Kaybedecek Neyimiz Kaldı?

Fatma Azgın


Hiç bir alanda başarımız yok..Borç, parasızlık ve sefalet kol geziyor..
Maşallah, yöneticilerin, siyasi parti elitlerinin, üst kademe memurların, 2009 öncesi bürokratların çok da endişe duydukları hissedilmiyor. Konumlarını sürdürseler de kaybetseler de gelirleri yine yüksek olacak..
Bu insanlar, halkın çoğunluğunun derdinden anlamıyor havasında. Mevcut durumdan etkilenmedikleri, üzüntü duymadıkları belli oluyor.

Tasa duyulsa, herkesi rahatlatacak acil önlemler alınmaya başlanması gerekmez mi?
Yüksek gelir sabihi ve elinde erk olanlar fedakarlık yapmaya henüz yanaşmıyor.

Anayasa değişikliği konuşulurken, halkın arasında uçurum yaratan bir kesimi refaha diğer kesimi fakirliğe iten ve neden olarak gösterdikleri “muktesep haklar”ın kaldırılacağından söz edilmiyor.
Demokrasi ve sivilleşmenin, zengin/ fakir olarak ayrılmış toplumda karşılığı ne olacak?
Zaten, bu anayasa değişikliklerinin meclisten geçeceği konusunda şüphelerim var..
Dereyi geçinceye kadar “hemfikir” görünenler, o gün gelince rotalarını çevirecekler. Aynı tavır, siyasi partiler yasası ve seçim yasasında da yaşanacak.
Anayasa onların güvencesi..Gelecekte seçim kaybetseler ne olur?

Baksanıza, geçicilerin sözleşmelerinin uzatılmamasını savunan koalisyonun büyük ortağı CTP’ye küçük ortak karşı çıkıyor..”Vicdanı sızlarmış”. Halkın bütününü gözeten bir tavır değildir bu..Kamu yönetiminin bir yerden başlayarak düzeltilmesine yönelik beklentileri böylece bertaraf ediliyor.

DP aynı yaklaşımı KOP ile KTFF’nin Zürih’te FIFA ve UEFA başkanlarının huzurunda imzadıkları anlaşma için dile getiriyor. “Osmosis gerçekleşecek” deniyor..
Herşeyini kaybetmiş bir toplumun gençleri spor alanında daha üst bir düzeye gelecek. Hem de uluslararası otoritelerin arabulucuğu ve gözetimi altında. Belki, bu girişimle dünya çapında sporcular yetiştireceğiz. Kimin umurunda?

Bu aralar yeniden başlayan Kıbrıs görüşmelerinde de aynı havalar çalınacak. Geçmişte olduğu gibi. Yıllar içinde çok fırsatlar kaybettik.

1992’de Butros Gali döneminde kendi ismini taşıyan bir harita ve çözüm planı üstünde New York’ta görüşmeler yapılmıştı. Bu plan 100 maddelikti ve Sn.Denktaş 91 maddede hemfikir olduğunu belirtmiş ve Kıbrıslıtürklerin toprak konusunda %29+ oranına düşebileceğini söylemişti. Ama bu çalışma hüsranla bitti.

1993-1994 yıllarında Butros Gali “Güven Yaratıcı Önlemler paketi”ni sundu. Lefkoşa havaalanı iki topluma da hizmet verecek, ve iki kapısı olacaktı..Hatta pasaport sorununu çözmek için de BM’nin vereceği seyahat belgeleri kullanılacaktı. Maraş bölgesi de BM kontrolünde açılacaktı.

G.Y.Ö.paketi kabul görmedi ve 10 yıl sonra Temmuz 2003’te Sn.Denktaş tarafından Kofi Annan’a ve Papadopulos’a aynı önlemler teklif edildi. Lefkoşa Havaalanının ortak kullanılması, Maraş’ın BM kontrolünde açılması önerisi yanında Türk hükümetinden hava, deniz limanlarının, Türk hava sahasının da Rum gemi ve uçaklarına açabileceği konusunda teyit aldığını belirtti.

Bu öneri zamanı geçmiş bir hamleydi..Çünkü K.C’nin AB üyeliği kesinleşmişti..

Şimdi KTFF’nun ve ona bağlı kulüp ve sporcularının uluslararası arenaya çıkma olasılığı doğdu..Göreceğiz, Annan planınında olduğu gibi gerektiği dönemde “evet” denilebilecek mi?
Yoksa “hayır” denip, 3-5 yıl sonra yeniden gündeme mi getireceğiz?
Rumlar’dan fazla bizim yararımıza olan bu fırsatı değerlendirebilecek miyiz?