Birleşmiş Milletler Zorla veya İstem Dışı Kayıp Edilmelere İlişkin Çalışma Grubu’nun Kıbrıs’la ilgili raporu yayımlandı...
Birleşmiş Milletler’in Cenevre’deki İnsan Hakları Konseyi’nin 51nci Oturumu’na sunulan raporda, Kıbrıs’taki “kayıplar” konusu değerlendiriliyor, grubun 5 ile 12 Nisan 2022 tarihleri arasında Kıbrıs’a gerçekleştirdiği sekiz günlük ziyarette elde ettiği bilgiler paylaşılıyor ve değerlendirmelerde bulunuluyor.
7 Eylül 2022 tarihli raporu, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Bunu yaparken, Çalışma Grubu’nun “kayıplar”ın yanısıra “mülteciler/iltica” konularındaki gözlemlerinin çevirisini yapmayıp, yalnızca “kayıplar” konusunda yazdıklarını özetle Türkçeleştirdik. Raporda özetle şöyle deniliyor:
*** Birleşmiş Milletler Zorla veya İstem Dışı Kayıp Edilmelere İlişkin Çalışma Grubu’ndan bir delegasyon, 5-12 Nisan 2022 tarihleri arasında Kıbrıs’a sekiz günlük bir ziyaret gerçekleştirmiştir.
*** 1963-64 ve 1974 olayları ardından kayıp edilmiş olanların yakınlarının gerçeği bilme hakkı, adalet, tazminat ve anılaştırma hakkı dahil genel olarak insan haklarının korunması ve ileri götürülmesi üzerinde adanın bölünmüşlüğünün devam etmesi, etki yapmaktadır.
*** Arama etkinliklerine yönelik Kayıplar Komitesi’nin önemli başarılarını tanımakla birlikte, son yıllarda aramalarda yavaşlama görülmüştür ve önemli sorunlar bulunmaktadır. Kıbrıs’ta kayıp edilmelerin üzerinden geçen sürenin yanısıra pek çok kayıp yakını ile şahidin ilerleyen yaşları da dikkate alındığı zaman, kazılar, kimliklendirme ve kurbanlardan geride kalanların yakınlarına iadesinin hızlandırılması için ivedi önlemler gerekmektedir. Bu bağlamda, Kıbrıs’ta kayıplar konusunun depolitize edilmesi ve insancıl bir konu ve bir insan hakları konusu olarak muamele görmesi zorunludur.
*** Kayıp şahıslar konusunda somut sonuçlara ancak tüm ilgili tarafların koşulsuz bağlılığı, samimiyeti, şeffaf işbirliği ve kayıp yakınlarının gerçek, adalet, tazminat ve anılaştırma haklarının korunması ve ileri götürülmesiyle ulaşılabilir... Güvensizliği gidererek tüm kayıp yakını ailelerin acısına nihayet son vermek önemlidir. Kayıp şahıslar konusunun çözümü hem kayıp yakınları, hem de Kıbrıs’ın geleceği için zorunludur.
*** Çalışma Grubu Kıbrıs’ta bireylerin kayıp edilmiş olmasıyla, büyük olasılık zorla kayıp edilmelerle sonuçlanan insan hakları ihlallerine yönelik olarak Kıbrıs’ta cezai soruşturmalar ve kovuşturmalar hakkında herhangi bir ilerleme kaydedilmemiş olmasından kaygı duymaktadır. Her ne kadar da bu konu, hakikat, tazminatlar ve anılaştırmayla birlikte önemli bir unsur ola dahi, Kıbrıs’ta hesap verilebilirlik konusuna pek az vurgu yapılıyor.
Birleşmiş Milletler Zorla Kayıp Edilmelere İlişkin Çalışma Grubu'na göre, Kayıplar Komitesi'nin araştırma, kazı ve kimliklendirme sürecini hızlandıracak ivedi önlemler gerekiyor...
*** Bu konuda Çalışma Grubu’nun ziyareti esnasında kayıp yakınları dahil görüşülen pek çok kişi, hesap verilebilirlik konusunun öne çıkarılması halinde, kayıplar için arayışların tehlikeye gireceğini belirtmiştir ki bu da Kayıplar Komitesi’nin insancıl göreviyle aynı çizgidedir. Her ne kadar da Çalışma Grubumuz kayıp yakınlarının bu çerçevedeki pozisyonu anlıyor ve saygı duyuyorsa da, uluslararası standartlara göre zorla kayıp edilmelerle ilgili etkili bir araştırmada, kayıp şahısların nerede olduğu, akibetleri, kayıp edilme koşulları ve bunu gerçekleştiren şahısların kimlikleri hakkında bilgiyi de içermelidir. Böylesi bir araştırma yalnızca bir devletin uluslararası yükümlülükleri altında zorunlu olmakla kalmayıp aynı zamanda dokunulmazlığa karşı, hakikati öğrenme hakkını gerçekleştirmektee, kurbanlara ve topluma bir bütün olarak adalete ulaşmakta ve ayrıca böylesi korkunç suçların tekrardan işlenmemesini garanti altına almakta en etkili yöntemdir. Buna ek olarak araştırma sürecindeki tüm ilgili bilgiler ki buna olası suç kanıtları da dahildir, uygun biçimde toplanmalı ve gelecekte açıklanmak ve daha ileri aşamada kullanılmak üzere korunmalıdır.
*** Aynı zamanda hakikatı öğrenme hakkına saygıya ilişkin olarak pek çok kayıp yakını sevdiklerinden geride kalanları aldıkları zaman – ki kimi zaman bu yalnızca küçük bir kemik olmaktadır – bunun yeterli olmadığını, bunun çoğu zaman daha da fazla yara açabileceğine ve daha fazla soruların ortaya çıkmasına yol açtığına işaret etmişlerdir. Çalışma Grubumuz, gerek bireysel bir hak olarak, gerekse kollektif bir hak olarak kayıp yakınlarının hakikatı bilme hakkını koruyup öğleri götürmek maksadıyla bir “hakikati anlatma uygulaması”nın yaratılmasının çok önemli olduğuna inanmaktadır.
*** Başka alanlarda da ilerleme gerekmektedir, gerek yasal çerçeve, gerekse önleyici önlemler bakımından... Tüm Şahısları Zorla Kayıp Edilmelerden Korumaya İlişkin Uluslararası Konvansiyonu ratife ederek ve Ceza Yasası’na zorla kayıp edilmelere ilişkin bir otonom suçun eklenmesiyle bu önlemlerin bir kısmı hızla alınabilinir.
*** Birleşmiş Milletler Zorla veya İstem Dışı Kayıp Edilmelere İlişkin Çalışma Grubu, Kıbrıs’ta Luciano Hazan (Başkan), Aua Balde (Başkan Yardımcısı) ve Henrikas Mickevicius (üye) tarafından temsil edilmiş ve Kıbrıs’a ziyaretleri 5 ile 12 Nisan 2022 tarihlerinde sekiz gün sürmüştür.
*** Çalışma Grubu, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne ülkeyi ziyaret için davet yapması nedeniyle teşekkür ediyor. Çalışma Grubumuz ayrıca ziyaret öncesinde ve ziyaret esnasında işbirliği nedeniyle özellikle Dışişleri Bakanlığı’na teşekkür ediyor.
*** Çalışma Grubu, BM Kıbrıs Barış Gücü UNFICYP’e, Kıbrıs’a ilişkin Genel Sekreteri Özel Danışmanı’nın Ofisi’ne ve Kayıplar Komitesi’ne destekleri için teşekkür ediyor.
*** Kıbrıs ziyareti esnasında Çalışma Grubu Cumhurbaşkanlığı İnsani İşler Komiseri ve onun özel danışmanıyla, Dışişleri Bakanlığı temsilcileriyle, Başsavcılık Ofisi’yle, Kıbrıs Polis Departmanı’yla, Cezaevi Departmanı’yla, Kıbrıs Nöroloji ve Genetik Enstitüsü temsilcileriyle görüştü. Çalışma Grubu ayrıca İnsan Haklarınının Korunup Uygulanması Komiseri ile de görüştü. Çalışma Grubu, üst düzey yetkililer ve karar mekanizmalarındaki yetkililerle görüşme taleplerinin çoğunun karşılanmaması nedeniyle üzgündür. Bunun sonucunda ziyaret esnasında Tüm Şahısları Zorla Kayıp Edilmelerden Korumaya İlişkin Uluslararası Konvansiyonu’nun ratife edilmesi konusu, zorla kayıp edilmelerin ceza yasalarına girmesi ve zorla kayıp edilen kurbanlara yönelik iyileştirici tedbirlerin uygun biçimde tartışılıp ele alınması mümkün olmamıştır.
*** Çalışma Grubu, Kıbrıslıtürk toplumu lideri ile bir toplantı gerçekleştirmiş ve onun bazı danışmanları da bu toplantıya katılmıştır.
*** Ziyaret esnasında Çalışma Grubumuz, hem Kıbrıslırum, hem de Kıbrıslıtürk toplumundan kayıp yakınlarıyla toplantılar yapmış, ayrıca insan hakları savunucuları, hukukçular, akademisyenler ve diğer sivil toplum örgütü temsilcileriyle de görüşmüştür. Çalışma Grubu bu toplantılar akatılan herkese çok teşekkür ediyor. Çalışma Grubumuz ayrıca çeşitli anılaştırma merkezlerini ve kazı alanlarını da ziyaret etmiştir.
*** Çalışma Grubumuzun insancıl süreç altında Kıbrıs’a ilişkin veri tabanında zorla kayıp edilmelere ilişkin herhangi bir dava bulunmuyor. Ancak Kayıplar Komitesi’nce oluşturulan resmi listede 1963-64 ve 1974’te kayıp edilmiş olan 2002 kişilik resmi listede halen 775 Kıbrıslırum ile 201 Kıbrıslıtürk’ün hala kayıp olduğunu kaydediyor.
*** Çalışma Grubumuz, “kayıp şahıslar” ile “zorla kayıp edilen kurbanlar” kavramları arasında gerek hukuki, gerekse gerçek farklılıklar bulunduğunu biliyor, bu sonuncusu grubumuzun görevinin konusudur. Ancak kayıp şahıslar kavramına daha geniş baktığımızda, buna zorla kayıp edilmiş olanlar da dahildir ki Kıbrıs’ta kayıp edilenlerin çoğu da bu tanıma konabilir.
*** Ziyaret esnasında Çalışma Grubumuz, Kayıplar Komitesi’nin araştırma süreci çerçevesinde iki toplumlu işbirliğinin yararlarına ilk elden tanık olmuştur. Çalışma Grubu ayrıca Komite’nin tüm bu süreçte yeraltını görebilen radar ve uydu görüntüleri kullanımı dahil, yeni teknolojiler kullanmaya hazır olmasını memnuniyetle karşılar. Çalışma Grubu ayrıca komitenin kayıtları dijitalleştirmek için attığı adımları ve operasyonları hızlandırmak için araştırma kapasitesini arttırma öngörüsünü de memnuniyetle karşılar.
*** 2016’dan bu yana, kazılarda ve kimliklendirmedeki başarı oranı düşmüştür – 2019’da 42 kimliklendirme yapılmıştır, oysa 2017’de bu rakam 117 idi. Kayıplar Komitesi’nin de işaret ettiği gibi bu düşüş yeni gömü yerlerini bulmakta yaşanan zorluklar, zaman içerisinde esas gömü alanlarındaki oynamalar/değişiklikler ve kalıntıların başka yere taşınmış olması ile COVID 19 pandemi sürecinin yarattığı etkiden kaynaklanıyor.
*** Kıbrıs’ta kayıp şahıslar için aramaları zorlaştıran ana faktörlerden birisi zamanın geçişidir. Görgü tanıkları yaşlandıkça hatırladıkları da solmakta ve onlar yavaş yavaş ölürken, toplanmış olan bilginin güvenilirliği de bundan etkilenmektedir. Zaman içerisinde adanın değişen topografisi, özellikle gömü yerlerinin bulunmasında zorluklar yaratmıştır. Bu çerçevede Kayıplar Komitesi’nin belirttiğine göre örneğin 2019’da kazı yapılan 1,473 kazı alanından ancak yüzde 11’inde kalıntılara ulaşılmıştır. 2022 yılında ise bu oran yüzde 25’e çıkmıştır.
*** Ziyaretimiz esnasında pek çok kayıp yakını, bu sürecin yavaşlığından ve gecikmelerden ötürü yaşadıkları düşkırıklığını ifade etmişlerdir. Çalışma Grubumuz ayrıca gerek kayıp yakınlarının, gerekse şahitlerin sunmuş olduğu görünürde değerli bilgilerin, Kayıplar Komitesi tarafından araştırma aşamasında tam olarak değerlendirilmediği yönünde iddiaları da dinlemiştir. Bunun da ötesinde Komite’de operasyonel kararların konsensüsle alınması nedeniyle, siyasi ve başka değerlendirmeler – örneğin toplumlar arasında başarılı kimliklendirmeleri dengede tutmak gibi – nedeniyle, araştırma ve özellikle bilinen gömü alanlarında ilerlemeyi engellediği de belirtilmiştir.
*** Örneğin Çalışma Grubu’nun ziyareti esnasında 1974’te bir grup Kıbrıslırum paramiliter grubun öldürüp gömdüğü düzinelerce Kıbrıslıtürk sivilin bulunduğu Atlılar köyündeki mezarda kazıların yıllardır beklemede olduğu hakkında bilgilendirilmiştir. Bu bağlamda Çalışma Grubu, komitenin 2023’te bu alanda kazılara başlamaya hazır olduğunu memuniyetle karşılıyor.
*** Çalışma Grubu ayrıca olası toplu mezarlara ilişkin önemli bilgilerin öteki toplumdan güvensizlik ya da siyasi hesaplar nedeniyle gizlenmekte olduğuna ilişkin raporlar da almıştır. Bir başka deyişle bu söylenenlere göre, bir tür de fakto “quid pro quo” (karşılıklılık) pratiğinden söz edilmektedir ki bir taraf ancak öteki taraf da aynı şekilde davranırsa kayıpların kalıntılarının bulunacağı bilgileri vermektedir. Böylesi raporlar Çalışma Grubumuzu derinden endişlendirmektedir ve her iki tarafı da kayıp şahıslar konusunu politikadan uzak tutmaya ve bunu insancıl bir konu ve bir insan hakkı olarak ele almaya davet etmektedir.
*** Kayıplar Komitesi tarafından bulunan bazı gömü yerleriyle oynanmış ve bazı kalıntılar bilinmeyen noktalara taşınmıştır. Bu gömü yerlerinin çoğu, adanın kuzey bölümündedir. Bunun sonucunda kayıp yakınları ancak çok küçük kalıntılar alabilmekte ya da hiç kalıntı alamamakta, bu da onların acılarını daha da uzatmaktadır.
*** Böylesi ufak kalıntıların, kayıp yakınlarının acılarının katlanmasına nasıl yol açtığı hakkında ilk elden tanıklıklar dinlenmiştir. Bu durum onların acısını katlayıp uzatmaktadır. Pek çok kayıp yakını da bu küçük kalıntıları alıp gömmekte ve yaraların bir tür kapanışına ulaşabilmek için bunu yapmaktadır. Ancak başka aileler bu küçük kalıntıları alıp gömmeyi reddetmektedir - bu bazan bir kayıp şahsın tek bir dişi olacak kadar küçücük bir kalıntı olmaktadır ve bunu alıp gömmeyi reddeden kayıp yakınları, Komite’den aramayı sürdürmesini istemektedir. Komite ise kayıp yakınlarının bu kalıntıları alma ya da almayı reddetmelerine bakılmaksızın, DNA testleriyle eşleşme olduğu zaman, sözkonusu kayıp şahıs davasının ortak listeden çıkarıldığını teyit etmiştir. Ancak arayış, diğer kalıntıların da tam olarak bulunup kazılmasına kadar devam ettirilmektedir.
*** Bir diğer önemli nokta, 1963, 1964 ve 1974 yıllarında Kıbrıs’ta asleri, polis ya da insancıl bir varlığı bulunan ülkelerin ve örgütlerin ilgili arşivlerinde bilgiye ulaşma konusudur. Çalışma Grubu, 2021 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti Milli Muhafız Ordusu arşivlerine ulaşımın Kayıplar Komitesi’ne açıldığını not etmektedir. Komite ayrıca Lefkoşa’da BM Barış Gücü arşivleri ile New York’ta BM Merkezi arşivlerinde de araştırma yürütmüştür.
*** Kayıplar Komitesi’ne adanın kuzeyindeki askeri bölgelere daha fazla ulaşımını Çalışma Grubumuz memnuniyetle karşılarken, gelecek üç yıl içerisinde 30 yeni alanın buna dahil olduğu belirtilmektedir... Çalışma Grubumuz, Türkiye’deki askeri otoriteye çağrısını yenilemekte ve Kayıplar Komitesi’nin adanın kuzeyindeki gömü yerlerine ulaşımına her zaman açık olmasını belirtmektedir. Yeni gömü yerleri bulmak maksadıyla Türk askeri arşivlerine tam ulaşımın Komite’ye tanınmasının da önemli olacağını belirtmektedir.
*** Her iki toplumdan da kayıp yakınları, Kayıplar Komitesi’nin yürüttüğü araştırmalar ve kazı aşamalarında şeffaflıktan yoksun olduklarını ileri sürmüşler ve bundan kaynaklanan düşkırıklıklarını ifade etmişlerdir. Çalışma Grubumuz, uluslararası standartlar uyarınca, kayıp yakınlarının araştırma sürecine katılımlarının önemine işaret eder ve gerek araştırma, gerekse araştırmadaki gelişme, gerekse gelişme olmayışı hakkında tüm kayıp yakınlarının bilgilendirilmesinin öneminin altını çizer. Bunun anlamı ayrıca sevdikleri henüz bulunmamış olanların araştırma sürecinin tüm aşamalarına ilişkin bilgilendirilmesi ihtiyacıdır. Çalışma Grubu, 2021-2024 yıllarına ilişkin Kayıplar Komitesi stratejik hedeflerine ilişkin bilgiler arasında kayıp yakınlarına desteğin arttırılmasının ve ayrıca kamuoyuna ulaşımın da arttırılacağının belirtiliyor olmasından menuniyet duyar.
(Birleşmiş Milletler Zorla veya İstem Dışı Kayıp Edilmelere İlişkin Çalışma Grubu’nun Kıbrıs’la ilgili Eylül 2022 tarihli raporunu özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).
(Devam edecek)
Birleşmiş Milletler'in Zorla Kayıp Edilenlere ilişkin Çalışma Grubu, Kıbrıs'ta kayıplarla ilgili sorunları inceledi... Resim, Ayguruş'taki kazılardan görünüm...