Lefkoşa, 18 Aralık 2017 (T.A.K.): Lefke bölgesinde 1964 yılında kaybolan ve 2013 yılında kayıp arama çalışmalarında kalıntıları bulunan Rifat Salih, Lefke’de düzenlenen askeri törenle Öğretmen Kemal Özalper Şehitliği’ne defnedildi.
Rifat Salih, 6 Şubat 1964’te Hüseyin Ertan Ali ile birlikte Mağusa’ya giderken bazı Kıbrıslırumlar tarafından kaçırılmış, kalıntıları 53 yıl aradan sonra Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda Ayvasıl köyü yakınlarındaki Koççinodrimitya’da bir kuyuda bulunmuştu.
Rifat Salih için önce Şeyh Nazım Kıbrısi Camii’nde cenaze namazı kılındı, ardından Salih’in naaşı Öğretmen Kemal Özalper Şehitliği’ne taşındı. Şehitlikte saygı marşı eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu ve saygı atışı yapıldı. Salih, daha sonra toprağa verildi.
Lefke Kaymakamı Halil Çorba ile Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya’nın da katıldığı törende, yer tespiti için ortaya konulan çabalardan dolayı araştırmacı gazeteci Sevgül Uludağ ve kimlik tespit çalışmalarından dolayı da Kayıp Şahıslar Komitesi’nden Ziliha Uluboy’a “kayıp” Rifat Salih’in ailesi tarafından birer plaket verildi.
HACISALİH
Rifat Salih’in oğlu Salih Hacısalih, törende yaptığı konuşmada, 4 Şubat 1964’de Mağusa’ya gitmek üzere köyden ayrılan babasının sırf Türk olduğu için alıkonulduğunu ve hunharca öldürüldüğünü, kalıntılarının yerinin araştırmacı-gazeteci Sevgül Uludağ’ın çalışmalarıyla tespit edilebildiğini kaydetti.
“Bu tabloları bir kez daha görmek istemediklerini, adada barışın 1974’te sağlandığını” belirten Hacısalih, 1974 öncesi bölgeden çıkan birinin aile mensuplarının, her zaman “Acaba geri dönecek mi?” sorusunu kendi kendine sorduğunu kaydetti.
ÇORBA
Lefke Kaymakamı Halil Çorba ise, “kendisi babasının 1974 şehitlerinden oluşundan dolayı hissedilen acıları çok iyi bildiğini” kaydetti.
Bunun bir ibret tablosu olduğunu ifade eden Çorba, “Kıbrıs sorununun 1974’te başladığını savunanların bu tabloyu iyi incelemesi gerektiğini” kaydetti. Çorba, “verilen şehitler sayesinde ailelerin çocukları için “Acaba geri dönecek mi?” sorusunu sormadığını” belirtti.
(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 18.12.2017)
O artık “kayıp” değil…
Dün "kayıp" Rifat Salih'in Lefke'de yapılan cenaze törenindeydik... Tam 53 yıl sonra, evinin tam karşısındaki şehitliğe küçük bir tabut içerisinde geriye döndü...
Rifat Salih, henüz 19 yaşında bir lise talebesi olan Ertan Ali'yle birlikte tam da buradan portokal yüklü kamyonuyla yola çıkmıştı... Lefke'den Mağusa'ya ihracat için portokal götürmeye gidiyordu - Rifat Salih çok çalışkan bir insandı - bir yandan narenciye kontraktörlüğü yapıyor, öbür yandan ekmekçilikle de uğraşıyordu... Ancak Mağusa'ya varamadı - Lefke'den 6 Şubat 1964'te çıkmış ve varacağı yere hiç ulaşamamıştı çünkü bazı Kıbrıslırumlar onu ve Ertan Ali'yi Koççinodrimitya'da tutukladılar, öldürdüler ve bir kuyuya gömerek "kayıp" ettiler...
2008 yılında bir Kıbrıslırum okurumuz bize onların gömüldüğü Koççinodrimitya'daki sıra kuyuları gösterdi - çok değerli arkadaşım, kendisi de bir "kayıp" yakını olan Maria Yeorgiadu'nun da değerli yardımlarıyla bu Kıbrıslırum okurumuz bize neler olup bittiğini aktardı. Kayıplar Komitesi yetkililerine bu sıra kuyuların yerini göstermekle kalmadı, aynı zamanda bir de harita verdi bu sıra kuyuların tam yerlerini gösteren... Ona ve Maria'ya çok çok teşekkür ediyorum...
Rifat Salih emekçi bir insandı - üç evlatçığına ve eşine bakabilmek için canla başla çalışıyordu. Ertan Ali bir lise öğrencisiydi. İkisi de sivil insanlardı... Soğukkanlılıkla öldürüldüler ve bir kuyuya gömüldüler...
Rifat Salih'in kamyonunda bulunan portokalları, onu öldüren Kıbrıslırum katiller, köyde ahaliye dağıtmıştı. Bu katiller, Rifat Salih'in kamyonunu alıp işlevini değiştirip kullanmaya devam ettiler. Köye gittiğimizde bu türden birkaç kamyon gördük ve bunlardan birisinin Rifat Salih'e ait olabileceğini anlattı bize Kıbrıslırum okurumuz...
3 Kasım 2017'de Ertan Ali'yi defnetmiştik - Rifat Salih de kendi evinin tam karşısındaki Lefke şehitliğine, Ertan Ali'nin mezarının yanına defnedildi. Cenaze törenine Ertan Ali'nin yeğeni Çağan Baysan da katılarak, Rifat Salih'in defnedilmesinde hazır bulundu...
Cenaze töreninde Rifat Salih'in sevgili oğlu Salih Hacisalih bir konuşma yaparak "74 öncesinde bir kişinin evinden çıktığı zaman geri dönüp dönmeyeceğinin belli olmadığını, 74 sonrası böyle bir şey olmadığını" söyledi...
"Kayıp" Rifat Salih, artık "kayıp" değil... Artık bir kuyuda değil üstünde adı bulunan bir mezardadır. Ben de katıldım cenaze törenine ve sevgili ailesinin acısını paylaştım... Bir çelenk de ben götürdüm mezarına... Işıklar içinde uyusun Rifat Salih... Ailesi de huzura kavuşsun bir nebzecik de olsa...
Oğlu Bülent 31 Ocak 1964’te dünyaya gelince Kemal Ufuk, 6 Şubat 1964’te Rifat Salih’le birlikte Mağusa’ya gidemedi, yerine Ertan Ali gitti…
Babasının hayatını kurtaran bebek…
Kemal Ufuk ya da Lefke’de bilinen adıyla “Hurma Kemal”la “kayıp” Rifat Salih’in cenaze töreninde tanışıyoruz.
Cenaze töreninde Bülent Ufuk, “Ben doğduğum için babam Rifat dayıyla Mağusa’ya gidemediydi, yerine Ertan Ali gittiydi” diyor… Gidip babasını buluyoruz dünkü cenaze töreninde ve ayaküstü konuşuyoruz…
Rifat Salih, Baf’ın Pidargu köyünden Salise Hanım’la evlenmişti – Salise Hanım, Lefke’ye gelin gittiği zaman, kardeşleri Kemal ve Özdemir’i de yanında götürmüştü… Rifat Salih hem ekmekçilik yapıyordu, hem de bahçeleri vardı, Kemal ve Özdemir ona yardım ediyorlardı…
Kemal Ufuk, her zaman Rifat Salih’le Mağusa’ya portokal götürmeye gider gelirdi fakat 31 Ocak 1964’te eşi Sevim Ufuk hanım doğum yapmış ve bir oğlan çocuğu dünyaya getirmişti: Bülent Ufuk’tu bu…
Bu yüzden 6 Şubat 1964’te Kemal Bey, Rifat Salih’le birlikte Lefke’den Mağusa’ya gitmemiş, yeni doğum yapmış ve rahatsız olan eşiyle birlikte kalmıştı… Bunun üzerine Rifat Salih, Kemal Bey’in yerine yanına Ertan Ali’yi alıp yola çıkmıştı…
Bülent Ufuk, “Babam, ben doğdum diye gitmedi” diyor…
Rifat Salih ve Ertan Ali gitmiş ve bir daha geri dönememiş…
Kemal Bey, “29 Aralık 1963’te ben gittiydim Rifat Salih’le birlikte portokal götürmeye” diye anlatıyor.
“Mağusa’dan dönüşün askeri bir jip bizi takip ettiydi. Gaziveran’a kadar… Sonra oradan başka bir jip peşimize düştüydü. Ama sağ salim geldiydik Lefke’ye” diye hatırlıyor. Ve şöyle diyor:
“Sonra eşim doğum yaptı. Ben gidemedim. Ertan geldi. Kızkardeşim Salise kızardı kendine, “Gitme be Ertan, gençsin” diye. Ertan Ali da “Yok Salisaba, bir şey olmaz” dedi, gitti ve geri dönmedi. Ne Ertan Ali, ne Rifat Salih…”
Baba-oğulun fotoğrafını çekiyorum… Bülent Ufuk’un dünyaya gelişi, Kemal Ufuk’un hayatını kurtarmış…
Kemal Ufuk hayatta kalabilmiş, onun yerine giden Ertan Ali “kayıp” edilmiş, ancak 53 yıl aradan sonra küçük bir tabutta işte buraya geri dönebilmiş… Rifat Salih gibi… İkisi aynı kuyuya gömülmüşler… Şimdi de ikisi yan yana aynı şehitliğe defnediliyor…
Hayat ne kadar tuhaf ve beklenmedik şeylere gebe…
Bir bebek babasının hayatını kurtarıyor… Bir hayat kurtuluyor ama bir başka hayat yok oluyor… Ve tüm bunları sanki de bir alacakaranlık kuşağındaki gibi yaşıyoruz…