Kayıt dışı ekonomi denilince, “konu çok” derin derim!

Erkan Okandan

Biz yine de fazla derinlere girmeden, ki ilerde daha detaylı değineceğim, kıyısından biraz değinelim... İlk yazımda akaryakıt üzerinden alınan FİF'in artırılmasına resmi verilerle tespit yapıp esasen yapılması gerekenin DOLAYSIZ VERGİLER (Gelir vergisi ve Kurumlar vergisi) yoğunlaşılması gerektiğini yazmıştık.

NEDENİ BELLİ: Çünkü kayıt dışılığı azaltmak... İsterseniz dolaysız vergilere odaklanmanız gerekir de ondan... Öyle bir işaret var mı? Bence yok Türkiye ile imzalanan protokolde olması benim için hiçbir anlam ifade etmez.

Çünkü bu ülkede, kısaca bu yazımda da değineceğim yasalar bile uygulanmaz… Hem de kayıt dışılığın azaltılması için yasama organından oybirliğiyle geçen yasalar bile.

Birilerinin bize söylemesine gerek varmış gibi Maliye Bakanlığı’nın asli görevlerinden olan şeyler TC-KKTC arasında imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’na da aşağıdaki madde ile yazıldı.

Aslında bu bir anlamda itiraftır.

Vergilemede adaleti eşitliği sağlayamadık itirafıdır. Peki o zaman adama sormazlar mı tabiri caizse “nedir bu zırt, pırt vergi afları?” Yetmedi devlete karşılıksız çek kesenin bile kendi beyanına göre kesinleşmiş vergilerinin ceza ve faizlerinin bağışlanması?

Vergide adalet ve eşitlik böyle mi sağlanacak?

Anlaşma ne diyor?

TC-KKTC 2024 İKTİSADİ ve MALİ İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI:

● MADDE 1.1.1. Gelir Vergisi Yasası: Vergilemede adalet, eşitlik, belirlilik ve ödeme gücü ilkeleri çerçevesinde gözden geçirilecek ve gerekli düzenlemeler yapılacaktır.

● MADDE 1.1.3. Katma Değer Vergisi (KDV) ve Fiyat İstikrar Fonu (FİF) arasındaki tamamlayıcılık, vergi kayıp ve kaçağını önleme amacını da göz önünde bulundurularak aşağıdaki şekilde yeniden tesis edilecektir.

● -İşlem zinciri üzerinden alınan bir vergi olan KDV'nin işleyiş sistemini bozan başta %0 oranına tabi olanlar olmak üzere KDV Oranlar Tüzüğü’nün cetvelleri, son yıllarda yapılan vergi indirimleri de dikkate alınarak mal ve hizmet kalemleri itibariyle yeniden düzenlenecektir.

● -Fiyat İstikrar Fonu Yasası tahtında yayınlanan emirnameler ve ilgili diğer düzenlemelerde son yıllarda yapılan oran indirimleri ve güncelliğini kaybetmiş maktu tutarlar, sektör payları ile birlikte gözden geçirilip gerekli değişiklikler yapılacaktır.

Maliye Bakanlığı ne yaptı?

● Sorumlu Kurum: Maliye Bakanlığı, son tarih AĞUSTOS 2024

Bu maddeyi Maliye Bakanlığı uygulamaya başladı. Son 1 ayda petrol fiyatlarındaki gerilemeyi pompa fiyatlarına yansıtmayıp FİF rakamını artırarak almış olduğu dolaylı vergiyi artırdı.

● Darısı başımıza deyip Madde 1.1.1 kapsamındaki vergide adalet kısmıyla ilgili adımlarınızı da görelim, çünkü paylaştığımız tabloda istikrarlı (!) bir şekilde Dolaylı/Dolaysız vergi oranlarının nerden nereye geldiği görülmektedir.

● Kayıt dışı ekonomi tüm ülkelerde mevcuttur. Mutlak surette makul seviyelere indirilmesi gerekmektedir. Bizim gibi enflasyonun ana sebebi belli (TL'nin değer kaybının direkt ve dolaylı yansımalarından kaynaklı) yüksek enflasyonun yaşandığı ülkelerde enflasyonun kronik bir sorun halini alarak sosyo/ekonomik sorunlar baş göstermesine gelir dağılımı adaletsizliği konuşulmaya başlanır.

Niye, yıllık enflasyon bizim aylık enflasyon seviyemizde diye sorarım?

● Esas sorundan uzaklaşıp kesimler arası tam da bugünlerde KKTC'de yaşandığı gibi ücretler konuşulmaya, tartışılmaya başlanır.

Tabii ki her türlü mal ve hizmetin üretim maliyetinde emeğin yani karşılığı olarak ödenen ücretin bir maliyeti vardır. Ancak salt bunun üzerinden yüksek enflasyonun sebebidir diye ilişkilendirenlere ücretlerin bize göre tavan olduğu ABD, AB ülkeleri ve diğer spesifik örnek verebileceğim ülkelerde niye, yıllık enflasyon bizim aylık enflasyon seviyemizde diye sorarım...

Ülkede ticaret erbabının, işadamlarının üye oldukları odanın başkanı bile çıkıp ülkede ''kayıt dışı ekonomi artıyor'' diye açıklama yapıyorsa durumun vahameti de ortadadır.

Bu ülkede kayıt dışılığın oranı nedir diye soranlara bu ülkede neyin kaydı sağlıklı ve doğrudur diye cevap vermek zorundayım...

Ancak tahminlerin ve kamuoyunda dolaşan oranların bile çok üzerinde olduğunu söyleyebilirim.

Bunu da herkes sağına soluna bakarak belli kesimlerin yaşam standartlarından rahatlıkla görebilir kanaatindeyim. yani somut veri yok ama görüntü somut ötesi...

Kesinlikle bir sektörü ve özellikle bu sektörde faaliyet gösterip tüm vergilerini gerçek beyanlarına göre ödeyen gerçek/tüzel kişileri tenzih ederek gündemde olan bir sektör olduğu için inşaat sektörü üzerinden birtakım rakamalar paylaşayım. Bu arada benzer sorunların diğer sektörlerde de olduğunu belirteyim.

Yaptığım araştırmalara göre standart bir APT. dairesinde bile (Lüx konutlarda kar marjı çok daha yüksektir) satış fiyatının 1/3'ü malzeme işcilik, 1/3'ü arazi/arsa payı geriye kalan 1/3'ü de binayı yapanın brüt kazancıdır.

Yani 100 bin STG'lik bir dairenin yaklaşık 33 bin STG kazanç vardır. bu rakamın karşılığı 33.000 STG * 44,50 TL = 1.468.500.000 TL eder.

Yılda 1 APT dairesi satsa ilgili gerçek/tüzel kişinin aylık brüt kazancı,

1.468.500 / 12 =122.375 TL eder.

Gelir ve vergi mevzuatımıza göre aylık brüt maaşı 122.375 TL olan erkek/evli eş geliri olan bir vergi mükellefi ayda 27.648.63 yılda ise 331.783,56 TL vergi vermesi gerekir.

Bu arada yukarıdaki hesaplamanın tek 1 daire satışından elde edilen kazanç olduğunu vurgulamak isterim. (Kazanç %33 olmamış %20-25 olmuş hesaplamayı bu oranlara göre bile yapsanız durumumuz görülebilir.)

Vergi listelerini her yıl incelediğim zaman sinirden/gülmekten karnıma ağrılar girer, çünkü değil yukarıdaki rakam bu rakamın onda birini bile ödemeyen yüzlerce kişi gerçek/tüzel kişi vardır.

Kayıt dışılığın önüne geçmek için alınan önlemlerden biri de piyasadaki nakit kullanımının azaltılması bunun yerine harcamaların banka ve finans kuruluşları üzerinden ve kredi kartıyla yapılması teşvik edilmesi yönündedir.

Nitekim yüksek enflasyonun yaşandığı Türkiye Cumhuriyeti’nde de Gelir İdaresi Başkanlığı Vergi Usul Kanunu tebliğinde değişiklik yapılmasına yönelik tebliğini kamuoyunun bilgisine getirdi.

Bu tebliğde işletmelerin yanı sıra tüketicilerinde 7 bin liranın üzerindeki mal veya hizmet alımlarına ait ödemelerin banka veya aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunluluğu getirilirken, Her türlü alışverişte 7 bin lirayı aşan ödemelerini finansal kuruluşlar kanalıyla yapmayanlara, bir başka ifadeyle elden yapanlara, nihai tüketici dahil her bir tespit için ödeme tutarının yüzde 10'u oranında ceza kesilecek. Nihai tüketiciye kesilecek ceza tutarı 5 bin liradan az olamayacak şekilde düzenleme için adım atıldı.

KKTC acaba bu konuda herhangi bir önlem aldı mı? Yasal düzenleme yapıldı mı? Açıkçası tek başına Kayıt Dışı Ekonominin kayıt altına alınmasında yeterli olmasa bile ciddi katkı sağlayacak olan yasa olan 33/2019 sayılı yasa Haziran 2019 tarihinde meclisten oybirliğiyle geçti.

Kayıt Dışı Ekonominin kayıt altına alınmasında katkı sağlayacaktır diye de yasa gerekçesi olarak yasanın gerekçe kısmına yazıldı.

Uygulamada aynen Türkiye'de yapılmak istenenin bir benzeri yapılarak nakit kullanımını minimize edip harcamaların Banka kart ve Kredi kartlarıyla yapılmasını teşvik etmek için harcamanın yapıldığı ayı takip eden ayda harcama tutarının %1'ni harcamayı yapan kişilerin hesabına yatırılması şeklindeydi. Çünkü bankalar üzerinden yapılan işlemlerin denetimi kontrolü gelir idareleri tarafından daha kolay yapılmakta ve bu yolla işletmelerin KDV, Gelir vergisi ve Kurumlar Vergisi gibi mükellefiyetlerinden kaçınmalarının önüne geçilmesi amaçlanmıştı.

Sonuç: Kanaatimce FİYASKO... Çünkü aslolan yasa yapmak değildir. Önemli olan o yasayı uygulayıp sonuçlarını almaktır. Bu yasa sadece 2-3 ay uygulandı ve yasa gereği hak edişler yani 2020, 2021 ve 2022 %1'lik iadeleri 2023 yılı ortalarında yani harcamanın yapıldığı ayın takip ettiği ayda yapılması gerekirken 3,5 yıla varan gecikmeyle yapıldı. Haliyle TL'nin malum durumu nedeniyle maddi olarak herkes mağdur edildi.

Bu mağduriyetler de ne ilginçtir ki çek yasağına giren kişiler bile kesinleşmiş vergi borçlarını zamanında ödemeyenlere gecikmeli olarak ödemeleri halinde vergi ceza ve faizlerinin bağışlandığı dönemde yapıldı.

yani devlet eliyle vergi adaletsizliği yaratıldı.

2023 yılında hükümet ilgili yasada yapmış olduğu değişiklikle iadelerin bundan sonra harcamanın yapıldığını takip eden ay yerine iadelerin 3 aylık periyotlar çerçevesinde 4. ayda yapılacak şekilde düzenleme yaptı.

SONUÇ: Yine hüsran. Çünkü 2023 yılının 3. çeyreğinin son ayının ortasına gelmemize rağmen 2024 yılının 1. ve 2. çeyrek iadeleri henüz yapılmadı.

Bu noktada insanın aklına “kayıt dışı ekonomi kayıt altına alındı, dolayısıyla ülkede vergi adaleti sağlandı, Hükümet bu iadeleri bundan dolayı yapmıyor en azından önemsemiyor” gelebiliyor.

Oysa durum tam aksine bir ülkedeki vergi adaletinin olup olmadığıyla ilgili en önemli gösterge dolaylı/dolaysız vergi oranları olup ideal oranlar %60-65 dolaysız Vergi %35-40 dolaylı vergi şeklindedir.

Aşağıdaki tablodan KKTC'nin içinde bulunduğu durum görülmektedir. Gidişat iyi değildir!

Bu arada yazının içinde bahsetmiş olduğum 33/2019 sayılı yasa çerçevesindeki iadelerin niye zamanında yapılmadığıyla ilgili Sn. Bakan'a katıldığı bir programda sorulan soruya ''Sisteme yüklemede sıkıntılar yaşıyoruz'' cevabını kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Çünkü bu yasa 5 yılı aşkın bir süre önce geçti. Günde yemek yer gibi her vesileyle istikrar (!) kelimesini kullananlar hala sistemi 5 yılda istikrarlı bir şekilde işler duruma getiremediyse şahsen söyleyecek bir sözüm yoktur!

SONSÖZ: Ne zamanki bu ülkede vergi adaleti sağlanır, devlet alması gereken vergileri alır, münhalsiz sınavsız gereksiz partizanca istihdamlar, adrese teslim şaibeli ihalelerle yandaşlara menfaatler sağlanmaz vergide adaleti esasen bozan vergi aflarından, KIBTEK örneğinde olduğu gibi malum gerçek/tüzel kişilere özel tarifelerle veya ilave sözleşmelerle kurumların zararlarının önüne geçilir…

İşte o zaman bu ülkede prefabrik sınıfları, ilaç eksikliklerini,

binlerce konutun yapıldığı ama en temel arıtmanın olmadığı,

elektrik alt yapısının tartışılmadığı, ülkemizde yaşamaya başlar o zaman bu ülkeye cennet ülkemiz deriz.