Orhan Veli’nin “Birdenbire” şiiri “Her şey birdenbire oldu” diye başlar ya. Bizde bunun tam tersi oldu. Her şey göstere göstere oldu.
Neden sonuç ilişkisi kurmak pek tercih edilen düşünce yöntemi olmasa da aslında, bugün yaşadığımız büyük yıkım ve siyasi, ekonomik sorunlar az bir süre öncenin kalıntıları.
Hatırlayalım, tüm sorunlara karşın, Pandemi öncesi yani Mart 2020 tarihine kadar karşılaştığımız sorunların boyutu hiç de bu denli derin ve umutsuzluk üreten düzeyde değildi.
Pandemi, UBP zihniyeti ile asla bir yere varılamayacağının belirgin bir tür katalizörü olmuştur. Demokrasiye ağır müdahale süreci de, herhangi bir düzenin hiçbir zaman müdahaleci kesimler ile sağlanamayacağı yalın gerçeğini herkese gösterdi.
Bugün kuzey Kıbrıs’ta katastrofi hali (felâketle sonuçlanan olay, travmatik hal) varsa; bunun nedeni işte bu üç ana etmendir.
Katastrofi hali dediğim bu durumu bilimsel verilerle biraz daha açmak adına, “Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi” (CMIRS)’in Eylül 2021 tarihli araştırma raporuna bakmalıyız. Oradan önemli birkaç bölüm aktaracağım:
“Anketlerimizde özellikle son 2 sene içerisinde ekonomik kriz, işsizlik ve üretimden kopuş gibi konuların öncelikli sorunlar olarak ön plana çıktığını gözlemlemekteyiz. Bunlara ek olarak uzun zamandır yolsuzluk, yozlaşma ve sistem dışına çıkma, apolitikleşme gibi sorunların giderek artmakta olduğu da gözlemlenmişti. Son dönemde en çok göze batan ise seçim ve kurultay müdahaleleri sonrası zaten düşük olan siyasete güvenin daha da düşmüş ve siyaset ve seçimlere olan inancın daha da azalmış olmasıdır. Ekonomik durum ve beklentiler konusunda toplumun çok kötümser olduğu, her 10 katılımcıdan yaklaşık 7’sinin ekonomik sorunlar yaşamakta olduğu ortaya çıkmıştır. Buna ek olarak toplumun ruh halinde ciddi şekilde bir kötüleşme gözlemlenmiştir. Toplumun ciddi bir depresyon hali içerisinde olduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.”
“Ankete katılanların 89%’u toplumda işlerin yanlış bir yönde gittiğini düşünmektedir.”
“Katılımcıların kendi ekonomik gelecekleri ile ilgili beklentilerinin giderek çok daha karamsar bir hal aldığı gözlemlenmiştir. Ankete katılanların 68.8%i kendi ekonomik durumunun 2 sene içerisinde daha kötü olacağını düşünmektedir. Bu oran Haziran 2021’de 58.37%, Mart 2021’de 53.53%, Aralık 2020’de ise 41% idi. Ülkenin gelecekteki ekonomik durumu ile ilgili beklentiler ise çok daha kötümserdir. Katılımcıların 85.98%i ülkenin ekonomik durumunun önümüzdeki 2 sene içerisinde daha kötü olacağını belirtmişlerdir. Bu oran Haziran 2021’de 73.27%, Mart 2021’de 71.67% idi.”
“Ekonomik durum konusunda daha iyi bir fikir verebilecek bir sorumuz da ailenin mali durumu hakkındadır. Katılımcıların sadece 16.83%ü ailenin mali durumunun iyi olduğunu belirtmiştir. 40.28% düzenli bir gelire sahip olduğunu fakat harcamalarda sınırlamalar olduğunu, 32.67% gelirinde azalmalar olduğunu, 10.02% ise çok sıkıntılı bir mali durumu olduğunu belirtmiştir. ”
“Mart ayından beri düşüş göstermekte olan mutluluk oranında Eylül ayında Haziran’a kıyasla ciddi bir düşüş gözlemlenmiştir. Bu dönemde ankete katılanların ortalama mutluluk puanı 10 üzerinden 5.75 olmuştur. Artan ekonomik kaygılar yanında siyasi/demokratik kaygıların da bu düşüşe yol açmış olduğu yorumu yapılabilir. ”
“Ülkenin yaşanabilirlik puanı Aralık ayından beridir düşmeye devam etmekte olup Eylül 2021’de bu güne kadarki en düşük puan ortaya çıkmıştır. (Yaşanabilirlik Puanı: 10 üzerinden 5.10)”
“İlk olarak Mart 2021 anketinde katılımcıların KKTC’de demokrasinin işleyişine 10 üzerinden bir demokrasi puanı vermeleri istenmiştir. Mart 2021’de demokrasi puanı 4.91 olmuş, ve KKTC demokrasisi sınıfı geçememiştir. Haziran 2021 anketinde ise katılımcıların KKTC demokrasisine verdiği not daha da düşmüş ve 3.74 olmuştur. Ölçmeye başladığımız günden itibaren düşmeye devam eden KKTC’de demokrasinin işleyiş puanı Eylül ayındaki anketimizde daha da düşmüş ve 3.70’e gerilemiştir.”
Tüm bunlar bize, umutsuz ve hedefsiz bir toplum resmi çizmektedir. Dibe vurmuş bir siyasi yapının kendi insanına verdiği zararları, travmaları, katastrofiyi yaşıyoruz. Her gün gözlemlediklerimizi, veriler üzerinden okumak ve tartışmak, bu zorlu yeni yolculukta atılacak adımları hatalardan korumak adına önemlidir.