Kayıp Şahıslar Komitesi’nde 15 sene Kıbrıslı Türk üye olarak görev yapan Gülden Plümer Küçük, her iki tarafın kayıplarının görünür kılınmasının ve haklarının verilmesinin siyasi nedenlerle çok zaman aldığını kaydederek, “En büyük kazanım bu mekanizmanın kayıpların insan haklarına cevap vermesidir” dedi.
2005 yılında üç ay Kayıp Şahıslar Komitesi’nin o dönemki Kıbrıslı Türk üyesi olan Rüstem Tatar’ın asistanı olarak görev yapan ve sonrasında 15 sene komitedeki Kıbrıslı Türk üye olan Gülden Plümer Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin internet sayfasından geçmişle ilgili her şeyin kaldırıldığını, geçmişi tarihe bırakmak için görev süresince yaşananları kitapta topladığını söyledi.
Plümer Küçük, 13 Aralık Salı gün okuyucuyla buluşacak olan“Kaybolan Yalnız Onlar Değildi”-“They weren’t the only ones that disappeared” kitabının hem Türkçe, hem de İngilizce basıldığına dikkat çekerek, “Bu kitabı okuyanlar, kayıplar mekanizmasının Kıbrıs adasında nasıl kurulduğunu, hangi süreçlerden geçtiğini, bunun kolay bir süreç olmadığını daha iyi anlayacak. Başka ülkelere de ışık tutacak” diye konuştu.
Uluslararası alanda kayıplar konusunda uzman kabul edilen ve danışmanlık yapan Plümer Küçük, “Dünyada kayıplar konusunda antropologlara, arkeologlara, psikologlara o kadar çok ihtiyaç duyuluyor ki, bu komitede yetişen her eleman artık uluslararası bilirkişidir. Bu insanların iyi değerlendirilmesini, siyasi nedenlerle değiştirilmemesini, uzmanlıklarına saygı duyulmasını dilerim” dedi.
Plümer Küçük şu ifadeleri kullandı: “2021 yılının başında komitedeki görevimden alınıncaya kadar, doğru olduğuna inandığım prensipleri hayata geçirmeye, adaletli olmaya, Kıbrıslı Türk kayıpları ve ailelerini görünür kılmaya, insan haklarının uygulanmasını sağlamaya, komitedeki eşitliği korumaya, bana verilen yetkileri sonuna kadar kullanarak her iki tarafın kayıplarının bulunmasını ve ailelerine teslim edilmesini sağlamaya, acılarını azaltmaya çalıştım.”
Komitenin başarısının devamını dileyen Gülden Plümer Küçük, bilimsel ve siyasi gelişmelerden dolayı değişiklikler olabileceğini kaydederek, bunların bilinçli ve tüm Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıp ailelerinin çıkarına olacak şekilde gelişmesini temenni etti.
“Kitabı yazmayı görev bildim”
Soru: Bu kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz? 15 sene boyunca bir kitap yazma fikriniz var mıydı?
Plümer Küçük: Görevde olduğum sürede kitap yazmayı hiç düşünmedim. Notlarımı çok iyi tutmuşum. Genelde olayları unutmam. Geri dönüp bakınca özellikle kronolojik sıralama açısından bana notlarım yardımcı oldu. Kitabı iki senede yazdım, pandemi sürecini, evde kapalı olduğumuz süreci iyi kullandım. Kitabı yazmayı görev bildim.
“Eski, kayıt altına alınmazsa kaybolur”
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin internet sayfasından geçmişle ilgili her şeyi kaldırdılar. Sanki, sadece yeni çalışmalar varmış gibi, eski çalışmaları, eski basın bildirilerini, eski yapılanları sildiler. Bu da beni şoke etti, şaşırttı, düşündürdü. Onlar bugünkü Kayıp Şahıslar Komitesi’nin geldiği noktayı besleyen ve gerçekleştiren olaylardır, bunları yok sayamayız, internet sayfasından kaldırılmaması gerekir. Bu mekanizmayı kuran ekibin içerisinde ben ve Mine (Balman) vardı. Bu süreçte diğerleri değişmişti. Bu mekanizma devam eden bir mekanizmadır. Onun için bu geçmişi insanlara, tarihe bırakmam gerektiğini düşündüm. Eski, kayıt altına alınmazsa kaybolur. Bu süreçte Rum üyeler ve BM üyesi değişti. Benim yerime de başkası görevlendirilince, 15 senede olanları yazmazsam kaybolacaktı.
Genelde insanlar mekanizmanın nasıl, ne şartlarda kurulduğunu bilmiyorlar. Sadece kayıpların bulunması bu mekanizmanın kurulması için neden değildir. Arkasında başka gerçekler de var, onlar da bu kitapta vardır.
“Ekipteki elemanların o konuda sizden iyi olması gerekir”
Soru: Size bu görev teklif edildiğinde hangi motivasyonla bu görevi devralmayı kabul ettiniz?
Plümer Küçük: Devletlerin kurduğu, desteklediği mekanizmalarda siyaset vardır. Fakat siyasetin yanında, kurulan mekanizmanın bir idari, teknik altyapısı da olması gerekir. Bana verilen görev kapsamında önce üç ay, benden önceki Kıbrıslı Türk üyeye asistanlık yaptım. Bu üç ayda bu projenin kurulması gerektiğini ve bu projeyi de benim kuracağımı kavradım. Altyapım, tecrübelerim ve çalışmalarım zaten buna müsaitti. En önemli anahtar ekip, ekibinizin projeyi yönetmenize yardımcı olması gerekir. Bunu sağlarsam, başaracağıma inandığım için bu görevi kabul ettim. Ekibimi de bu bu şekilde oluşturmaya çalıştım. Tek başınıza hiçbir şeyi yapmanız mümkün değildir. Ekipteki elemanların eksiğinizi tamamlaması önemlidir, ekipteki elemanların o konuda sizden iyi olması gerekir.
“Komitenin uluslararası tanınmışlığı var”
Soru: Kayıp Şahıslar Komitesi Kıbrıslı Türk üyesinin önemi, gücü nedir?
Plümer Küçük: Bu, insan hakları için uğraşacak, insan haklarını savunan bir projedir. Komitenin uluslararası tanınmışlığı vardır. KKTC tanınmamıştır ama komite uluslararası kabul gördüğü ve AİHM tarafından da tanındığı için devamlı uluslararası teması olan ve Kıbrıs Türklerini temsil eden bir komitedir. Bu temsiliyet çok önemlidir. Bu temsiliyeti 15 sene ben yaptım. Bundan sonra yapacak kişilerin çok bilgili, çok donanımlı, çok iyi hazırlanarak bu görevi yapması gerekir. Burası değişik makamlarca devamlı sorgulanan ve hakların iyi anlatılmasını gerektiren bir pozisyondur. İngiltere’de, AB kurum ve kuruluşlarıyla ilgili master yaparken, bir temsiliyet sırasında verilen 2-3 dakikalık sürede her şeyi anlatabilmek gerektiği bize öğretilmişti. İstediğiniz mesajı 2-3 dakikada verebilme kapasiteniz ve beceriniz olması lazım. 15 senede bunları tecrübemle ve eğitimimle yaptığıma inanıyorum.
“Sürpriz olan...”
Soru: Bu görevi devralırken bazı zorluklarla karşılaşmayı bekliyordunuz mutlaka. Beklemediğiniz, sizi şaşırtan ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
Plümer Küçük: Beni en çok etkileyen ve sürpriz olan insanların bana önyargılı ve negatif bir tutumla yaklaşmasıydı. Hem Kıbrıslı Rum, hem Kıbrıslı Türk kayıp yakınları, hem de politikacılar bunu farklı açılardan yapmışlardı. Kıbrıslı Türk kayıp yakınlarının yaklaşımı en şaşırtıcı olandı. Çünkü bir mekanizma kurup onlara gidersiniz ama onlar sizden önce ihmal edilmiş 40 senenin acısını, hesabını size sorar. Çünkü bunca yıldır soracak insan bulamamışlardır. İlk başta bu şok edici geldi ama öğrendim, bu bana karşı yapılan bir şey değildi. İnsanları yumuşatmayı, onlara cevaplar vermeyi öğrendim. Kitapta bu konularla nasıl başettiğimi detaylarıyla anlattım.
“Ülkemde danışmanlık için çağrılmadım ama uluslararası alanda bilirkişi kabul ediliyorum”
Kayıplar konusundaki çalışmaların maddi tarafı da vardır, bu pahalı bir çalışmadır. Onun karşılanması, bilimin doğru olması lazım. Bütün bunların birleştiği bir mekanizma olması önemlidir. Şu anda dünyada böyle mekanizmaların kurulması için çok çalışmalar var. Mesela BM ve Kızılhaç Suriyelilere yardım etmek için uğraşıyor, danışmanlık yapmam için çağırılıyorum. Ülkemde danışmanlık yapmak için çağrılmadım ama 15 seneden sonra uluslararası alanda kayıplar konusunda bilirkişi olarak kabul ediliyorum.
“Bazı konularda 3-5 senede konsensusa vardığımız olmuştur”
Soru: Konsensus ile karar alması gereken bir komite, konsensus sağlamak da çok kolay bir şey değil. Arabuluculuk ve uzlaşma konularında daha önceden eğitimler almış olmanıza rağmen, bu süreçte konsensus sağlama konusunda karşılaştığınız en büyük engel ne oldu? Plümer Küçük: Bilimsel konularda daha çok yakınlaşma sağlandığı halde, bazı konularda uyuşmazlık olmasının en büyük nedeni iki tarafın siyasi kırmızı çizgileri oluşudur. Ama, bir şekilde, bu kırmızı çizgileri kazan- kazana çevirerek anlaşmaya mecbursunuz veya o konuyu tamamen rafa kaldırırsınız, bekletirsiniz. Yani ilerleyemediğiniz konuyu gündemden çıkarabilirsiniz veya konuyu değiştirmek mecburiyetinde kalırsınız. Belki de o konu için doğru zaman değildir. Bazı konularda 3-5 senede konsensusa vardığımız olmuştur.
“En büyük kazanım kayıpların insan haklarına cevap vermesidir”
Soru: Komite 1981 yılında kuruldu ama kayıpların bulunmasıyla ilgili süreç sizin göreve gelmenizle hızlandı. Bu süreçte en büyük kazanım ne oldu?
Plümer Küçük: En büyük kazanım bu mekanizmanın kayıpların insan haklarına cevap vermesidir. Her iki tarafın kayıplarının görünür kılınması ve haklarının verilmesi maalesef siyasi nedenlerle çok zaman almıştır. Kitapta bu zamanın, bu problemlerin ve bu siyasi engellerin neden olduğunu da detaylı şekilde anlattım.
“Bu yıpratıcı bir görevdir”
Soru: Bu insani bir konu. Duygusal anlamda zorlayıcı zamanları da kitabınızda paylaştınız mı?
Plümer Küçük: Kayıplarla çalışana kadar, o insanların yaşadıklarını anlamam, empati kurmam mümkün değildi. Çünkü böyle bir tecrübe edinmemiştim, böyle bir olay yaşamamıştım, onlarla çok sıkı temasım olmamıştı. Komiteye girince, kayıp yakınlarıyla yakın temas içinde oldum. Bu insanların sayısı az değil, onların yaşadıkları, bu insanların yaşadığı travmaların aktarılmasını görmek beni çok etkiledi ve daha iyi anlamamı sağladı. Bu konuları da kitabıma koymak istedim. Bazı olaylardan ve bana yansımalarından bahsettim. 70 yaşında bir kişinin titreyerek, çocuk gibi ağladığını görmek çok acı bir şeydir. Bu yıpratıcı bir görevdir.
Soru: 15 yıllık süreçte farklı cumhurbaşkanlarıyla çalıştınız. Mehmet Ali Talat görevi size teklif etti, sonrasında Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı ile çalıştınız. Ersin Tatar göreve gelince sizinle çalışmak istemedi. Kitapta Tatar’ın siyasi ve kişisel nedenlerle sizinle çalışmak istemediğini yazdınız. Bunlar nelerdi?
Plümer Küçük: Bu sorunun cevabını kendisine sormak lazım. Bir kişiyle çalışmayı hiç denemeden veya neden açıklamadan birinin yerine başkasını getirirseniz bunun nedeni kişisel olur. Bu konuyu kitabı okuyan herkes istediği gibi değerlendirsin.
“Kıbrıs’ta yaşayan herkes neler kaybettiğini çok iyi bilir”
Soru: Kitabın adı ““Kaybolan yalnız onlar değildi”... Başka neler kayboldu?
Plümer Küçük: Çok şey... Kıbrıs’ta yaşayan herkes neler kaybettiğini çok iyi bilir.
Soru: Bu kitapta her şeyi yazdınız mı?
Plümer Küçük: Her konuyu yazamadım. Çünkü Kayıp Şahıslar Komitesi’nde bazı gizlilik kuralları vardır. Gizli olan şeyleri ifşa edip, hala çalışan ve çalışacak olan bir komitenin düzenini
bozmamak lazım, gizli konuları yazmak etik de olmaz. Bazı konular bende gizlidir.
“Başka ülkelere de ışık tutacak”
Soru: Daha önce “Adli Antropoloji ve Kimliklendirme, Sahada ve Laboratuvarda Popüler Metodlar” kitabının “İnsan Hakları ve KŞK Mekanizması” isimli bölümünü yazmıştınız. İlk kitabınız “Kaybolan Yalnız Onlar Değildi”, 13 Aralık Salı gün okuyucuyla buluşacak. Kitabınız sadece Kıbrıs’ta mı satılacak yoksa Türkiye’de de olacak mı?
Plümer Küçük: Kıbrıs’ta basılan kitabı Türkiye’de satamıyorsunuz maalesef. Kitap 13 Aralık Salı gün hem Türkçe, hem de İngilizce olarak çıkıyor. Güney’de bazı kitapçılarla temaslarımız olacak tabi ki.
Kitabımın İngilizce olarak da basılmasına çok önem verdim. Dünyada çok kayıplar var, hala kayıplar olmaktadır. Ukrayna savaşı var, çok büyük kayıpları oldu. Suriye’de inanılmaz bir sorun var. Pek çok ülkede bu sorunlar var. Bazı ülkelerde mekanizmaları kurulmuştur, bazılarında kurulması için çalışmalar var, bazılarında kurmak için imkan yok. Bu kitabı okuyanlar, kayıplar mekanizmasının Kıbrıs adasında nasıl kurulduğunu, hangi süreçlerden geçtiğini, bunun kolay bir süreç olmadığını daha iyi anlayacak. Başka ülkelere de ışık tutacak.
Komitenin başarısının devamını çok isterim
Soru: Kayıp Şahıslar Komitesi’nin geleceğiyle ilgili düşünceniz, dileğiniz nedir?
Plümer Küçük: 2021 yılının başında komitedeki görevimden alınıncaya kadar, doğru olduğuna inandığım prensipleri hayata geçirmeye, adaletli olmaya, Kıbrıslı Türk kayıpları ve ailelerini görünür kılmaya, insan haklarının uygulanmasını sağlamaya, komitedeki eşitliği korumaya, bana verilen yetkileri sonuna kadar kullanarak her iki tarafın kayıplarının bulunmasını ve ailelerine teslim edilmesini sağlamaya, acılarını azaltmaya çalıştım.
Komitenin başarısının devamını çok isterim. Çünkü mekanizmaların gelişmesine, bilimsel gelişmesine 15 sene emek verdiğim bir komitedir. Bu komitenin daha yolu vardır, yaşayan, değişen bir projedir. Şartlardan, bilimsel ve siyasi gelişmelerden dolayı değişiklikler olur. Bunun bilinçli ve tüm Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıp ailelerinin çıkarına olacak şekilde gelişmesini dilerim. İleride komite bilimsel çalışma ortamı yaratan bir kuruluşa dönebilir. Dünyada kayıplar konusunda antropologlara, arkeologlara, psikologlara o kadar çok ihtiyaç duyuluyor ki, bu komitede yetişen her eleman artık uluslararası bilirkişidir. Bu insanların iyi değerlendirilmesini, siyasi nedenlerle değiştirilmemesini, uzmanlıklarına saygı duyulmasını dilerim.