyorum.
Dün Atatürk Stadı’nda, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen Yenicami’nin MTG ile maçı vardı. Statükoyu savunanların, genelde sporu ama özelde de futbolu ne duruma getirdiğini, dünkü maça gelip görmeleri lazımdı.
Hamasetin, ülkeyi ve sporu ne hallere düşürdüğüne şahit olmalarını isterim. Bu ülkede, sporun ve sporcuların ne acılar çektiğini ve neler yaşadığını, bilmeden ve yaşamadan yorum yapmamaları gerektiğine inanıyorum.
Tribünleri dolduran hatırı sayılır seyirci ile amacı olmayan bir mücadelenin, artık bu ülke futboluna yarar sağladığına inanmıyorum. Şampiyonluk mücadelesi veren Yenicami’nin maçında bile üç yüz seyircinin olması, futbolun tükenmişliğinin bir göstergesidir. O nedenle Sertoğlu’nun başlattığı girişimin, dibe vuran futbolumuzun bir çıkış noktası olduğuna inanıyorum.
Oyuna Yenicami tempolu başladı. MTG'nin kapalı savunma yapması ve oyunu kendi sahasında kabul etmesi, Yenicami’nin işini kolaylaştırdı.
Ancak, her zaman savunduğum gibi, futbolda en iyi savunma hücumdur gerçeğini untmamak lazım. Kapalı savunma yaptığınız ve rakibinizi ileri uçta zorlamadığınız sürece, bileceksiniz ki gol yeme şansınız oldukça fazladır. Karşılaşmanın 30’uncu dakikasında Halil Turan'ın attığı gol bunu kanıtlamıştır.
O dakikaya kadar az adamla hücum eden MTG, rakip kalede tek tehlikeli pozisyon bulamadı. Buna karşın Yenicami, baskılı oynamasına karşılık aşırı pas hatalarından dolayı, ilk devre ancak iki gole imza atabildi.
İkinci devreye yenicami ilk devrede olduğu gibi tempolu ve süratli başladı. 47 ci dakikada Uğur Sönmez ile gelen gol, MTG'nin tüm umutlarını yıkarken, yenicaminin daha rahat bir oyun oynamasına neden oldu.
Yenicami, Kaymaklı’nın DTB ile berabere kalması nedeni ile kendi saha ve seyircisi önünde oynadığı ve net bir skorla kazandığı maçtan sonra şampiyon olmuştur. Otuz yıl aradan sonra geçen yıl şampiyon olmunştur. Bu yıl da sezonun bitimine üç maç kala, şampiyonluğunu ilan etti.
Bu yıl geçen yıla oranla daha rahat kazanılan bir şampiyonluk oldu. İki yıl üst üste gelen bu başarının mimarlarını, yani yönetimleri, teknik heyeti ve sporcuları yürekten kutluyorum.
Yazımın başında da belirttiğim gibi, yaşanan bu şampiyonlukların, artık bir anlamı olmasını istiyoruz. Sadece Dereboyu’nda tur atarak, gece de TV programlarına çıkarak, bir de yemek düzenleyerek bu şampiyonlukları taçlandıramayız.
Verilen emeğin, harcanan paranın ve akıtılan terin değer bulma zamanı gelmiştir, hatta geçmiştir. Kısacası kendi yağımız ve kendi ciğerimizle kavrulma zamanı bitmiştir. Gençlerimizin de artık dünyaya açılması ve dünyalı olma zamanı gelmiştir...