Katil cinayet mahalline geri dönüyor

Cenk Mutluyakalı

 

Niçin böbürleniyoruz, anlamıyorum?
Maraş diye dünya harikası bir kenti utanç abidesi haline getiren bir başkasıymış gibi şimdi "açılım"
müjdesi veriyoruz.
Yıktık.
Yağmaladık.
Çürüttük.
Kokuttuk koca bir kenti...

Mahcubiyet yerine yaratılan çirkinlik üzerinden siyaset köpürtüyoruz.

*  *  *

Otelleri ve müzeleri, sinema salonları ve tiyatro mekanları, bankaları ve villalarıyla turistik bir kenti yerle bir etmenin utancını taşıyacağımıza, üzerinden bir de hava atıyoruz.
Açacağız!
Devredeceğiz!
Kurtaracağız!

*  *  *

Katilin yeniden cinayet mahalline dönmesi gibi süreç yaşadığımız.
Geri dönüyor ve “leşimize” bakıyoruz.
Tatbikatını uyguluyoruz “yok edici” hallerimizin; olay yerini inceliyor, kan izlerinin üzerinden yürüyoruz.
Yakıp yıktıklarımızın portresini çiziyoruz seneler sonra...
Üstelik akıl sır ermez ikircikli bir tutum var ortada...
Evkaf bas bas bağırıyor, kampanyalar düzenliyor, filmler çekiyor: “Burası bizim, evkaf malı satılamaz ve devredilemez, son kullanıcılar yasa dışı...”
Kapalı Maraş’ta başka işliyor aklımız; Girne’de, Omorfo’da, Karpaz’da başka.
Peki ya kıyılar, oteller, fabrikalar?
Yorgos'un malı satılabilir mi diyor, dünya hukuku? Katsellis'in otelini ne yapacak Evkaf sahi? Tam da aynı Evkaf!
O hangi kapsama giriyor acaba?
Dianellos'un sigara fabrikasından Meclis yapılabilir öyle mi? Zefiros'un otelini de iade edeceğiz, kim bilir?

*  *  *

Kendimize bir "mağduriyet" masalı uydurduk, birbirimize anlatarak inanıyor, avunuyor, kanıyoruz.
Bir de üzerinden hava atıyoruz:
Maraş'ı açacağız.
Tam bir mezbelelik yarattıktan sonra!
Onca senenin tazminatı kimin sırtına yüklenecek şimdi, o dönem "yürüyün aslanlar buraları da fethedin" diyen komutanın mı? Yoksa yağmadan gözü dönmüş “mensupların” mı?
Türkiye'den gelen bakanlara helikopterle gezdirip viraneyi “kuş bakışı” izletiyorlar.
Ne diyorlar merak ediyorum?
"İşte eserimiz" mi diyorlar.
"Böyle benzettik" mi yoksa?