Şimdiki çocuklar oynuyor mu?
Bilmiyorum…
Ama biz oynardık…
Büyük de keyif alırdık.
Hatta şimdi bile zaman zaman küçük oğlum ile oynadığım olur.
- Ladesim lades olsun mu?
- Olsun.
-Nesine?
-Çikolatasına…
- O halde çek kopsun.
Ardından da…
- “Al yapıştır” diye ilk lades etme girişimi…
Tabii kaybeden taraf genelde küçükler olurdu.
Ancak küçüklerin sevinmesi için ara sıra, “Bile bile lades” olunduğu da olurdu.
Gazetelerde haberi görünce ilk aklıma gelen bu oldu.
“Bile bile lades”
Ya K. Kaymaklı’nın Türkan’a yaptığı transfer teklifi ile ilgili iddia yalandı…
Ya da K. Kaymaklı “Bile bile lades” olmuştu.
Yani bu kadar çalkalantının, “O kaleciyi oynattın, bu kaleciyi oynatmadın, kızdın, ettin, küstün” olaylarının ardından bir bu eksikti.
Kimse kusura bakmasın, ama bir hafta sonra oynayacağın takımın futbolcusuna transfer teklifinde bulunmanın benim için anlamı tam olarak, “Şike teklif etmektir”
Mehmet Bolkan’ın Türkkan’a transfer teklifinde bulunduğuna inanmıyorum.
İnanmıyorum çünkü “Bile bile lades” olmanın K. Kaymaklı’ya bir faydası olmaz.
Söz konusu haberlerin hafta sonu Cihangir ile K. Kaymaklı arasında oynanacak karşılaşmaya nasıl etki edeceği çok açıktır.
Cihangir’in kalesinde, “Şike yapmadığını” ispatlama düşüncesinde kaplan kesilecek bir Türkkan ve etik olmayan böyle bir teklife karşı tek yumruk olmuş Cihangir futbol takımı.
Türkkan bu hafta oynanacak maçta en iyi oyunlarından birini oynamak zorundadır.
Çünkü onu her an şike ile suçlayacak, K. Kaymaklı’ya iltimas ile suçlayacak gözler üzerinde olacaktır. Kimse bu durumun K. Kaymaklı’ya avantaj sağlayacağını söyleyemez.
Evet, K. Kaymaklı, “Bile bile lades” oldu.
Hem bu lades çikolatasına değil, üç puanına…
Lades’in neticesini iki gün sonra hep birlikte göreceğiz.
- Ladesim lades olsun mu?
- Olsun.
-Nesine?
- Üç puanına.
- O halde çek kopsun.
- Al yapıştır…
Bu arada bugünkü Milliyet’te bir haber, “Galatasaray Yiğit Gökoğan ile Yiğit İncedemir’i Manisaspor’dan resmen istedi”.
Manisaspor Galatasaray’ın dün akşam oynadığı rakibi değil mi?
Eeee Allah aşkına biri bana söylesin bunun adı şike değil de nedir?
ÖZÜR DİLEMEK ERDEMLİKTİR
Lefke karşılaşmasındaki kaleci seçimi konusundaki yorumum ile ilgili olarak sevgili Mehmet Bolkan’dan özür diledim ya…
Vay efendim sen misin özür dileyen!
Özür dileyecek bir konu yokmuş da, falan filan…
Nedense özür dilemeyi küçüklük olarak görürüz.
Hata yapmışsan, yanlış yapmışsan özür dilemek erdemliktir bence.
Aslında empati yapma gibi bir alışkanlığım yoktur.
Ancak K. Kaymaklı ile Tatlısu karşılaşmasında genç Emre’nin performansını gördükten sonra kendimi Mehmet Bolkan’ın yerine koymadan yapamadım.
Bir tarafta kalecin sakatlanmış…
Diğer tarafta şampiyonluk bekleyen bir büyük camia…
Önünde ise hiç güven vermeyen, maç eksiği çok, tecrübesiz genç Emre…
Hade oynat, oynatabilirsen.
Hem de Lefke karşısında.
Öyle oturduğumuz yerden veryansın etmek, asıp kesmek çok kolay.
Ben de öyle yapmıştım.
Hatalı davrandığı konular olmadı mı?
Oldu elbette.
Ama kusura bakmayın, Emre’nin kalede ne yapabileceğini bilen Mehmet Bolkan’ın Lefke maçında kaleci arayışı içine girmesi kadar doğal bir şey olamazdı.
K. Kaymaklı ile Tatlısu arasında oynanan karşılaşmadan sonra spor yazarı arkadaşlarımın yorumlarına bakıyorum…
Emre’nin oyunundan bahseden yok.
Bir tek Necmi Belge arkadaşım…
O da, “Kaymaklı genç Emre’yi kazandı” diye yazmış.
Emre’ye sahip çıkmaya çalışan birkaç arkadaşım ile konuşuyorum.
Efendim gollerde defans hatası varmış da…
Emre’nin hatası yokmuş da…
Yapmayın beyler…
K. Kaymaklı’nın genç bir kaleciyi kazanmasını benden çok isteyemezsiniz.
Ama gerçekleri de balçıkla sıvayamazsınız.
Maalesef Emre kalede hiç güven vermiyor.
Tatlısu Kaymaklı kalesine altı kez gelmiş…
Üç kez pozisyona girmiş…
Bunlardan 45’inci dakikada olan ilk pozisyonda adeta şans eseri gol olmazken, diğer iki pozisyon gol olmuş…
Emre’nin hatası yok öyle mi?
BOLKAN’IN KÜSME LÜKSÜ YOKTUR
Diğer taraftan Mehmet Bolkan’ın medya ile girdiği polemik sonrası basına küsmesi çok yanlış.
Bunun Mehmet Bolkan ile birlikte K. Kaymaklı’ya zararı dokunabilir.
Sn. Bolkan bazı kişilere, bazı spor yazarlarına kızgın olabilir, küsebilir, darılabilir.
Onlara veya onların mensubu oldukları kanallara özel demeç vermek zorunda değildir.
Ama tüm basına küsmesi, darılması hem yanlıştır, hem de böyle bir lüksü yoktur.
Futbol Federasyonu, kulüpler, sporcular, hakemler, teknik direktörler ve spor yazarları birbirlerini tamamlayan futbolun kurumlarını oluştururlar.
Mehmet Bolkan kırgınlıkları unutarak, bir an önce spor basını ile bir araya gelmelidir.