FILELEFTHEROS
Lefkoşa, 2 Aralık 2013 (T.A.K): Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, 3-5 Aralık tarihleri arasında Strazburg’ta gerçekleştireceği toplantıda Kıbrıs’taki “kayıplar” konusunu da ele alacağı belirtildi.
Fileleftheros gazetesi Kıbrıs’taki “kayıplar” konusunun Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi zirvesinin, Avrupa Konseyi Daimi Delegeler Komitesi (EMA)düzeyinde ele alınacağını yazdı.
Gazete “kayıplar” konusunun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasının ele alınması sırasında görüşüleceğini de belirtti.
Habere göre Avrupa Konseyi (İnsan Hakları Komitesi) geçtiğimiz Ekim ayında gerçekleştirdiği toplantı sırasında, Aralık ayında yapılacak olan toplantıya, araştırmalarının süreci konusunda bilgi vermesi için Kayıp Şahıslar Komitesi’ni de çağırmaya karar verdi.
Gazete ayrıca toplantı sırasında AİHM’in 18 Eylül 2009’daki Varnava davasına ilişkin olarak Türkiye’yi suçlu bulan kararının hayata geçirilmesine ilişkin herhangi bir karar verilmesinin beklenmediğini ve konunun 2014 yılına havale edilmesinin beklendiğini yazdı.
(TAK Ajansı Rumca Haber Bülteni’nden – 2.12.2013)
**************************
TAK
“Kayıp Şahıslar Komitesi’nden Nami’ye teşekkür…”
Lefkoşa, 2 Aralık 2013 (T.A.K): Kayıp Şahıslar Komitesi, Dışişleri Bakanı Özdil Nami’ye Komite’ye Kıbrıslıtürk toplumu adına yaptığı 50 bin dolarlık bağıştan dolayı teşekkür etti.
Kayıp Şahıslar Komitesi tarafından yapılan yazılı açıklamada, 2013’ün komitenin bugüne kadarki en başarılı yılı olduğu kaydedildi ve 2013 yılında 126 kayıbın kimlik tespitinin yapıldığı ifade edildi.
Bugüne kadar ulaşılan 464 kayıbın kalıntılarının ise kimlik tespiti için beklediği kaydedilen açıklamada, 1012 kayıp şahıs için ise kazılar yapılarak tespit yapılmasının beklendiğini ifade etti.
Bu yıl yapılan büyük sayıdaki kimliklendirme çalışmalarının komiteyi mali bir yük altına soktuğu da kaydedilen açıklamada, yapılan bağışın bu anlamda önemli olduğu vurgulandı.
(TAK Ajansı Haber Bülteni’nden – 2.12.2013)
**********************
RADİKAL
“Dersim katliamını yapanlar ilk kez konuştu…”
1938'de Dersim'de gerçekleştirilen büyük katliama katılan askerler Dersim'de ne yaşandığını ilk kez anlattı.
“Dersim’in Kayıp Kızları” filminin yönetmeni Nezahat Gündoğan, ikinci filmi “Hay Way Zaman”da katliama katılan dört askeri buldu. Yozgatlı Haydar Yıldırım, Erzurumlu Mehmet Ali Çiftçi, Malatyalı Haşim Özçelik ve Konyalı Mehmet Ali Doğaner; Gündoğan’ın 5 Aralık’ta galası yapılacak yeni filminde katliamı anlattı.
Taraf gazetesinden Müjgan Halis’in haberine göre filmde yer alan askerlerden Mehmet Ali Doğaner; Dersim Katliamı’nın bir numaralı ismi General Abdullah Alpdoğan’ın İstihbarat Amiri. Filmin çekiminden sonra Haydar Yıldırım ile Mehmet Ali Doğaner vefat etti, ancak diğer iki isim yaşıyor.
Nezahat Gündoğan, askerlerin aradan 74 yıl geçmesine rağmen Dersim’i hâlâ karış karış hatırladıklarını anlattı. Taraf’ın sorularını yanıtlayan Gündoğan; “Yaşları ilerlemiş olmasına rağmen katliama katılan askerler, her şeyi bütün detaylarıyla hatırlıyordu. Hepsinin akli dengesi yerindeydi. Ancak İstihbarat Amiri Doğaner’in görüşmesinde MİT de bulundu ve her şeyi anlatmasına izin vermediler” dedi.
Katliamdan bir ay kadar önce Elazığ’da “zehirli ve yakıcı gaz eğitimi kursu” açıldığını da tespit ettiklerini söyleyen Gündoğan, “Alpdoğan’ın Milli Savunma Bakanlığı’ndan zehirli gaz istediği telgrafı ilk kez yayınlayacağız” diye konuştu.
“TUNCELİ’Yİ TEMİZLEDİK”
Film Gülver’in hikâyesi etrafında şekillense de, en önemli yanı katliama katılan askerlerin tanıklıkları. Onlardan ilki Mehmet Ali Doğaner. Doğaner, katliamı şöyle anlatmış: “Tunceli’nin temizlenmesi gerekiyordu. Ordu, girdi çıktı. Yani sıcak çatışma olmadı. Bizimkiler vardılar, temizlediler. Karşılık veren yoktu. Ufak tefek çapulculuk oluyordu. Yoksa devletle alakaları yok onların. Bizimkilerin çok zaiyatı olmadı yani. Bu temizlik yapılırken haksızlık edildi tabii, özür dilenmeli.”
“37 KİŞİYİ ÖNÜMÜZE KATIP GÖTÜRDÜK”
Erzurumlu bir hacı olan Mehmet Ali Çiftçi, Dersim Katliamı’nda yer alan askerlerden biri. İlk hatırladığı yüzbaşının kendilerine Dersim hakkında söyledikleri: “Yüzbaşı geçti ortaya. Dedi, ‘Arkadaşlar biliyor musunuz, biz nereye gidiyoruz. İçimizde bir çıban var. O çıbanı paylamaya gidiyoruz. Onlar da bütün Kızılbaştır’ dedi.”
İnsanların topluca öldürüldüğü anlara dair ise şunları söylüyor Çiftçi: “Köylere çıktık. Tüfeğini teslim etmemiş, devlete teslim olmamış, onları evlerinden çıkartıyoruz; önümüze katıyoruz. 37 kişi topladık. Önümüze kattık. Kutuderesi derler, bir büyük bir dere. Makineli tüfekler yerleşmiş orada. Bizi geriye aldılar, ateş emir verdiler. 37 kişi bir salavat çekti ki, dağ taş inledi... Onları oturtuyorlardı birarada. Makine tüfekleri gır gır baştan çıkıyor. Bütün kırıyorlardı.”
Haşim Özçelik, Malatya’nın Arguvan İlçesi’nden. Dersim Katliamı’na ilişkin hiçbir pişmanlığının olmadığını kendi ifadeleriyle anlatıyor: “Harbe gideceğiz dediler. Harbe gidiyoruz, ne için gidiyoruz? Adam vurmaya. Ne kadar adam vurduk biliyor musun? Adam kalmadı, öldü Dersim’de. Çok öldü. Ölenin sayısını mı bileceğim? Ne üzüntü duyam ölenlerden dolayı. Öldürmeye gidiyoruz, üzüntü mü duyacağız?”
DÖRT HAİN: FARE, KURT, DOMUZ, KÜRT
Yozgat Sorgunlu Alevi bir asker olan Haydar Yıldırım, katliamı ağlayarak anımsayanlardan: “Onların yaptığı iş acı, cin biberi gibi. İnsanlığa yakışmıyor. O zamanın yarasını açma.” Yıldırım, alay kumandanının benzetmesini ise dün gibi hatırlıyor: “Bir alay kumandanımız geldi, Konya’dan. Dedi ki, ‘Arkadaşlar dünyada dört hain var: Biri fare, biri kurt, biri domuz, biri Kürt. Bunun dördü de hain.’ O adamdan duydum. 500-600 kişi ağır makineli tüfeklerle öldürdüler, Harçik ırmağına attılar. Harçik Irmağı’nın 500 metre aşağısı kıpkırmızı aktı.”
(RADİKAL – 1.12.2013)