Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) bu akşam Lefkoşa’da gerçekleştirdiği Genişletilmiş Parti Meclisi’nde 2020 Nisan ayında gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak adayının Genel Başkan Tufan Erhürman olduğunu açıkladı.
Hidden Garden’da gerçekleşen toplantı Genel Sekreter Erdoğan Sorakın’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından partinin eski genel başkanları Ferdi Sabit Soyer, Özkan Yorgancıoğlu ve Mehmet Ali Talat konuşma gerçekleştirdi.
Konuşmaların ardından oylamaya geçildi. Adaylığa tek başvurusu olan Tufan Erhürman oybirliği ile aday seçildi.
İşte Erhürman'ın konuşmasından öne çıkanlar:
Erhürman: Biz bugün çıkmadık yola...
“On yıllardır var olan durumun değişmesi gerektiğini söylüyoruz. On yıllardır daha adil, daha demokratik, daha özgürlükçü, daha eşitlikçi bir düzen istiyoruz… Bunun için bıkmadan, usanmadan, bedel ödemeyi göze alarak mücadele ediyoruz. Biz bugün çıkmadık bu yola… İlk Cumhurbaşkanı adayımız Ahmet Mithat Berberoğlu’nu, onun yaşadıklarını unutmadık… Unutmayacağız… Bu statüko değişsin diyoruz. İkinci genel başkanımız, Özker Hocamız “statüko” demezdi, Türkçesini tercih eder, “sürer durum”dan söz eder, bu durumun sürdürülemeyeceğini anlatırdı. Evet, on yıllardır bu durumun sürdürülemeyeceğini, bir an önce değiştirilmesi gerektiğini biliyor ve bıkmadan usanmadan anlatıyoruz… Özker Hocamızı, onun yaşadıklarını unutmadık, unutmayacağız…”
Çözümsüzlük yalnızca adamızı değil bölgedeki barışı da tehdit ediyor
“Onun içindir ki on yıllardır, bir an önce kapsamlı çözüm, bir an önce yalnızca Kıbrıs’ta değil, bölgemizde de barış diyoruz. Evet biz her zaman “çözüm” ile “barış”ı birlikte kullandık. Çünkü biliyorduk ki Kıbrıs sorununda bir an önce kapsamlı çözüme ulaşamazsak, bölgede ortaya çıkabilecek gelişmeler gün gele yalnızca bu adadaki değil, bölgedeki barışı da tehdit edecek boyuta ulaşacak. Maalesef haklı çıktık. Bugün yaşanan gelişmeler artık çok açık biçimde gösteriyor ki Kıbrıs sorununun bir an önce kapsamlı çözüme ulaşamaması halinde, birbirini tetikleyen ve gerginliği azaltmak yerine artıran adımların atılmasının önüne geçilmesi mümkün olmayacak. Bölgedeki denklem her gün biraz daha karmaşık hale gelecek, aktörlerin sayısı her gün biraz daha artacak, sanıldığının aksine yalnızca Kıbrıs Türk halkının değil, bu adada yaşayan herkesin, bütün adalıların söz hakkı, özne olma potansiyeli her gün biraz daha azalacak.”
“Statüko gençlerin geleceğini bu ülkede görmesini engelliyor”
“Onun içindir ki bize yok olma endişesi yaşatan bu statüko, Hocamızın deyişiyle bu sürer durum, bizler için aslında sürdürülemez, tabir-i caizse bir “sürmez durum”dur. Sürmez çünkü sürdüğü her gün bölgedeki söz hakkımızı, özne olma potansiyelimizi biraz daha azaltıyor. Sürmez çünkü geleceğimizi öngörmemizi, planlı ve programlı bir biçimde kalkınmamızı engelliyor. Sürmez çünkü çocuklarımızın, torunlarımızın geleceklerini bu ülkede hayal etmelerini engelliyor. Sürmez çünkü üretimimizin de, ticaretimizin de, turizmimizin de, yükseköğretimimizin de, sporumuzun da, kültür-sanat faaliyetlerimizin de önüne engeller çıkarıyor. Sürmez, çünkü Kıbrıs Türk halkını, varlığını, kültürünü, kimliğini geleceğe taşıyamama endişesiyle yaşamak zorunda bırakıyor. Bu adayı, zenginlikleriyle, doğal güzellikleriyle, bütün potansiyeliyle, her şeyiyle adil bir biçimde paylaşmak, barış içinde bir arada yaşamak hem Kıbrıslı Türklere, hem Kıbrıslı Rumlara, hem de geleceğini bu adada kuran, düşleyen herkese, dahası tüm bölgeye, tüm bölge ülkelerine kazandırabilecekken, hep birlikte kaybetmemize yol açan bu sürmez durumdan bir an önce kurtulmamız gerekiyor.”
“Yarının Kıbrıs’ını birlikte kuracağız”
“Kaybedilen fırsatlar, kaybettiğimiz ve bizi hep aynı şeyleri konuşmak, aynı sorunları, aynı endişeleri yaşamak zorunda bırakan, bir kısır döngüye hapseden zaman… Sanki upuzun, bir türlü bitmeyen bir günün içinde tıkılıp kalmış gibiyiz. Yarın bir türlü gelmiyor, yarına bir türlü ulaşamıyoruz. Daha fazla zaman kaybedemeyiz… Bu sürmez durumun bize her gün daha da fazla kaybettirmesine izin veremeyiz. Artık bu sürmez durumu, bu bir türlü bitmeyen günü geride bırakacağız. Yarının Kıbrıs’ını birlikte kuracağız ve bunun için bugünden tezi yok gecemizi gündüzümüze katarak çalışacağız…”
“Çözüm irademizi, barışı inşa çabamızı dünyaya anlatacağız”
“Bu iş bir takım işi. Sarayönü’nde birbirimize üstünlük kurma kavgasından kurtulacağız. Kıbrıs Türk halkı Birleşmiş Milletlerin de, Avrupa Birliğinin de, bölgedeki tüm ülkelerin de, etkili tüm devletlerin de gündeminde olacak. Bir an önce çözüm irademiz de, bizden kaynaklanmayan sebeplerle çözüme ulaşılamayan koşullardaki meşru taleplerimiz de, barışı inşa çabamız da sürekli önlerinde olacak. Cumhurbaşkanlığı makamı aynı zamanda toplum liderliği makamıdır. O makamda, çözüm irademizi barışı inşa çabamızı aralıksız biçimde dünyaya anlatan, burada oturup beklemeyen geniş kadrolara ihtiyacımız var. Diplomasiyi sadece devletler düzeyinde değil, lobiler düzeyinde de yürütecek, bu kadar çok üniversitemizin ve akademisyenimizin bulunduğu bir ortamda bilim diplomasisini aktif bir biçimde hayata geçirecek zengin bir insan kaynağımız var. Onlardan yararlanmama lüksümüz yok.”
“Cumhurbaşkanlığı makamı dünyaya açılan en önemli penceremiz”
“Çözüm irademizi dünyaya bıkmadan usanmadan anlatırken, eş zamanlı olarak bizi adım adım uluslararası hukukla, uluslararası toplumla buluşturacak, adım adım çözüme yaklaştıracak hamleleri yapacağız. Barışı inşa çabamıza aralıksız devam edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı makamı bizim dünyaya açılan en önemli siyasi penceremizdir. Cumhurbaşkanlığında, turizm alanında da, yükseköğretim alanında da, ticaret alanında da, spor alanında da, kültür-sanat alanında da yoğun biçimde çalışacak, bu konularda hem Kıbrıslı Rumlarla hem de dünyayla bilgi temelli irtibat kuracak kadroları hızla oluşturacağız. Çözüme bizim açık irademize rağmen ulaşamadığımız koşullarda durup bekleme, daha fazla zaman kaybetme lüksümüz yok.”
“Daha fazla zaman kaybettirilmesine izin vermeyin”
“Onun içindir ki bize daha fazla zaman kaybettirmeyin, zaman kaybettirilmesine izin vermeyin, biz müzakere değil, bizi bir an önce çözüme ulaştıracak bir müzakere istiyoruz. Masada ne olduğunu herkes biliyor. Masada iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitlik temelinde federasyon var. Konuşulmamış konu kalmadı. Oturalım, yalnızca uzlaşamadıklarımızı konuşalım, bu işi zamana yaymayalım, bitirelim ve federasyonu kuralım diyoruz. Bizim kaybedecek bir günümüz dahi yoktur sevgili arkadaşlarım. Evet yarının Kıbrıs’ını hep birlikte kuracağız. Ama bu oturup da yarını bekleyerek olacak iş değil. Yarının Kıbrıs’ı için bugünden tezi yok yola koyulacağız…”
“Varlığımızı, kültürümüzü, kimliğimizi geleceğe taşımak derdindeyiz”
“Kıbrıs Türk halkı, bu topraklarda, bu bölgede özgüven sahibi bir öznedir. İçinde bulunduğu bu sınırlayıcı koşullarda dahi sesini dünyaya duyurmasını, derdini, meşru taleplerini herkese anlatmasını sağlayacak, diplomasiyi, uluslararası ilişkileri, insan haklarını, hukuku bilen insan potansiyeline, kadrolara sahiptir. Tam bir özgüvenle, asla yılmadan, herkesle iletişim kuracağız. BM ile de, AB ile de, Türkiye Cumhuriyeti ile de, bu ülkede büyükelçisi olan, temsil edilen devletlerle de farklı düşündüğümüz konular olabilir, vardır. Biz Kıbrıs Türk halkıyız… Tarihimiz boyunca, bu adada, bu bölgede var olduğumuzu, özne olduğumuzu diğer halklarla eşit ve kardeş olduğumuzu göstermek için çok bedeller ödedik. Biz Kıbrıs Türk halkıyız ve tüm halklar gibi kendi varlığımızı, kendi kültürümüzü ve kimliğimizi geleceğe taşımak derdindeyiz. Elbette uluslararası kuruluşlarla, farklı ülkelerle farklı düşünebiliriz ama meşru hak ve taleplerimizi, diplomatik yolları sonuna kadar zorlayarak tam bir özgüvenle anlatabilme becerisine de, potansiyeline de, bunun için gerekli olan bilgiye de sahibiz.”
“Bu adanın dört bir çevresi bizimle yaşayan herkesle birlikte bizimdir”
“Hani o güzel şiirinde söyler ya sevgili Ahmet Okan… Biz adalıyız… Kanımız sıcak… Adalıyız, dört bir çevremiz maviye… Bu adanın dört bir yanı, bu adada bizimle birlikte yaşayan herkesle birlikte bizim… Ne haklarımızdan vazgeçeriz, ne de barış, kardeşlik çağrımızdan… Ne kendi hakkımızın görmezden gelinmesine izin veririz, ne de Kıbrıs Rum halkının veya bu adada yaşayanların haklarını görmezden geliriz. Bu adanın neresinde her ne varsa, bizim de orada hakkımız var. O yüzdendir ki yalnızca adanın yarısı değil, yarınıdır gailemiz… Evet bu adanın her neresinde ne varsa bizim de orada hakkımız var. Yalnızca hakkımız değil, sözümüz var… Sözümüzü hep kendimize yontarak değil, adalet ve barış için söyleriz. Evet adalıyız ve tüm adalılarla barış içinde bir arada yaşamaktır hedefimiz. Nazım’ın dediği gibi. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine… Bu davet bizim…”
“Mücadelenin öznesi biziz”
“Kapsamlı çözümün gerçekleştirilmesinin de, çözüm gerçekleştikten sonra onun sürdürülebilmesinin de, çözümden önce adım adım uluslararası toplumla, uluslararası hukukla buluşma, adım adım çözüme ulaşma mücadelesinin de, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi, demokrasi yaratma, kurumlarımız aracılığıyla üreteceğimiz kararlarla kendi kendimizi yönetme mücadelemizin de öznesi biziz.
Kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiye sahip olmayan hiçbir halkın kendi kendini yönetmesinin, geleceğe dair planlarını, programlarını hayata geçirmesinin mümkün olmayacağını biliriz. Bu yüzdendir ki tüm makam ve kurumlarımız bu mücadelenin içinde olmak zorundadır. Cumhurbaşkanlığı makamı bizim dünyaya açılan tek siyasi penceremiz. Kendi ayaklarımız üzerinde duracaksak, dışarıda da, içeride de hiç durmadan çalışacak kadrolara sahip, aktif ve dinamik bir Cumhurbaşkanlığı makamına ihtiyacımız var.”
“Vizyon ortaksa, cepheleşmeye, birbirimizi ötekileştirmeye, ayrışmaya, bölünmeye gerek yok”
“Vizyonumuz Kıbrıs Türk halkının vizyonudur. Bizim vizyonumuz Kıbrıs Türk halkının varlığının, kültürünün ve kimliğinin geleceğe taşınması vizyonudur. Ve vizyon ortaksa, cepheleşmeye, birbirimizi ötekileştirmeye, ayrışmaya, bölünmeye gerek yoktur. Bugüne kadar böyle bir çaba içerisinde hiç olmadık, bundan sonra da asla olmayacağız. Evet biz, bizi bir an önce kapsamlı çözüme ulaştırabilecek çözüm formülünün şu anda müzakere masasında bulunan iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayanan federasyon olduğuna inanıyoruz. Evet biz, çözüm irademizi bıkmadan usanmadan ortaya koyarken, eş zamanlı olarak, bu öngörülemez, sürmez durumdan uzaklaşmamızı sağlayacak güven yaratıcı önlemlerin ve tek taraflı hamlelerin hiç zaman kaybedilmeksizin hayata geçirilmesini hedefliyoruz… Ve evet biz, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomiden, demokrasiden ve kendi kurumlarımızla kendi kendimizi yönetmekten tarafız. Bugünden itibaren, halkımızın tüm kesimlerine ulaşacak, her bir yurttaşımıza tek tek dokunacağız.”
“Adalıların ortak başarı öyküsünü hep birlikte yazacağız
“Kimseyle bir çekişmemiz, bir kavgamız yok. Kimse bizim ötekimiz değil. Biz kavga için gelmiyoruz… Biz çözüm için, barış için, sevda için geliyoruz…
Ve bir kez daha söylüyorum… Karşımızda duran her tülü engele, sınırlamaya rağmen asla umutsuz değiliz. Umut bizdedir… Umut Kıbrıs Türk halkındadır… Umut adalılardadır… Bu kadar sınıra, bu kadar engele rağmen, bunları yıkıp geçmiş, sesini, başarılarını dünyaya duyurmuş, kendi bireysel başarı öykülerini yazmış çok sayıda insanımız, çok sayıda kurumumuz var. Umut işte buradadır… Yarının Kıbrıs’ı için bugün… Bireysel ve kurumsal başarı öykülerimiz ortada… Bugün başlıyoruz… Kıbrıs Türk halkının, adalıların ortak başarı öyküsünü hep birlikte yazacağız…