Güney Yönetimi, bilmem ne zaman, Kuzey’deki bilmem kaç tane oteli kara listeye almış. Larnaka’ya gelen turistlere hangi otelde kalacakları soruluyormuş. Ülkeye girip girmemeleri sonusundaki karar bu cevaplara göre veriliyormuş.
Böyle bir karar almalarından sonra, Larnaka’dan kaç kişiyi döndürmüşler ? Kaç kişiye zorluk çıkarmışlar ? Bu sorulara cevap bulamıyoruz. En azından resmi bir açıklama yok.
Ama bir cümlecikle geçiştirilen bir habercik daha var bu haberle birlikte. Bir Yahudi kafilesi de bekletilmiş Larnaka’da aynı gerekçeyle. Duruma İsrail Büyükelçisi müdahale etmiş ve kafilenin Kuzey’e geçişine izin verilmiş.
Bir küçük not daha: Sonra da KC Hükümeti kararı askıya alınmış.
Size ilginç gelmedi mi bu ayrıntılar (!) ?
***
Sürekli gürültü koparılır Kuzey’de... ‘Sahillerimiz peşkeş çekiliyor...’ ; ‘Büyük sermayeli şirketler... Yaldızlı-yıldızlı oteller, tatil köyleri , kumarhaneler....’ v.s. v.s. v.s. diye...
Larnaka’daki ‘Kuzey Otelleri’ haberini okurken takılıverdi kafama... Daha önce çıkan bazı haberler ve de özellikle Av. Mamalı’nın kitabındaki iddiaları.
Mamalı, özellikle de, İsraillilerin, paravan şirketler ve/veya kişiler (hatta hukuçular) aracılığıyla Kuzey Kıbrıs’da sürekli toprak, mal satın aldıklarını ısrarla vurgulamaya çalışıyordu kitabında...
Günahı boynuma...
İsrail Büyükelçisi’nin, Larnaka’da alıkonulan Yahudi turist grubu için girişimde bulunmuş olması, ‘Acaba (?)’ sorusunu taktı kafama. “Acaba...” dedim ister istemez, “Bizim Türkiye şirketlerinden sandığımız büyük mü büyük yatırımların arkasında İsrailliler de mi var ?”
Yardımlardan Gümrük vergisi
KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu gürledi yine. Güney’den Kuzey’e gönderilen insani yardımlardan gümrük alınacakmış...
Hükümet kararı mı bu ? Yoksa Dışişleri Bakanımızın kararı mı ? Eğer Hükümet kararı ise, böylesine önemli bir kararı açıklama görevi Dışişleri Bakanı’nda mıydı ? Üstelik, böyle önemli bir kararı Kuzey Kıbrıs halkı Bakan’ın, bilmem hangi ajansa verdiği mülakattan mı öğrenmeliydi ?
***
Ama bu arada.... Eğriye eğri, doğruya doğru...
1974 Savaşı’ndan hemen sonra ülkede yaşanan karmaşada, Kuzey’de kalanlara insani yardım yapılması insani ve normal bir olaydı. Ama, aradan geçen bunca yıldan sonra, bu yardımların hala devam etmesi gereği var mıydı gerçekten ? Gerek Karpaz gerekse Kormacit bölgelerindeki Rum ve Maronit’lerin, ne seyahat ne alış-veriş bakımından herhangi bir sıkıntı yaşadıklarına ilişkin bilgimiz yok. Bizim bildiğimiz, onlar da, herhangi bir Kuzey Kıbrıs vatandaşı gibi yaşamlarını sürdürmekte oldukları. Daha da ötesi, iddialara göre, ‘İnsani Yardım’ları oraya buraya sattıkları... Durum böyleyken, sanki, sefil, çaresiz ve aç’mışlar gibi, insani yardım gönderilmesinin ne gereği olabilir ki ?
Sokak Ağzı
“Dükkan kiraları sterlin, ev kiraları sterlin... Sterlin değer kazanıyor, TL değer kaybediyor. Ne olacak, kim çare bulacak kira olarak sterlin ödeyenlere ?”
***
“Maaşlar, ücretler hep sterlinle, dözivle ödeniyor ya !!! Doğal olarak (!) dükkanlardaki malların bütünü de dövize göre ayarlanıyor... Yakında ekmeklerin üzerinde Dolar –Euro- Sterlin işaretleri görüsek hiç şaşırmayalım...”
***
“Eyy dünyaaaa... Tahsin Bey’in kıymetli zamanını çalmaktan vazgeçin artık... Daha bu memleket için yapacak çoooookkkk işleri var...”
***
“Bir bu eksikti. Şimdi de folklorculara türban taktırıyorlar. Yakında kara-çarşaflı oynamaya başlarlarsa hiç şaşırmayın.”
***
“Almanya’da NAZİ’ler hortladı. Herkesi bir telaştır aldı...Çok merak ederim Tayyip Bey’in görüşü nedir bu konuda.”
***
“Avusturalya’dan geldim. Lefkoşa sokaklarında gezdim, tanımadım, Mağusa’yı gezdim tanımadım. Ben mi yabancılaştım artık doğduğum topraklara ?”
***
“On sene öncesine kadar üniversitelerimizle gurur duyuyorduk. Herşey gibi, onların da b.....nu çıkardık...”