Bundan tam 48 yıl önce, 11 Nisan 1965 tarihinde bazı Kıbrıslıtürkler tarafından Lurucina (Akıncılar) köyü dışında bir pusuya düşürülerek öldürülen Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis, yarın Dali’de düzenlenecek “Ortak vatan ortak mücadele” başlıklı bir etkinlikte anılacak. Dali’deki törene katılmak isteyenler için Ledra Palace’tan saat 09.00’da otobüs kaldırılacak.
Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın dostluğunun simgesi haline gelen Kavazoğlu ve Mişaulis için 14 Nisan 2013 Pazar günü (yarın) ilk gören 09.45’te Lefkoşa’da Konstantinos ve Eleni Mezarlığı’nda, Kostas Mişaulis’in anısına saygı duruşu ve çelenk konularak yapılacak. Saat 10.00’da Pera Horyo’dan (Paraşu benzin istasyonundan) gençler Dali’ye doğru yürüyüşe geçecek.
Saat 10.45’te Dali halk örgütleri binası önünde düzenlenecek mitingte DEV-İŞ Genel Başkanı Mehmet Seyis ile AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu birer konuşma yapacak. Daha sonra Dali Kıbrıslıtürk mezarlığına yürünecek ve burada Derviş Ali Kavazoğlu’nun anısına saygı duruşunda bulunulacak, kabrine çelenk ve çiçekler konacak.
-------------------------
BBC
“Mısır ordusuna işkence, kayıplar ve cinayet suçlaması...”
Mısır ordusu 2011'de ülkeyi sarsan halk hareketi sırasında cinayet ve işkenceyle suçlanıyor.
Guardian gazetesi, Mısır'da iki yıl önce Hüsnü Mübarek'in devrilmesiyle sonuçlanan ayaklanmada, ordunun ülke çapındaki kayıplar, işkence ve cinayetlerde rol oynadığına işaret eden bir raporu sızdırdı.
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin kendi atadığı bir komisyon tarafından hazırlanan raporun, geçen Ocak ayında Mursi'ye sunulduğu, ancak kamuoyuna açıklanmadığı belirtiliyor.
Raporun bir kısmını ele geçirdiğini belirten gazete, metinde ordunun sivillere karşı işlenen suçlarla itham edildiğini söylüyor.
Raporda ayrıca, hükümete kimlerin sorumlu olduğunu bulmak için en üst düzeydeki askerlerin soruşturulması tavsiye ediliyor.
Belge ve tanıklıklar
Ordu, zamanın devlet başkanı Hüsnü Mübarek'in devrildiği olaylarda tarafsız kaldığını iddia ediyordu.
Mısır silahlı kuvvetleri ayaklanma sırasında tarafsız olduğunu ilan etmiş, çıkan olaylar ve can kaybından polis sorumlu tutulmuştu.
Olaylar sırasında yüzlerce kişi ölmüş ve çok daha fazla sayıda insan kaybolmuştu.
Guardian gazetesinin sızdırdığı belge, bu 18 günlük ayaklanma döneminde silahlı kuvvetlerin ciddi insan hakları ihlallerine karıştığını açıkça ortaya koyuyor.
Raporda Kahire'nin güneyinde askeri kontrol noktalarında bilinmeyen sayıda sivilin gözaltına alındığı ve bu kişilerin bir daha hiç görülmedikleri belirtiliyor.
Ayrıca Tahrir Meydanı'ndan gözaltına alınan bazı kişilerin, yakınlardaki Mısır Müzesi binasında işkenceye tabi tutuldukları, en az bir kişinin burada öldürüldüğü, diğerlerinin askeri cezaevlerine gönderildiklerine dair kanıtlar da sunuluyor.
Dört ay sonra kimsesizler mezarlığına gömülen 11 cesedin, adli tıbba askerler tarafından teslim edildiği de raporda bahsedilen suçlamalar arasında.
Guardian gazetesi, sızdırılanın, bir soruşturma komisyonu tarafından bu yılın başlarında Devlet Başkanı Mursi'ye sunulan ama hiç bir zaman kamuoyuna açıklanmayan raporun bir bölümü olduğunu yazıyor.
Son haftalarda bu komisyonunun bazıları insan hakları avukatları olan üyeleri, ordunun sürdürülen soruşturmaya yardımcı olmadığını söylemişlerdi.
Kahire'deki muhabirimiz Alim Makbul, ordunun ayaklanmayı bastırma girişimlerindeki rolü ve sayıları yüzleri bulan kayıplarla ilgili sorumlulukları konusunda çok daha fazla bilgiye ihtiyaç olduğunu söylüyor.
(BBC – 11.4.2013)