Geçtiğimiz günlerde, gazetelerde çıkan bir haber, gündemdeki hareketlilik içinde ‘güme’ gitti. Neydi bu haber ? Söz konusu haber, önce Güney basınında çıkmış, daha sonra da Güney resmi makamlarınca doğrulanmıştı. Anastasiadis, Türkiye’de Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’a ‘özel’ bir mektup göndermişti. Rum Başkan’ın mektubu, biraz kutlama, biraz temenniler, biraz sitem, biraz da Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Kıbrıs’ta Çözüm’ için insiyatif alması dileklerini içeriyordu.
1 Eylül’de, Türkiye’nin çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı, Kuzey Kıbrıs’a geldi. Geldi ve bir soru üzerine “Bana Anastasiadis’ten ulaştırılmış böyle bir mektup yok.....” dedi. Herkes şaşırdı. Neyse.... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ziyaretini tamamladı ve Türkiyeye döndü. Mektup konusunda söyledikleri Rumları da şaşırmıştı. Hatta Yunanlıları da. Çünkü söz konusu ‘mektup’un, Yunanistan’nın Ankara Büyükelçisi tarafından ilgili yere iletildiği belirtilmekteydi.
‘Haber’ Türkiye basınında bazı gazetelerde de yayımlandı ama arkası gelmedi. ‘Mektup’ kaybolmuştu ama nasıl kaybolduğu, kim tarafından kaybedildiği v.s. konusunda tısss çıkmadı. Hala da çıkmıyor....
Olasılıklar :
Mektup adresine ulaştırılmıştı ama ‘hiç böyle bir mektup yokmuş, olmamış’ gibi davranılması uygun görülmüştü... Türkiye Cumhuriyeti, Güney’deki Cumhuriyeti tanımadığı (!) , dolayısıyla Cumhurbaşkanı’nı da tanımadığı (!) için mektubunu da ‘tanımama’nın (!) uygun olacağına karar vermişti.
Mektup, ulaştırılmıştı ama, ulaştırılan kişiler, adrese vermemeyi uygun görmüşlerdi...
Mektup ulaştırılmıştı ama, ulaştıracak kişiler, adresine ulaştırmayı ihmal etmişler veya unutmuşlardı...
Böyle bir mektup gönderilmemişti, Kıbrısın Rum Başkanı Anastasiadis yalan söylüyordu.
Böyle bir mektup vardı ama Başkan Recep Tayyip Erdoğan’a gerçekten ulaştırılmamıştı.
Böyle bir mektup vardı ve adrese da ulaştırılmıştı ama Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yalan söylüyordu.
Daha bir sürü olasılıklar sıralamak mümkün. Aman olan, gerçekten var olup olmadığı tartışılan mektuba oldu. Mektup kayıp (!!!!!!!).......
Bunlar olurken, her zaman olduğu gibi, politikacıların elinde kuklaya dönüştürülen, dalga geçilen, aldatılan, hatta alay edilen halklar ne yaptı ? Sustu, güldü, düşündü, bir daha düşündü ve yine sustu... Rum halkı da Türk halkı da...