Kadından Yaşam Destek Derneği (KAYAD), tecavüze uğradığını duyuran Tuğba Mimi adlı kadına karşı bir kesim tarafından başlatılan linç girişimi ve anti kampanyayla ilgili “tecavüze uğrayan kadına karşı yapılan linç girişiminin, tecavüzcüleri cesaretlendirdiğini, mağdurları ise susturduğunu” vurgulayan bir açıklama yaptı.
“Kadının beyanına dair” başlıklı, yazılı bir açıklama yayınlayan KAYAD, söz konusu tecavüz vakasıyla ilgili günlerdir toplumda yükselen tepkileri üzüntü ile izlediklerini bildirdi.
Ne KAYAD’ın, ne de toplumun içinde makamı her ne olursa olsun herhangi bir bireyin, bir kişinin tecavüze uğrayıp uğramadığına karar veremeyeceği belirtilen açıklamada, “Bu görev sadece ve sadece mahkemelerindir” denildi.
“Tecavüze uğrayan kadınların birçoğu ‘mağdur suçlama’ davranışları nedeniyle polise gitmiyor”
Açıklamada, “Sadece ülkemizde değil dünya çapında cinsel saldırı ve tecavüz vakalarında tek tanığın şikayetçi olması nedeniyle mahkumiyet oranı çok düşüktür. Tecavüze uğrayan kadınların birçoğu bugün toplumumuzda gözlemlediğimiz ‘mağdur suçlama’ davranışından dolayı polise gitmiyor veya gitmeye geç karar veriyor. Ardından ‘delil yetmezliği’ gerekçesiyle dosyalar ileriye sürülmüyor veya mahkemeye intikal etmeyi başaran dosyaların birçoğunda beraat söz konusu oluyor” ifadeleri kullanıldı.
İlgili Haber:
“Tecavüzcü özgür şekilde hayatına devam diyor, mağdurlar travmalar ve dışlanmış şekilde yaşamla başa çıkmaya çalışıyor”
Açıklama şöyle devam etti:
“Özellikle rıza kuramının hala yanlış anlaşılması ve bu bağlamda ciddi bilgi kirliliği ve ön yargıların oluşması sebebiyle tecavüzcüler ve cinsel saldırıda bulunma hakkını kendinde bulanlar hayatlarına özgür ve etkilenmemiş şekilde devam ederken tecavüz mağdurları travmaları ve toplum tarafından etiketlenmiş ve dışlanmış şekilde geriye kalan yaşamlarıyla başa çıkmaya çalışmaktadır.”
“Kadının beyanı esas alınmalı tabiri de toplumda yanlış anlaşılıyor”
Bu kapsamda, bir kadının polise gitme cesaretini bulduktan sonra, “kadının beyanının esas alınması” gerektiği vurgulanan açıklamada, “Son günlerde görüyoruz ki bu tabir de toplumumuz tarafından yanlış anlaşılmaktadır” denildi.
Kadının beyanın esas olmasının, kadının söylediklerine binaen tecavüz sanığının mahkum edilmesinin söz konusu olmadığı belirtilen açıklamada, “Kadının beyanı esas alınmalı ki kadının söylediği her söz, her cümle üzerine etkin tahkikat yürütülsün ve kadının anlattıkları doğrultusunda mahkemeye sunulacak dosya gerekli tüm emareleri içersin” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “Böylelikle mahkemeler tamamen aydınlanmış vaziyette tarafsız bir karar verebilecek durumda olur” denildi.
“Toplumun gündemi özgürce gezen tecavüzcüler ya da iade mekanizmalarının doğru çalışmaması değil”
Ülkede, toplumun bilgisine dahi gelmeyen pek çok tecavüz ve cinsel saldırı ile itham edilen kişinin özgürce dolaştığı ancak toplumun gündeminin bu olmadığı belirtilen açıklama şöyle devam etti:
“Bölünmüş bir adada yaşıyoruz ve tecavüzle itham edilen kişilerin iadesini sağlayacak mekanizmalar söz konusu olsa da bugün bu mekanizmalar etkili bir şekilde çalışmadı. Ancak ne yazık ki toplumumuzun gündemi bu da değil.”
“Bu iklim tecavüzcüleri cesaretlendiren, mağdurları susturan bir iklimdir.”
“Tecavüze uğradığını söyleyecek cesaret ve gücü kendinde bulan bir kadına karşı yapılan linç girişimi ve/veya anti kampanya sadece ona değil, hepimize zarar verecek bir davranıştır” denilen açıklamada, “Bu iklim tecavüzcüleri cesaretlendiren, mağdurları susturan bir iklimdir. Toplum olarak bundan zarar görmememiz mümkün değil. Tüm toplumu bu bağlamda sağduyuya davet ediyoruz. Polis, çalışmalarını bu yönde yaparsa daha doğru ve daha etkin bir çalışma yapmış olacaktır” ifadeleri kullanıldı.